Babacan açıkladı: Seçimden sonra ekonomi yönetimi...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Ali Babacan, 7 Haziran seçimleri sonrası oluşacak yeni ekonomi yönetimine ilişkin ABD'de açıklamalarda bulundu.
AK Parti'de 3 dönem kuralına takılan ve 7 Haziran
seçimleri sonrası Bakanlar Kurulu'nda yer almayacak olan Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan, ABD'de seçime ilişkin çarpıcı açıklamalarda
bulundu.
Kendisinin görevi bırakması sonrası oluşacak yeni ekonomi
yönetimine ilişkin konuşan Babacan, "Seçimlerden sonra
oluşacak ekonomi yönetimi nasıl bir kompozisyona sahip olursa olsun
o yönetimin uygulayacağı politikalar bugün açıklanmıştır"
dedi.
Babacan, New York'taki temaslarının ardından AA ve TRT'nin
sorularını yanıtladı.
Washington ve New York temasları kapsamında yatırımcılarla bir araya geldiklerini ifade eden Babacan, "Yatırımcılar Türkiye'yi çok yakından takip ediyorlar ve merak da ediyorlar" dedi.
AK Parti tarafından açıklanan seçim beyannamesi ve yeni Türkiye sözleşmesinin de ışığında yatırımcılara bilgiler verdiklerini anlatan Babacan, "İyi işleyen bir demokratik sistem, iyi işleyen bir yargı sistemi, Türkiye'nin gerçek anlamda bir hukuk devleti olması, Türkiye'nin temel hak ve özgürlüklerin uluslararası standartlarda yaşanması ve uygulanıyor olması işin temelinde" diye konuştu.
Ekonomik istikrar için öngörülebilirlik gerektiğini vurgulayan Babacan, Türkiye'nin tüm G-20 ülkeleri arasında gelecek dönem için en net plan ve programı yapan ülke olduğunu söyledi.
Babacan, Türkiye'nin güven ve öngörülebilirlik konularında
gerekenleri azami ölçüde yaptığına işaret ederek, yatırımcıların
tüm sorularını rahatlıkla cevapladıklarını dile getirdi.
ABD'NİN FAİZ KARARI
Babacan, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırım kararının olası
etkilerine ilişkin soru üzerine, ABD'de ekonominin toparlanmasıyla
beraber bir faiz artış sürecine gireceğinin ilan edildiğini
hatırlattı.
Ancak bu faiz artışının ne zaman ve hangi hızda gerçekleştireceğine ilişkin netlik olmadığını belirten Babacan, "Son zamanlarda doların bütün para birimlerine karşı değer kazanmış olması hatta doların her şeye karşı değer kazanmış olmasının getirdiği bazı yeni komplikasyonlar var ve bundan da çok hoşnut olmadıklarını biz anlıyoruz" dedi.
Faiz artırımı kararının gelişmekte olan ülkeler üzerinde az ya da çok etkileri olabileceğini ifade eden Babacan, "Biz Türkiye olarak bütçemizi belirli bir disiplin altında yönetiyoruz. Merkez Bankamız para politikalarını ABD Merkez Bankası'nın faiz artıracağını da dikkate alarak yönetiyor" diye konuştu.
Türkiye'nin dış dalgalanmalara karşı kırılganlığını azaltmak için makro ihtiyati tedbirler aldıklarını da kaydeden Babacan, dalgalanma olması durumunda ilgili kurumların gerekli önlemleri alabilecek kapasitede olduğunu söyledi.
ALDATAN DA OLMADIK ALDANAN DA!
Başbakan Yardımcısı Babacan, yaklaşan seçimlerin ekonomiye olası
etkilerine ilişkin soruları da yanıtlayarak, AK Parti olarak seçim
dönemlerinde seçim ekonomisi tabirini kullanmadıklarını
lügatlerinde de böyle bir tabirin olmadığını ifade etti.
