Babacan Tokyo'da krize reçete yazdı
Abone olTürkiye'nin Ali Babacan başkanlığında bir heyetle katıldığı IMF ve Dünya Bankası toplantıları, Tokyo'da devam ediyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel krizin
atlatılması için en başta siyasi iradenin güçlü olması gerektiğini
söyledi.
Babacan, küresel ekonomik krizle mücadelede IMF'nin
etkinliğini artırmak amacıyla uzun süredir devam eden temsil
probleminin çözülmesi gerektiğini savundu.
Türkiye'nin Başbakan Yardımcısı Babacan başkanlığında bir heyetle
katıldığı Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası
toplantıları, Japonya'nın Başkenti Tokyo'da devam ediyor.
Babacan, IMF'nin internet sayfasındaki açılış konuşmasında, küresel
mali krizin başlamasından bu yana dört yıldan fazla süre geçtiğini
ancak küresel ekonomilerin sürdürülebilir borç, zayıf büyüme,
sürekli yükselen işsizlik ve emtia fiyatlarındaki dalgalanma
sorunları dahil birçok riskle karşı karşıya olduğuna dikkati
çekti.
SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ VAR
Küresel krizin atlatılması için ''zorluğa katlanma konusunda siyasi
irade eksikliği'' gösterildiğini ifade eden Babacan, çözümlenmeyen
yapısal sorunlar, hızı kesilen rekabetçilik ve kırılgan bankacılık
sisteminin önemli sorunlar olduğunu ifade etti.
''Önümüzdeki dönemde, makroekonomik ve finansal istikrarı sürdürmek
politikacılar için büyük bir zorluk olmayı sürdürüyor'' diyen
Babacan, her iki konuda istikrar hedefine ulaşmak için yeni
politikalar ve politika araçlarının gerekli olabileceğinin altını
çizdi.
Babacan, finansal istikrar ve küresel ekonomi için belirleyici
faktör olacak küresel politika işbirliğine ihtiyaç olduğunu
belirterek şöyle devam ett:
''Uluslararası finansal enstitüler, özellikle IMF ve bizlerin
işbirliğinin, politikaların uygulamasına yardım etmek için çok
önemli bir rolü var. Bu bağlamda, IMF gözetiminde yeni kararın,
zamanında politika tavsiyesi verecek ve risklerin erken tespitini
mümkün kılacak kritik bir adım olduğuna inanıyorum. Bu karar, iç
ekonomi ve finansal politikalar üzerinde üyelerle daha etkili
biçimde bağlanmak için fona bir temel sağlayacak. Bu arada, fonun
etkinliğini artırmak amacıyla, uzun süredir devam eden temsil
problemini çözmek zorundayız. Bu nedenle, 2010 Kotası ve Yönetim
Reformu'nun ileriye dönük unsurlarıyla birlikte zamanında
tamamlanması çağrısı yapıyoruz.''
Kararların uygulanmasını erteleyerek reformlara zarar verilmemesi
gerektiğini kaydeden Babacan, ''Tüm üye ülkelerin üzerine düşeni
yapması gerektiğini'' bildirdi.
Babacan, dünyada değişim sürerken, Türk ekonomisinin dirençli
olduğunu kanıtladığını belirterek, Türkiye'nin yalın makroekonomik
önermelerin üzerine inşa edilen başarması güç bir büyümeyi
yakaladığını söyledi.
Türkiye'nin küresel krizden birkaç yıl önce bankacılık sistemini
yeniden yapılandırdığına dikkati çeken Babacan, ''Ekonomimizin
rekabetçiliğini canlandırmak, mali dengemizi sağlam ve
sürdürülebilir bir yola sokmak için önemli adımlar attık''
dedi.
Babacan, ülkelerin borç stoklarının birdenbire yükseldiği, bütçe
açıklarının şiştiği bir dönemde, Türkiye'nin süreç içinde mali
düzenleme planını çok erken duyurarak, kendisini bu ülkelerden ayrı
tutmayı başardığını vurguladı.
''Dünyada çok sayıda siyasi liderin mali canlandırma programlarını
ilan ettiği 2009 yılında, 'daha fazla hükümet harcaması ve
müdahalesi' yönündeki popüler taleplere yanıt verme tuzağına
düşmedik'' diyne Babacan, farklı ve siyasi açıdan zor bir yolu
izleyip, mali düzenleme programını uyguladıklarını anlattı.
TÜRKİYE'DEKİ BANKALARIN BAŞARISININ SIRRI REFORMLAR VE
İHTİYATLI DURUŞ
Büyük merkez bankalarının çabalarının bir başka finansal krizi
önlemede etkili olduğunu kaydeden Babacan, hükümetlerin merkez
bankalarının sağladığı bu likidite operasyonlarını iyi
değerlendirmesi gerekliliğinin altını çizdi.
Babacan, sorunların çözümünün basit olmadığını ancak bunun
zorlukların giderilmesinin de imkansız olduğu anlamına gelmediğini
belirtti.
''Krizden çıkış yolu basiret, ileriye dönük ve uzun vadeli
politikaların yanı sıra zamanında müdahaleyle mümkündür'' diyen
Babacan, bu bakımdan siyasi liderlerin zaman kaybetmeden
sorumluluğu üstüne alarak gelecek nesiller için gerekenleri yapması
gerekliliğinin altını çizdi.
Güçlü bankacılık sisteminin, istikrarı korumak için önemli bir
faktör olduğunu vurgulayan Babacan, Türkiye'nin 2004, 2005 ve
2006'da çok önemli bankacılık reformları yaptığını, Türk
bankalarının kriz döneminde bu reformlar ve ihtiyatlı yaklaşım
sayesinde güçlü durduğunu'' söyledi.
Babacan, kriz döneminde birçok ekonominin bankacılık sektörü ciddi
sorunlarla karşı karşıyayken Türkiye'nin bankacılık sektörüne
müdahale etmesine gerek duymayan tek OECD üyesi ülke olduğuna
dikkati çekti. Babacan, ''Bu güçlü performansa rağmen, biz küresel
ekonomiyi tehdit eden riskleri göz ardı etmiyoruz'' dedi. Babacan,
risklere karşı merkez bankası ve diğer düzenleyici kurulların
geleneksel politikaların yanı sıra aktif makro ihtiyati önlemleri
kullanmaya başladığını aktardı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin küresel ekonomiye ve
finansal istikrara katkı perspektifinden çözümün bir parçası olmayı
istediğini vurguladı.