Babacan'ın danışmanından olay AK Saray yorumu
Abone olBaşbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın danışmanı Şeref Efe, AK Saray adıyla anılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'yla ilgili olay yaratacak bir yazı yazdı.
AK Parti'nin iktidarıyla 2003 yılında Hazine
Müşavirliği’ne atanan, 2007 yılına kadar bu kadroda Bakan Ali
Babacan’ın danışmanlığını yapan ve halen Sayıştay’da baş denetçi
kadrosunda yer alan Şeref Efe' “Çok Kötü Bir Kamu Harcaması:
Cumhurbaşkanlığı Sarayı” başlığıyla çarpıcı bir yazı kaleme
aldı.
‘Linkedin’ isimli sosyal paylaşım sitesinde
yayınlanan yazıda, geçici görevle ABD’de bulunan ve imam hatip
mezunu olan Efe, Ak Saray’ı Sayıştay denetçiliği ve ekonomi
birikimiyle yatırım; imam hatipten edindiği bilgi birikimiyle de
dini yönden eleştirdi.
İşte Şeref Efe’nin Ankara'yı karıştıracak o yazısı...
“Esasen her şey ortada. Bu yazı sadece ahlaki sorumluluk
duygusundan kaynaklanmaktadır. Hiç bir siyasi amacı yoktur.
Herhangi bir cemaat ile ilgim bulunmadığını da belirteyim ki yanlış
anlaşılmasın. İmam hatip kökenliyim, ayrıca dini ilimler tahsilim
oldu. Kamuda denetçilik, bakan danışmanlığı, kamu şirketlerinin üst
yöneticiliği, strateji geliştirme başkanlığı görevlerinde bulundum.
Bu konuda düşüncelerimi yazmazsam Allah bana bunun hesabını sormaz
mı?”
MÜSLÜMANLIĞA SIĞMADIĞNI ASLINDA ANLATMAYA HİÇ GEREK
YOK
“Cumhurbaşkanlığı Sarayımızın Müslümanlığa sığmadığını aslında
anlatmaya hiç gerek yok. Kur’an’dan kendimize bir ölçü arayacak
olursak bu saray inşası ile ilgili Allah’ın hoş karşılamadığı
kibir, gurur ve israf gibi pek çok husus ile karşılaşırız.
Kendilerinin, iktidarlarının ve milletlerinin itibarı için büyük
binalar yapan kavimlerin akıbetleri hep kötü olmuştur. Devlet,
Müslümanlardan topladığı zekatı (günümüzde vergi) ancak muhtaç
insanlara ve halkın savunmasına harcayabilir. Bırakın sarayı,
Müslümanlardan zorunlu olarak toplanan para ile cami bile
yapılamaz. Sünnete yani Hz. Muhammed’in hayatına ve ondan sonra
gelen dört doğru halifenin uygulamalarına baktığımızda ise
fazlasıyla mahcup oluruz. Bizim halimiz, örnek alınması gereken
Müslüman önderlerin değil, onların mücadele ettiği kibirli krallara
benziyor.”
MİLLETTEN GİZLENEREK YAPILDI
Saray milletin değil devletin malıdır. Millet, ülke sınırları
içindeki her varlığın asli sahibidir, ancak bu sembolik bir anlam
taşır. Bir kamu harcaması süreci olarak sarayın yapılışı tamamen
kural dışıdır. Halkın parasının harcanabilmesi için bütçede ve
yatırım programında bu faaliyetin açıkça belirtilmesi ve detaylı
analizlerin de eklenmesi gerekirdi. Mevcut kurallarımız bunları
öngörüyor. Oysa yapılıp bitmiş olan bu binanın odalarının sayısını
hatta maliyetini dahi bilmiyoruz. Bütçeye koymadan harcama
yapılması demokratik bir ülkede kabul edilemez. Çünkü, kamu
harcamalarının gerçek sahibi Meclis’tir. Maliyetini Maliye Bakanı
dahi bilmiyorsa milletvekillerinin bunu onaylaması mümkün değildir.
Elimizdeki saray milletten gizlenerek yapıldı, yapılan harcamalar
milletin onayından geçmedi.”
NEREDEN FİNANSE EDİLMİŞTİR?
Sarayın inşası nereden finanse edilmiştir? Borçlu olan bir devletin
her ilave faaliyeti borçlanarak yaptığı kabul edilir. Çünkü, o
ilave masrafı yapmasaydı bu parayla borçlarından bir kısmını
ödeyecekti. Saray bir yatırım olarak milletimizin başına gelen bir
felakettir. Bu tür yatırımları eskiden ‘karadelik’ diye tabir
ediyorduk. 2002’den bu yana unuttuğumuz karadelik felaketi ne yazık
ki yeniden ortaya çıktı.
“Saray bir defalık inşaat maliyeti ile kurtulabileceğimiz
bir bina değil. Borçlu bir devlet olğumuz için mütevazı bir hesapla
saraydan kaynaklanan finans maliyetimiz yıllık 100 milyon doları
bulur ve bu rakam her yıl katlanarak artar. Binanın bakım ve
işletme masrafları da yıllık 100 milyon doları bulacaktır. Saray
faydasız yatırımdır. Bin 150 oda için en az 2 bin kamu görevlisi
istihdam etmek gerekecektir. Cumhurbaşkanlığında çalışan kişiler
yüksek ücret alır. Bu kişilerin ortalama 5 bin lira aylık masrafı
olur. Personel masrafı yıllık 100 milyon doları
bulur.”
“Saray öncelikle bir semboldür. Saray için milyar dolar
para harcandığını gören memur kendisi için de kesenin ağzının
açılmasını bekler, devlet malını tasarruflu kullanma motivasyonunu
kaybeder. Devletin harcadığı para vatandaşın harcamasından kısılan
bir paradır. Bu milletin fakirleşmesine yol açar.”
TWITTER'DAN İLGİNÇ TWEET
Şeref Efe, yazısını Twitter'da "Saray hakkında Hülya
konuştu, İbo konuştu, biz de yazdık mecburen." diyerek
paylaştı: