Babam intihar etmedi öldürüldü
Abone ol27 Mayıs 1960 darbesinde babaları Yassıada'ya götürüldüğünde biri 13 diğer ide 18 yaşındaydı. Acıları ise çok yeni.
Yassıada'da bileklerini keserek intihar ettiği öne sürülen
dönemin Konya Valisi Cemil Keleşoğlu'nun oğlu Erhan Keleşoğlu ile
kızı Sema Erdem, yarım asır sonra Zaman'a konuştu.
Gazetede yer alan İki kardeş, cuntanın intihar iddiasına
inanmazken, babalarının tek suçunun 'Menderes'i karşılamak'
olduğunu belirtiyor.
27 Mayıs cuntası, dönemin Konya Valisi Cemil Keleşoğlu'nu sorgusuz
sualsiz alıp götürdüğünde Erhan 18, küçük kardeşi Semra ise henüz
13 yaşındaydı. İki kardeş, babalarını bir daha göremediler. Aradan
52 yıl geçtiği halde acıları ilk günkü gibi taptaze... Babasının
akıl almaz iftiralara kurban gittiğini ifade eden Erhan Keleşoğlu,
"Babamın en büyük suçu, o gün Konya ziyareti gerçekleştirecek olan
Başbakan Adnan Menderes'i karşılamak için hazırlık yapmasıydı."
diyor. Yassıada'da hayatını kaybeden babasının intihar ettiği
iddiasına hiçbir zaman inanmadığını belirtiyor ve soruyor: "Babamın
iki bileğini de keserek intihar ettiğini söylediler. Bir insan, tek
bileğini kesebilir ama bileğini birden nasıl kesecek?" Erhan
Keleşoğlu, Yassıada'da babasının birçok işkenceye maruz kaldığını
dile getiriyor. Bunları koğuş arkadaşlarından dinlediğini
belirterek, "Babama sık sık 'aileni aç bırakacağız, sefil edeceğiz,
çocuklarına tahsillerini yaptırmayacağız' tehditleri yapıldığını
biliyoruz." ifadelerini kullanıyor. 13 yaşında yetim kalan Semra
Keleşoğlu ise babasının ölümünden sonra bir süre okula gidemediğini
ve üzüntüden saçlarının döküldüğünü söylüyor.
Darbenin ardından yaşadıklarını Zaman'a anlatan iki kardeşten Erhan
Keleşoğlu, babası Cemil Keleşoğlu'nun, akıl almaz iftiralara kurban
gittiğini ifade ediyor. İftiraların kaynağının ise o dönemde Konya
valisi olan Keleşoğlu'nun yardımcısı İhsan Tekin olduğunu
kaydediyor. Tekin'in babası hakkında birçok iftira üreterek bunu
askerî makamlara ilettiğini anlatan Keleşoğlu, bu ihanetin de
valilik makamıyla ödüllendirildiğini vurguluyor: "Babam, çok
sevdiği ve Denizli'de valilik yaptığı dönemde yardımcısı olan
Tekin'i Konya'ya vali yardımcısı olarak aldırmıştı. Ancak o,
babamın makamından boşalacak koltuğa göz dikerek, halkın
silahlandırıldığı, vatandaşa polis ve asker kıyafetleri
giydirilerek katliamlar yapıldığı, üniversite öğrencilerinin
makinelerde kıyıldığı ve öldürülenlerin toplu mezarlara gömüldüğü
gibi iftiralar atarak bunları askerî makamlara bildirdi. Darbe
sonrası da bu davranışlarından dolayı ödüllendirilerek Konya valisi
yapıldı. Bir süre sonra da askerî idareye yaptığı yardımlardan ve
yakınlıklarından dolayı kısa bir sürede İstanbul valiliğine
getirildi."
Keleşoğlu, babasının Yassıada'ya götürülüşünün en büyük nedeni ve
suçunun Başbakan Adnan Menderes'in Konya ziyareti için hazırlık
yapması olarak gösterildiğini aktarıyor. Menderes'in 27 Mayıs günü
Kütahya'dan Konya'ya geçmeyi planladığını ifade eden Keleşoğlu,
"Bir valinin en tabii görevidir başbakanı karşılaması. Babam, her
zaman 'Ben devletin valisiyim, hiçbir partinin ve iktidarın elemanı
değilim.' diye ifade ettiğine ben şahidim." diyor.
Semra Erdem: Üzüntüden saçlarım döküldü
Babasının tutuklanması ve ölümünün ardından ekonomik sıkıntılar
yaşadıklarını anlatan Semra Erdem işportacılık yaparak, simit ve
gazete gibi günü idare edecek şeyleri satarak geçinmeye
çalıştıklarını anlatıyor. 13 yaşında yetim kalan Semra Erdem,
üzüntüsünü içine atmaktan saçlarının döküldüğünü, tırnaklarının
dolama olduğunu söylüyor. Bir süre okula da gidemediğini ifade eden
Erdem, büyük abisi merhum Orhan Keleşoğlu'nun üniversiteyi son
sınıfta bırakmak zorunda kaldığını dile getiriyor. Erdem, bir süre
İstanbul'da zengin bir Konyalının evlerinde kaldıklarını, daha
sonra Ankara'da zemin katta kiralık bir evde yaşadıklarını
aktarıyor.
Tutuklanışına şahit olan 103 yaşındaki emniyet amiri Doğaner:
Hanımına verecek 5 kuruş parası yoktu
27 Mayıs 1960'ta Konya Emniyeti 1. Şube amirliği görevinde bulunan
103 yaşındaki Mehmet Ali Doğaner, Konya Valisi Cemil Keleşoğlu'nun
cunta tarafından tutuklandığı ana şahit olduğunu söylüyor. Doğaner,
Keleşoğlu'nun cunta tarafından tutuklanışını anlatırken
gözyaşlarına hakim olamıyor: "Uzun boylu, çok sevilen bir valiydi,
kıymetli bir adamdı. Daireye geldim, bir de baktım ki askerler
istila etmiş. Topluyorlar bütün ileri gelenleri. Aşağı indirmişler
valiyi. Ben de oradayım, bizzat şahit oldum. Vali muavinine dedi
ki: 'Benim evime git, hanımıma söyle, cebimde 5 kuruşum yok, evde
kıymetli bir halım var, satsın yesin.' Vali diyor bunu. Niğdeli
Vali Keleşoğlu. O adamın lafı içimden hiç çıkmıyor. Bir valinin
cebinde 5 kuruş parası olmasın, karısına verecek 3 kuruşu olmasın,
halıyı satıp da yesin desin, olur mu?"