Aziz Yıldırım'dan veda mektubu
Abone olCezaevindeki Aziz Yıldırım, başkanlığı bırakacağını söyledi
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın
sarı lacivertli taraftara yazdığı mektup, Fenerbahçe'nin resmi
internet sitesinden yayınlandı.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Metris Cezaevi'nden
sarı-lacivertli camiya yönelik olarak gönderdiği mektupta,
''Kurguladıkları bir senaryo ile bugün beni hayatımın en büyük
sevdası Fenerbahçe'den kopardılar. Yaktılar ağacı, yanan ağacın
yerine yenisinin dikilemeyeceğini bilmeyenler. Ama ben de tükendim.
Bu süreç beni çok yordu. Ruhum, bedenim iflas etti, artık daha
fazla taşı da ateşi de taşıyamaz hale geldim. Bu süreci
atlattığımda hayatımın geri kalan bölümünde Fenerbahçe artık sadece
yüreğimde bir sevda olarak kalacak'' dedi.
"FENERBAHÇE
SEVDALIYISIYIM"
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yayınladığı mektubunda, "Ben Aziz
Yıldırım, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı. 1952 yılında Diyarbakır
Ergani’de doğdum. Bu ülkenin insanıyım. İnşaat mühendisiyim. Bugüne
dek kendi ülkem ve milletim için çalıştım ve gözlerimi de vatanımda
yumacağım.
Spor sevdalısı, ama daha da fazla Fenerbahçe sevdalısıyım. Betondan da, futboldan da anlamam ondandır. Ama voleyboldan da anlarım, yelkenden de anlarım, basketboldan da anlarım, masa tenisinden de anlarım, yüzmeden de anlarım, kürekten de anlarım, atletizmden de bokstan da anlarım.
2000’e yakın sporcu evladım vardır benim. Hepsi birbirinden değerlidir, çünkü onlar Fenerbahçe forması giyerler. Onlar Fenerbahçe formasını çıkarır milli formayı giyer; ülkemin insanlarının yurtdışında göğsünü kabartır, gözlerini yaşartır mutluluk gözyaşı döktürürler.
"HERKESTEN BİR FARKIM
OLDU"
Ben evlatlarımın hepsini ismen tanırım, nereden geldiklerini, nasıl
sporcular olduklarını bilirim. Ben hepsinin akıttıkları helal
terin, kazandıkları her başarının kefiliyim, hamisiyim. Çünkü ben
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanıyım. 1990’dan bu yana kulübüme
hizmet ettim. 1998’de "bir oy" farkla seçimi kazanıp başkan oldum.
Herkesten de "bir farkım" oldu hep, çünkü ben Fenerbahçe’yi
herkesten çok, canımdan, hayatımdan, kendimden çok sevdim.
Fenerbahçe’ye hayatımı adadım. Eşimi, çocuklarımı, işimi bıraktım gece demeden gündüz demeden Fenerbahçe’nin yolunda yürüdüm. Bu yolda hep doğru bildiklerimi yaptım. Kimsenin karşısında eğilmedim, bükülmedim. Çok eğilenler, çok sürünerek, yanımdan geçip gitmeye çalışanlar oldu ama zamanla hepsi ya ezildiler ya yok olup gittiler.
Sevenim de çok oldu sevmeyenim de. Beni kendilerine benzetemeyenler beni eğip bükemeyenler nefret etti benden. Kimsenin adamı olmadım, sadece Fenerbahçe’nin Başkanı, Fenerbahçe’nin adamı oldum. Asırlık bir çınara liderlik ettiğimi, Ulu Önder Atatürk’ün kulübüne başkanlık yaptığımı hiç aklımdan çıkarmadım. Onun gösterdiği yolda sporu sevdim, öğrettim, uyguladım. Hiç yanlış yola sapmadım, sapmak isteyene beni yanlış yola çekmek isteyene de hiç müsade etmedim.
Çalıştım, hep çalıştım. Amatör sporların Türkiye’nin geleceği gençler için ne kadar önemli olduğunu gördüm. Bu alanda liderlik ettim amatör şubelere devletten daha fazla yatırım yaptım. Popülizm yapıp tüm kaynakları futbola ayırmadım. Ülkemi, ülkemin uluslararası müsabakalarda, boksta, yelkende, atletizmde dalgalanacak şanlı bayrağını düşündüm.
Tesisler yaptım. Yeni sporcular yetişsin, "Bu ülkeden
sporcu çıkmaz" diyenler Türk gencinin başarısını görsünler
diye. Genç çocuklar önce Fenerbahçeli olsunlar, sonra ülkelerine
milletlerine faydalı fertler olsunlar diye her yanda tesisler
yaptım. Gençleri hep heveslendirdim, cesaretlendirdim.
Minik takımdaki sporcularımın bile isimlerini öğrendim,
antrenmanlarına gittim onlara moral verdim. Fenerbahçelilik nedir,
nasıl Fenerbahçeli olunur, o çubuklu forma nasıl kutsaldır,
öğrensinler diye mücadele ettim.
Çok mücadele ettim; sağlığımı verdim. Sağlığımdan ödün verdim ama
Fenerbahçe sevdamdan ödün vermedim. Ameliyat masasından kalkıp
takımımın başında deplasmana gittim. Beni gören taraftar
stadyumları salonları doldurdu. Önce, onlar da bana kızdılar.
Tribünde küfür ettirmedim, kavgaya, kargaşaya izin vermedim. Ama
sonra onlar da anladılar her şeyin daha büyük bir Fenerbahçe
yaratmak için olduğunu. Büyük Fenerbahçe taraftarı benim
yaptıklarımı görüyor, biliyor. Onların bilmesi, onların görmesi
kafi. Onların sevgisi bundan sonra bana yeter.
"BENİ YAKMAYA KARAR
VERDİLER"
Beni eğip bükemeyenler, beni kendilerine benzetemeyenler meyve
veren ağacı taşlayanlar baktılar ki taşladıkça ağaç inadına daha da
büyüyor yakmaya karar verdiler ağacı. Kurguladıkları bir senaryo
ile bugün beni hayatımın en büyük sevdası Fenerbahçe’den
kopardılar. Yaktılar ağacı, yanan ağacın yerine yenisinin
dikilemeyeceğini bilmeyenler. Ama ben de tükendim. Bu süreç beni
çok yordu. Ruhum, bedenim iflas etti, artık daha fazla taşı da
ateşi de taşıyamaz hale geldim. Bu süreci atlattığımda hayatımın
geri kalan bölümünde Fenerbahçe artık sadece yüreğimde bir sevda
olarak kalacak. Şimdi sadece bu yaşamakta olduğumuz
süreçte yine kulübüme hizmet etmeye devam edeceğim. Bu geçiş
sürecinin ardından da artık gururla taşıdığım ve namusumla,
onurumla yerine getirmek adına gecemi gündüzüme kattığım şerefli
görevim son bulacak. Ama içimdeki Fenerbahçe sevdası asla
bitmeyecek.
Fenerbahçe sevdam cehennem donana kadar sürecek. Dar ağacında olsam da son sözüm hep Fenerbahçe olacak…
Tüm bu duygu ve düşüncelerin içerisindeyken, 14 vatan evladının hain saldırılar sonucu şehit olduğunu öğrenmem sıkıntımı ve üzüntümü daha da artırdı. Kaybettiğimiz, Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve ulusumuza da en derin duygularımla başsağlığı dileklerimi iletmek isterim" ifadelerini kullandı.