Babacan’ın ihanet itirafını dazlak şaşkınlığıyla karşılamak!

.

Cengiz Gülaç cengiz.gulac@internethaber.com

            2023 seçimlerinde ne olur bilemem ama bildiğim, Erdoğan Ak Parti’ye yenilmezse yine, yeniden seçimi kazanır!

            Ak Parti kadrolarında antipati yaratma ihtimali yüksek bu cevval çıkışımın başlıkla doğrudan ilgisi olmasa da duygusal hüküm kurma hakkımı kullandığımı farz edin. Zira Ramazan ayı boyunca tüm yazılarımı sahur vakti yazdım.

            Mescid-i Aksa sanki sadece bir avuç Filistinlinin namusuymuş gibi davranan İslam beldelerinin soysuz idarecileri her Ramazan ayında olduğu gibi terör devleti İsrail tarafından yapılan katliamlara sessiz kalınca, Erdoğan’ın bir başına çırpınışlarını görünce insan duygulanıyor…

            Ve gecenin sessizliğinde sahur niyetine yediğiniz her lokma kurşun gibi boğazınıza oturuyor.

            Neyse, ne yazacaktık, nasıl başladık?..

            Bir parmak şaklatarak her derde deva olduğunu iddia eden sempatik Ali Babacan geçtiğimiz akşam CHP’nin resmi kanalı Halk TV’de 2018 seçimlerinde Erdoğan’ı devirmek için oluşturulan bir kumpasın göbeğinde olduğunu açıklayınca hepimizi bir dazlak şaşkınlığı aldı!

            Ali Babacan programda “Pek görünür değildim ama tam göbeğindeydim” dedi.

            Bahsettiği meseleyi de biliyorsunuz. Abdullah Gül’ün Kemal Kılıçdaroğlu’nun himmetiyle cumhurbaşkanlığı için aday gösterilmesi meselesi…

            Zaten hep öyle olmadı mı?

            Ali Babacan, ortalıkta pek görünmez, pek ciddiye alınmazdı ama meğer çok şeyin göbeğindeymiş!

            Ve de şimdi şaşırıyoruz:

            “-İşte, gördünüz mü? İhanet ettiğini itiraf etti!

            -Ali Babacan, 2018 yılında sen halen daha AK Parti üyesi değil miydin?”

            Falan, filan…

            Nasrettin Hoca’nın meşhur hikâyesi gibi. Hani şu kazanın doğurma meselesi…

            Erdoğan, Babacan ve Davutoğlu gilleri kapının önüne koyduğunda ne tıynette olduklarını anlamadınız da adam bunu itiraf edince mi anladınız?

            2018 yılında veya çok daha önce kılınan nikâhın yeni sezonunu izliyoruz. Hepsi bu!

            Oyuncular da aynı, figüranlar da!..

            Başrolde Kemal Kılıçdaroğlu var. Tüm bu kirli düzeneği o kurdu.

            Gerçi ona göre bu iş fazla ama neyse artık!

            Yardımcı oyuncu Meral Akşener. Komik bir rolü var! Her şeye espri yapıyor.

            Kötü roldeymiş gibi davranılsa da filmin kader oyuncusu PKK sevici giller! Bazen sempatik saz çalan oğlan oluyorlar, bazen Başgan Apo’nun heykelini dikmeye çalışıyorlar. Ama her şartta ve zamanda emperyalistlere uşaklık yapıp efendilerinin kucağından kalkmıyorlar!

            Figüranlar da, Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül!

            Eee, alacakları yüzde birlik oylarla esas oğlan rolünü alacak değiller ya!

            Durumu en acı olan da Abdullah Gül. Onun yüzde biri de yok! Belki işe yarar diye kenarda tutuluyor! Bu kadar…

            Her türlü makamdan, yol arkadaşlığından figüranlığa savrulan nefreti elbet bir gün tarih yazacaktır!

            Ve bugün Ali Babacan şöyle şöyle demiş de ihanetini ikrar etmiş diye dazlak şaşkınlığına bürünüyoruz.

            Neden biliyor musunuz?

            Çünkü biz hep Erdoğan’ın yüzüne bakıyoruz.

            Doğal olarak sırtındaki hançer izleri de yüzünden görünmüyor!

*****

            Vakit yaklaşıyor. Birazdan ezan okunacak.

            Yarın hiç ölmeyecekmiş gibi dertleneceğim dünya meseleleri beni bekliyor!

            Sonra akşam eve gelirim. İftar saati, bugün kaç Filistinli ölmüş diye haberlere bakarım!

            Bir iki duygusal artistlik yaşarım!

            Karnım doyunca aklıma Ali Babacan gelir.

            “Acaba Ali cumhurbaşkanı olursa bir parmak şaklatarak Filistin’deki zulmü de bitirir mi!” diye şeytan nefsimi sağdan yoklar!

            Şeytana, “komik olma kuzen” derim!

            Şeytan da kendisine yakışmayan bu basit girişimi yüzünden utanarak uzaklaşır!

            Ömür böyle gelip geçer işte!..