Babacan itiraf etti! Eğer bu zayıf tablo devam ederse...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Ali Babacan, geleneksel Bab-ı Ali Toplantılarında önemli açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, geleneksel Bab-ı Ali
Toplantılarında yaptığı konuşmada, ''Demokrasi hemen yanı
başında sağlam bir hukuk ile ancak ayakta durabilir. Yargı alanında
ne kadar başarılı olursak demokrasimiz o kadar güçlenecek. Yargı
alanında ne kadar başarılı olursak demokrasimiz, ekonomimiz o kadar
başarılı olacak. Eğer bu zayıf tablo devam ederse de, hem
demokraside hem de ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu bile mumla
arar duruma geliriz. Su ve ekmek nasıl ihtiyaç ise hukuk da aynen
öyle bir ihtiyaç'' dedi.
Ali Babacan, Gayrettepe’deki Point Hotel’de düzenlenen geleneksel
"Bab-ı Ali Toplantılarının bu ayki konuğu oldu. Babacan, toplantıda
yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, dünyada baş gösteren 2008-2009
krizinden hızla çıkmasının en önemli sebeplerinden birinin,
bankaların bünyesinin sağlam oluşundan kaynaklandığını
vurguladı.
'YENİ DÜZENLEMELER YAPIYORUZ'
"Aksi halde tek bir bankada dahi olabilecek bir zafiyet bütün
sisteme bir gecede sirayet edebilir. Bir gece belli başlı bir banka
takasında bir zafiyete uğrasın, ertesi günü bunun 10 bankaya, 15
bankaya anında etkilerini görürsün. Dolayısıyla, birbirleriyle
kenetlenmiş tek bir bankanın dahi tüm sisteme zarar verebileceği
bir yapıdır bankacılık. Bu noktada çok şükür sütun sağlam
ve büyümemizi finans edecek bir yapımız var. Ama ileriye doğru
dikkat etmemiz gereken bir husus var. O da şu Bankalarımız şu anda
100 liralık mevduat topladıysa, 121 liralık kredi kullandırmış
durumda. Peki, bu parayı nereden buldular diyeceksiniz.
Yurtdışından borçlandılar. Ve biraz da kısa vadeli borçlandılar.
Bununla ilgili biz düzenlemelerimizi son 3-4 ay içerisinde yaptık.
Hem bankalarının mevduata ağırlık vererek finansmanlarını
sağlamalarını hem de daha uzun vadeli yurtdışına borçlanmalarını
sağlayacak düzenlemeleri yaptık. Ve onlar da sonuç vermeye başladı.
Dolayısıyla, bu sağlam bünyenin korunması da çok çok önemli.''
"HUKUKTAKİ TABLO BÖYLE DEVAM EDERSE..."
Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz ekonomi alanında ne yaparsak yapalım, Türkiye için güzel şeyler yaptığımızı iddia edersek edelim, eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olmasıyla ilgili ciddi soru işaretleri oluştuysa, bu başlı başına bir problem. Bu ekonomimiz açısından da problem, demokrasimizin işleyişi açısından da problem. Demokrasi kuşkusuz yönetim şekillerinin en güzeli. Halkın kanaatlerinin, eğilimlerinin bir ülkenin nasıl yönetileceğine yansıdığı güzel bir yönetim modeli. Demokrasi hemen yanı başında sağlam bir hukuk ile ancak ayakta durabilir. Eğer bir ülkede ’Demokrasi var, ancak hukuk konusunda sorunlar var’ diyorsanız, işte o ülkede demokrasinin sıhhatli işlemesi bir süre sonra mümkün olmaz. Eğer kurallar açık değilse, kurallar şeffaf değilse, kurallara uymayanlar ile alakalı yaptırımlar yeterince güçlü değilse, eğer ülkenin yargısı iyi işlemiyorsa, burada demokrasi zaafa uğrayabilir. Ekonomi üzerindeki etkilerini zaten iş dünyamız, günlük işlerde gayet güzel bunu hissediyor. Eğer davalar çok uzun sürüyorsa, bilirkişilik müessesesi ile ilgili ciddi sıkıntılar oluştuysa, kararlar tutarlı değilse, alt mahkeme ile üst mahkeme birbirinden tamamen farklı sonuçlara varabiliyorsa, bu iş dünyası açısından ve tabii ki ekonomi açısından son derece sıkıntılı bir tablo oluşturur. Yargının, mutlaka ve mutlaka evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde, Anayasa, yasalar ve belki de daha önemlisi vicdan ile hareket etmesi gerekiyor.
'YARGI ALANINDA NE KADAR BAŞARILI OLURSAK...'
Yasaların bir dili var, bir de ruhu var. Onun için vicdan
faktörü çok çok önemli. Biz evrensel hukuk normlarını baz alan bir
sistem arzu ediyoruz. Anayasamızın kolay, anlaşılır, sade bir
anayasa olmasını arzu ediyoruz. Yasalarımızın kısa, öz ve anlaşılır
olmasını arzu ediyoruz. Bunun yanında, yargı sisteminin hem
bağımsız hem tarafsız işlemesi gerektiğini söylüyoruz. Tabii kolay
bir alan değil. Yargı alanında ne kadar başarılı olursak
demokrasimiz o kadar güçlenecek. Yargı alanında ne kadar başarılı
olursak ekonomimiz de o kadar başarılı olacak. Eğer bu
zayıf tablo devam ederse de, hem demokraside hem de ekonomide
görmüş olduğumuz bu tabloyu bile mumla arar duruma geliriz. Bu
kadar önemli. Su ve ekmek nasıl ihtiyaç ise, eğer refah
diyorsak, demokrasi diyorsak, hukuk da aynen öyle bir ihtiyaç.
Ekmek, su gibi ihtiyaç.'