Babacan uzun dönemli vizyonu açıkladı
Abone olYüksek katma değer üreten ve yüksek teknolojiyi ön plana alan sanayi geliştirmeleri gerektiğini anlattı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin imalat
sanayisinin ihracat ve üretim yapısının dünya konjonktüründe gelen
baskılar çerçevesinde değişmek zorunda olduğunun görülmesi
gerektiğini kaydetti.
Babacan, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)
tarafından Çırağan Sarayı'nda düzenlenen, ''Sanayi Politikaları
Yuvarlak Masa Toplantısı'' etkinliğinin açılışında yaptığı
konuşmada, geçen yıl 6 Kasım tarihinde gerçekleştirilen benzer
toplantıdan bu yana önemli değişiklikler olduğunu, hükümetin
yapısının dahi değiştiğini kaydetti.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını kurarak, TÜBİTAK'ı da bu
bakanlığa bağladıklarını anımsatan Babacan, önümüzdeki dönemde Türk
sanayisinin yapısının mutlaka daha yüksek katma değer üreten, daha
yüksek teknolojiye doğru adım adım dönüşümü sağlayan, ARGE ve
yeniliğin ön planda olduğu bir sanayi olması gerektiğini
söyledi.
Babacan, ''Sanayi Bakanlığımızın artık klasik sanayileşme
perspektifinden çıkıp bilim ve teknolojiyle beraber daha yüksek
katma değer ve Türkiye'nin rekabet gücünün artırılmasıyla
yoğunlaşmasının doğru olacağını düşündük'' dedi.
Günümüzde bilim, teknoloji ve yenilik yapma yeteneğinin, rekabet
üstünlüğü ve sürdürülebilir sosyoekonomik gelişmenin en önemli
unsurlarından biri haline geldiğine işaret eden Babacan, bu
doğrultuda bilim ve teknoloji politikalarının temel amaçlarını
bilim ve teknolojide yetkinleşmek, bu yetkinliği ekonomik ve sosyal
faydaya dönüştürmek ve özel sektörün yenilik yeteneğini artırmak
olarak sıraladı.
Küresel ekonomide ve Türkiye ekonomisinde son yıllarda yaşanan
hızlı gelişmelerin sanayi politikalarında uyarlamalara gerekçe
oluşturduğunun altını çizen Babacan, temel amaçlarının rekabet
gücünün artması olduğunu, bunun, makroekonomik dengeler açısından
da artan cari açığı uzun vadede çözmenin en önemli yollarından biri
olduğunu ifade etti.
Ali Babacan, ''Türkiye sektör sektör, kuruluş kuruluş, fert
fert daha yüksek katma değer üreterek ancak Türkiye'nin cari
açığını makul seviyelere çekebileceğimiz ve belki günün birinde
cari fazla verebileceğimiz bir döneme girecek'' diye
konuştu.
YÜKSEK ARA MALI İTHALAT KALEMİ TOPLAM İTHALAT ARTIŞINI DA
ETKİLEMEKTE
Orta uzun vadeli bir perspektifle imalat sanayisinin değer
zincirinde daha üst seviyelere konumlanarak rekabet gücü
kazanmasının kalkınma için önemine dikkati çeken Babacan, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''İmalat sanayisinde katma değeri yüksek ürünlere yönelik
gerçekleşen yapısal dönüşümün etkisiyle ortaya çıkan yüksek ara
malı ithalatı kalemi, maalesef toplam ithalat artışını da
etkilemekte. Bu bağlamda dış ticarette ihtiyaç duyulan girdilere en
uygun şartlarda, uygun fiyatlarla, engelsiz olarak erişim imkanını
sağlanması, girdi tedarikinde mümkün olabildiğince atıl kalan iç
kaynaklara yönelinmesi ve ithalat bağımlılığının azaltılması
gerekmekte.''
''UZUN DÖNEMLİ VİZYON, ORTA VE YÜKSEK TEKNOLOJİDE
AVRASYA'NIN ÜRETİM ÜSSÜ OLMAK"
Ali Babacan, özellikle Çin ve Hindistan'daki üreticilerin
yükselttiği uluslararası rekabet baskıları sonucunda geleneksel
emek yoğun faaliyetlerin ihracat içindeki payının azaldığını ve bu
sektörlerde daha yüksek katma değerli, yenilikçi üretim yapılarına
geçme baskısının gittikçe daha fazla hissedildiğini söyledi.
Babacan, ''Türkiye imalat sanayisinin ihracat ve üretim
yapısının dünya konjonktüründe gelen baskılar çerçevesinde değişmek
zorunda olduğunu görmemiz gerekiyor. Türkiye'nin rekabet gücünü
ucuz işgücüne dayandırması bundan sonraki dönemlerde
uygulanabilecek strateji olmaktan çıkmış durumda''
dedi.
Türkiye için uygulanacak sanayi stratejisinin uzun dönemli
vizyonunun orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim
üssü olmak şeklinde belirlendiğini anımsatan Babacan, bu genel amaç
ve buna bağlı vizyona yönelik olarak orta ve yüksek teknolojili
sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının artırılması, düşük
teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişin
sağlanması ve becerilerini sürekli geliştirilebilen şirketlerin
ekonomideki ağırlığının artırılması şeklinde üç temel stratejik
hedef tespit edildiğini anlattı.