Bunun muhalefet partilerince gündeme getirilen bir yaklaşım
olduğunu anlatan Babacan, "Biz hep gerçekçi olduk. Asla aldatan
olmadık ama aldanan da olmadık. Halkımızla, vatandaşlarımızla hep
gerçekleri paylaştık ve yapılabilir gerçek politikalar üzerinden
hareket ettik. Dolayısıyla bu seçim döneminde de gerçeklere dayanan
rasyonel ve popülizme kaçmayan bir çizgimiz olacak" dedi.77
CHP'YE ELEŞTİRİ
CHP'nin seçim vaatlerini de değerlendiren Babacan, açıklanan
kalemlerin maliyetinin nasıl karşılanacağının ortaya konması
gerektiğini söyledi.
AK Parti iktidarları döneminde bütçe açığını düşürdüklerini, büyüme ve istihdamı sağladıklarını hatırlatan Babacan, şöyle konuştu:
"Şimdi böyle bir harcamayı açıklayan bir muhalefet partisinin mutlaka kaynakları da ortaya koyması lazım. 'Bunun kaynağı nereden nasıl olabilir' diye 13 yıldır iktidarda olan partinin ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak şöyle ben konuya baktığımda; bir, ne kadar harcama getiriyorsanız o kadar tekrar vergi getirmek zorunda kalırsınız. İki, o kadar ilave borçlanmak zorunda kalırsınız. Üç, para basmak durumunda olursunuz. Dört, nihayetinde IMF'den kredi kullanmaya mecbur duruma düşersiniz.
Bunlar muhalefet partilerinin daha önce yapmadığı işler değil. Şöyle CHP zihniyetinin evveliyatına bir bakın, diğer muhalefet partilerinin bir geçmişine bakın, bunların hepsi yapılmıştır. Yani Türkiye'nin artan harcamalarına karşılık vergi salmalar yapılmıştır bizden önceki dönemlerde. Borçlandırılmıştır Türkiye. Milli gelirinin yüzde 74'ü bir borçla teslim aldık biz, şu anda milli gelirin yüzde 33'ü kadar borcumuz var."
SEÇİM VAADLERİ
Muhalefetin seçim için söylediği maddelerin Türkiye'yi adım adım
eski noktaya götürecek politikalar olduğunu dile getiren Babacan,
"Ha 'şu kadar harcayacağız' diyorlar, 'bu kadar para
dağıtacağız' diyorlar, eğer kaynağını söylemiyorlarsa bunun tek
sebebi, iktidar olma ihtimallerinin ve hayallerinin aslında hiçbir
zaman gerçekçi olmadığıdır. İktidar olma ısrarında, iktidar olma
iddiasında olan bir muhalefet partisinin ekonomik konulara ciddi
yaklaşması lazım. Gerçekçi yaklaşması lazım" dedi.
Açıklanan programın bir bütün halde ortaya konulması gerektiğini
ifade eden Babacan, "Son açıklanan paket şunu bir daha
tekrar etti ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin hiçbir zaman Türkiye'de
iktidar olma hedefi yoktur, hayali yoktur. Eğer olsaydı böylesine
sorumsuz, pervasız bir tutum ortaya koymazdı" diye
konuştu.
BABACAN SONRASI EKONOMİ YÖNETİMİ
Babacan, ekonomi yönetiminde olası değişiklik konusundaki endişelere ilişkin soru üzerine de sürdürülen politikaların AK Parti iktidarının politikaları olduğunu ve şahıslara bağlı bulunmadığını söyledi.
Seçim beyannamesine konulan taahhütlerin AK Parti'yi bağlayacağını vurgulayan Babacan, "Seçimlerden sonra oluşacak ekonomi yönetimi nasıl bir kompozisyona sahip olursa olsun o yönetimin uygulayacağı politikalar bugün açıklanmıştır" dedi.
"Kurumların güçlü ve itibarlı olduğu bir ülkede, kurallara saygı duyulan, kuralların gerçekten uygulandığı ya da uygulamaların bir yerde yazılı olduğu ülkelerde zaten ekonomik istikrar da sağlanır" diye konuşan Babacan, "Zaten sistem kişilere çok bağlıysa ona ne ileri demokrasi demek mümkün ne de gelişmiş bir ekonomi demek mümkün" ifadelerini kullandı.