Babacan: Hazırlıklarımızı hükûmete gönderdim en üste deprem raporunu koydum
Abone olDEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın farklı alanlarda uzman isimleri ağırladığı “Ali Babacan ile Bi’ Kahve” programının 10. bölümüne yer bilimci, İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür konuk oldu.
Türkiye’nin deprem konusunda eksikleri ve olası Marmara depremi
üzerine konuşulan programda Babacan, DEVA Partisi’nin iktidar
olması halinde depreme karşı yapılacak hazırlıkları ve mevcut
sorunlara çözüm önerilerini içeren çalışmalarını Prof. Dr. Görür
ile paylaşarak fikrini aldı.
Babacan, İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir kurum olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) diğer bakanlıklarla koordinasyon içinde olmasının mümkün olmaması nedeniyle Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı kurulması ve yeni bir deprem yasası ile günlük siyasetten etkilenmeyen kural bazlı bir yönetim sağlanması gerektiğini savundu. Babacan’a katıldığını belirten Prof. Dr. Görür, “Bütün ülkenin depreme dirençli hale gelmesi için, siyaset üstü bir anlayışla, bu işi yerel yönetimlerle birlikte halk yapacak” ifadelerini kullandı.
''Millet sahip çıkınca siyaset ona uyar''
Vatandaşlara çağrıda bulunan Prof. Dr. Görür, “Halk hangi partiyi tutuyorsa tutsun, yine partisini başının üzerine alsın ama o partisine de desin ki; ‘Bu depreme ülkeyi hazırlama noktasında en ufak bir yalpalamayı görürsem seni sandığa gömerim’” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Görür ile hemfikir olan Babacan, “Zaten millet sahip çıkarsa siyaset ona uymak zorunda kalır. Çünkü millete rağmen siyaset olmaz. Millet sahip çıkınca siyaset ona uyar” dedi.
‘Benim Bursa'da toplam 100 bin konutluk bir proje paketim var. Bunun içerisinde irili ufaklı daireler şunlar bunlar. Ve bu paketin standartlaştırılmış ürünü olarak diyelim ki 15 yıl vadeli yıllık şu kadar getirisi olan bir finansal enstrümanı satılığa çıkarıyorum’ diyor
''Olası Marmara depremine hazırlıkta, sanayinin de hazırlanması çok önemli''
17 Ağustos 1999’da meydana gelen Gölcük merkezli deprem
sonucunda sanayi tesislerinin zarar görmesinin, Türkiye’nin milli
gelirinde yıkıcı etkilere sebep olduğunu hatırlatan Babacan, olası
bir Marmara depreminin etkileri azaltmak adına sanayi tesislerinin
de depreme dayanıklı hale getirilmesinin çok önem taşıdığının
altını çizdi.
Almanya, Japonya, ABD gibi ekonomisi gelişmiş ülkelerde konut finansman sistemi bulunduğunu söyleyen Babacan, bu sistemin Türkiye için de önemli olduğunu vurgulayarak, “Seçimlerde başarılı olsaydık hemen kuracaktık bunu. Ama şu anda bütün bu çalışmalarımızı hükümete gönderdik. ‘Burada çözümler için pek çok şey var, umarız istifade edersiniz’ dedik” ifadelerini kullandı.
Babacan, depreme dayanıklı konutların hızlı bir şekilde inşası için partisinin hazırladığı Konut Finansmanı Kurumu (KFK) sistemini şu şekilde özetledi:
“Sistemin tam merkezinde büyük ve tek bir kurum oluyor. Bu kurumlar hem hisse ile hem de hazine arasında sermayelendiriliyor. Sermayesi, hazine arası ya da doğrudan nakit sermaye oluyor. Dolayısıyla bir sermaye koyuyorsunuz. Ama asıl işi tek tek bankaların kullandırdığı konut kredilerini alıp paketleyip yurt içi ve yurt dışı piyasalarda sağlam teminatlı bir finansal enstrüman olarak satış ile gerçekleşiyor.
Yani örnek veriyorum diyor ki; ‘Benim Bursa'da toplam 100 bin konutluk bir proje paketim var. Bunun içerisinde irili ufaklı daireler şunlar bunlar. Ve bu paketin standartlaştırılmış ürünü olarak diyelim ki 15 yıl vadeli yıllık şu kadar getirisi olan bir finansal enstrümanı satılığa çıkarıyorum’ diyor. Ve buradan para akmaya başlıyor dünyadan. Bu gelen finansman da bankaları finanse ediyor. Bankalar da direkt konutun finansmanını kullandırıyor. Yani işin özü bu. Bankaların toptancısı gibi düşünmek lazım bu konuyu. Bu sistem konut piyasası gelişen ve hızlı büyüyen pek çok büyük ekonomide olan bir sistem. Şu anda Türkiye'de yok.”
Babacan’ın anlattığı KFK sistemini değerlendiren Prof. Dr. Görür, “Böyle bir finans modelinin devlet tarafından oluşturulması halinde ülkemizde depreme dayanıklı, dirençli kentleşmeye yönelebiliriz” diyerek sistemi olumlu buldu.
“Hazırlıklarımızı hükûmete gönderdim, en üstüne deprem raporumuzu koydum çünkü en öncelikli konu bu”
Seçimden önce bütün hazırlıkları yaptıklarını vurgulayan Babacan, “23 tane eylem planı hazırladık. Her alanda yani. Yargı reformu da var 198 maddelik. İklim değişikliği de var. 500 maddelik eğitim var. Yüksek öğretim var. Temel haklar var 354 madde. Tamamını hazırladık. Ve seçimde diyorduk ki ‘Eğer biz iktidar olursak bunları’ yapacağız. Fakat seçimi kaybettik. Seçimden sonra ne yaptık? Hükümet kurulduktan hemen sonra ben bunlardan bir set yaptım. Ve Sayın Cumhurbaşkanı'na, Cumhurbaşkanı Yardımcısı'na, bütün bakanlara gönderdim. Ve bu setin en üstüne de deprem raporumuzu koydum.
Yani kapağı açınca ilk deprem raporu çıkıyor. Çünkü en öncelikli konunun bu şu anda. Ve bir kapak mektubuyla dedim ki; ‘Biz bunları çalıştık. Bunlar millet için yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalara katkı her kesinden olmuştur. Burada akıl teli vardır. Alın teli vardır. Emek vardır. Göz nuru vardır. Umarım ki istifade edersiniz’ diye. 600 milletvekiline gönderdim yine ama en üstüne deprem raporunu koydum çünkü en acil konumuz bu. Çünkü kaybettiğimiz her bir can çok kıymetli” dedi.
Prof. Dr. Görür, Umudum arttı
Programın sonunda umudunun arttığını dile getiren Prof. Dr. Görür, “İşte böyle sizler gibi iktidara oynayan, iktidara gelmek için uğraşan siyasi topluluklar bu işi bu kadar ciddiye alıyorlarsa, biz gerçekten umutlanıyoruz. Çünkü dışarıdan bakınca sesimizi duyan yok, biz bize konuşuyoruz. Sanki bir şey olmuyor gibi geliyor ama o doğru değil” diye konuştu.