Babaoğlu, Mengi'ye isyan etti
Abone olHaşmet Babaoğlu, son yazdığı yazısından ötürü Ruhat Mengi'ye biraz kızmış. Yazar, Mengi'nin kendisine ve okurlarına ayıp ettiğini belirtmiş. Mengi, şunu yapmış:
Haşmet Babaoğlu, şu sıralar aynı gazetede çalıştığı arkadaşı
Ruhat Mengi'ye biraz kızgın. Çünkü yazar Mengi'nin kendisine ayıp
ettiğini düşünüyor. Babaoğlu, Mengiye olan tepkisini "N'olur
münazara yapmayalım, Ruhat Hanım!" yazısı ile göstermiş...
Dün Ruhat Mengi köşesinde benim "Her reklam panosuna bakmaya mecbur
muyuz?" başlıklı yazımı konu ederken zarif üslubuna uymayan bir şey
yapmış.
O yüzden biraz kızgın, biraz da şaşkınım...
Yazımı öyle bir yerinden alıntılayıp, üstelik de belirtmeksizin
kendi yorumunu benim fikrim gibi yansıtmış ki, hem bana ayıp oldu
hem de okurunu fena halde yanıltmış oldu...
Neden kendi yorumunu benim sözlerimmiş gibi tırnak içine almış, pek
anlamadım doğrusu...
Sonuçta ortaya çıkan tablo şu: Sanki ben Atatürk Havalimanı dış
Hatlar Terminali'nden bikinili manken posterinin kaldırılmasına hiç
ses çıkarmamışım fakat türbanlı kadın posterine karşı çıkanlara
"siz de bakmayın kardeşim" demişim...
Ne ilgisi var?
Ne ilgisi var ama "belden aşağı" bir yumruk almış da olduk
tabii!..
Yetmiyormuş gibi, sanki ben o yazıda köşe yazarlarını eleştirmişim
tarzında bir izlenim çıkıyor Ruhat Mengi'nin sunumundan.
Oysa, hepimizin oradan gelip geçerkenki gündelik ruh halimizi konu
etmiş "neden her şeyden bu kadar çabuk 'rencide' olup kendi dünya
tasavvurumuz saldırıya uğramış gibi hissediyoruz?" konusunu
sorgulamıştım.
Ruhat Mengi anlamamış veya anlamak istememiş.
Olsun. Sağlık olsun!
Ancak asıl vurgulamak istediğim nokta başka!
Ruhat Mengi aşağı yukarı şöyle diyor dünkü yazısında: Bu konular
iyi birer münazara konusudur, keşke televizyonlarda tıpkı
liselerdeki gibi münazara yapabilseydik, ne harika olurdu.
Hayır! Aman n'olur, yapmayalım.
Çünkü münazara o kadar da marifet bir şey değildir.
Münazara yapmak için ayrılan takımlar inanmadıkları şeyleri
savunmak zorunda kalırlar...
Ve sırf münazarayı KAZANMAK uğruna inanmadıklarını canla başla, kan
ter içinde, bilgileri saptırarak veya gereksizce cilalayarak
savunurlar...
Öyle değil mi?
Hani o yüzden diyorum ki, sakın!.. Televizyonlarda filan böyle
programlar yapılmasın!
Ünlüler Çiftliği'nden beter olacağından eminim!
YAZI:Haşmet BABAOĞLU