Herkes aynı cümleleri
kuruyordu, aynı soruları soruyordu 2007-2008 sezonunda da
şampiyonluğu Galatasaray"a kaptırdıklarında.
Paraları
var, dünyanın en ünlü, en pahalı futbolcularını getiriyorlar, iyi
bir teknik direktörleri var, bir elleri yağda bir elleri
balda.
Ama neden
şampiyon olamıyor bu takım?
Herkes kendince sebep
arıyordu
Meğer sebeplerden biri,
belki de en etkilisi, Fenerbahçe Cumhuriyeti"nin, her yenilgi
sonrasında öfkesini televizyon ekranından bile hissettiğimiz,
tek adamı Aziz Yıldırımmış!
Yenilgi sonrası
futbolcuların soyunma odasına giren Yıldırım, futbolculara bağırıp
çağırarak onları bir sonraki maça motive etmeye
çalışıyormuş!
Kim fırça
yiyerek daha iyi iş yapabilir ki!
Koskoca Aziz Yıldırım bunu idrak
edemeyince, attığı fırçaların, futbolcularda, ters etki yaptığını
göremeyince, futbolcuların bir sonraki maça moral bozukluğuyla
çıkacaklarını hesaplayamamış demek ki.
Belki de kazandıkları
maçlarda, bu fırça darbelerinin etkili olduğunu sanan Aziz
Yıldırım, bir sonraki yenilgi sonrası yine kendi coşturma yöntemine, yani, tehditlere
başvurmuştur.
Ben onun yaptığı şu
tehdidi hiç anlamadım:
sizi pırasa
gibi doğrarım, ayağınızı denk alın.
Neden başka bir şey gibi
değil de pırasa gibi? Futbol literatüründe bir anlamı mı vardır
pırasa doğramanın? Yoksa Aziz Yıldırım öfkelenince ne söylediğini
bilmiyor mu?
Varsa bilen, söylesin,
öğrenelim.
***
Demem o ki:
Herhalde, eğriyi-doğruyu görebilen, kurulan bir cümlenin yapıcı olduğunu hissedebilen, kendisine yapılan
eleştirilerde karşı tarafın öfkesini değil
sevgisini hissedebilen kişi hatasını tekrarlamaz, çizgisini de
düzeltir, kendini de geliştirir, işini de daha iyi
yapar.
Ne söylenmesi gerektiğini
Aziz Yıldırım"a ben söyleyecek değilim de sizi pırasa gibi
doğrarım yerine, sizden daha iyisini bekliyorum, bunu
başarabilecek güçtesiniz gibi güzel bir temenni cümlesi
kurabilseydi, ya da takım ruhunu canlandıracak bir iki coşkulu laf etseydi, belki de ne çok fazla
maç kaybederdi, ne bir futbolcu, ne de sevgi
Üstelik oyun
bu!
Hep aynı takım kazanacak
değil ya!
Bu ne hırs!
***
Bir insan,
duyduğu kötü sözlerle, tehditle, bağırtı çağırtıyla motive
olmaz.
Moral bozukluğuyla maça
çıkan futbolcunun yaralanan ruhu, takım ruhunda
da büyük yara açar değil mi? Aziz Yıldırım"ın
bunu biliyor olması gerekmez mi?
AURELIO"nun Fenerbahçe"yi
bırakmasının sebebi olarak gösterilen Aziz Yıldırım"ın sert
davranışları ve sert sözleri, bence sadece AURELIO"yu değil, şampiyonluğu da kaybettirmiştir.
Ne demiş
atalarımız:
Öfkeyle
kalkan, zararla oturur.
***
Yazıyı yazarken, nedendir
bilmem, bir Mustafa Sandal şarkısı mırıldanıyordum kendi
kendime:
onun arabası
var, güzel mi güzel / şoförü de var özel mi özel
Maalesef
ruhu yok
Onun için, hiç mi hiç şansı yok