Aziz Yıldırım'dan flaş açıklamalar
Abone olŞike iddianamesinin kabul edilmesinden sonra Başkan Aziz Yıldırım, ilk açıklamasını yaptı.
Fenerbahçe Kulübü, şike soruşturması kapsamında
tutuklanan Başkan Aziz Yıldırım'ın avukatları aracılığı ile yaptığı
açıklamayı resmi internhet sitesinden yayınladı.
İşte Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın
açıklaması...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlemiş olduğu iddialar yığınının mahkeme tarafından kabul edildiğini dün itibariyle öğrenmiş bulunmaktayız. Yüce Meclis’in iradesinin tezahürü olan 6250 sayılı Yasa’nın Sayın Cumhurbaşkanı’nca veto edilmesinin hemen öncesinde, daha önce benzeri görülmemiş bir uygulama ile söz konusu iddianame
ŞİKEİDDİANAMESİNİN TAM METNİ İÇİN TIKLAYIN |
hakkında basın açıklaması yapılmış; kamuoyu bu tesadüfün şaşkınlığını yaşarken, bu defa 6250 sayılı Yasa’nın TBMM Genel Kurulu’nda görüşüleceği günde, görüşmelerin başlamasına saatler kala iddialar yığınının kabul edildiği açıklanmıştır. Tesadüfün bu kadarına şaşıranlar emin olmalıdırlar ki, iddialar yığınını incelediklerinde, sürecinden başından bu yana kamuoyunun nasıl yanlış yönlendirilmeye ve yanıltılmaya çalışıldığının kanıtlarını göreceklerinden, şaşkınlıkları endişeye dönüşecektir.
Türk sporu ve futbolunun gerçeklerinden bihaber olarak düzenlenen bu iddia yığınının tamamının, ne denli asılsız, dayanaksız, hukuka aykırı ve çelişkilerle dolu olduğu, belge ve tanıklarla en kısa zamanda kamuoyuna açıklanacaktır. Ancak şimdilik şu kadarını belirtmek isteriz ki, futbolun ve hayatın gerçekleri çarpıtılarak
1. Türkiye Futbol Federasyonu’ndan alınan gelirleri,
"usülsüz para aktarımı" olarak addedip bu parayı dağıtanlar
hakkında takipsizlik kararı veren;
2. Fenerbahçe Spor Kulübü tesis ve inşaatlarına belgeli
olarak yapılan ödemelere yönelik konuşmaları, şikenin konuşmaları
olarak addeden;
3. Futbolcularımıza dağıtılan belgeli maç primlerini şike
paraları olarak gösteren;
4. Devlet görevlileri ve basının dahi şahit olduğu ve son
derece aşikar biçimde bilet ve hediye forma taşınan
çantaları, şike parası taşınan çantalar olarak
gösteren;
5. Birden fazla kişinin isim ve görevlerini karıştırarak yanlı
dinlemeler sonucu şike yapıldığını iddia ederek yargının
ciddiyetine gölge düşüren;
6. Kulübümüze karşı yapılması muhtemel şike ve teşvik iddialarını
araştırma ve önleme çabalarını dahi suç sayan;
7. Menajerler yerine Fenerbahçe Spor Kulübü yönetici ve kongre
üyeleriyle yürüttüğümüz transfer girişimlerimizi şike görüşmesi
olarak yorumlayan;
8. Spor hukukundan ve TFF Transfer Talimatı’ndan bihaber bir
şekilde transfer görüşmelerinde futbolcunun mensubu olduğu kulübün
yazılı onayını arayarak transfer şikesi yaptığımızı iddia eden
ve bu iddiaların tanığı olarak da Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’den uzaklaştırdığı insanları göstermekten kaçınmayan bu iddia yığınını kamuoyuna şikayet ediyoruz. Önemle belirtmek isteriz ki, gerek ceza yargılaması ve spor yargılaması, gerekse hayatın tüm gerçekleri ile açıkça çelişen bu iddia yığını hakkındaki açıklamalarımızın takip edilmesini kamuoyuna duyururuz.
Unutulmamalıdır ki, gizlilik kararı herkes için kalkmış ve söz savunmaya geçmiştir.
Saygılarımla
Aziz YILDIRIM
İLHAN EKŞİOĞLU'NUN AVUKATI ERSAN ŞEN FB TV'DE KONUŞTU.. SONRAKİ
SAYFADA
[PAGE]
Ceza hukuk uzmanı ve Fenerbahçe Asbaşkanı İlhan Ekşioğlu'nun
avukatı Prof. Dr. Ersan Şen, FB TV'ye konuştu. Kulüp resmi
sitesinden yayınlanan konuşmada Şen "Söz artık savunmanın"
dedi
Ceza hukuku uzmanı ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Ersan Şen, Savcılık makamınca hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianamenin adı üstünde olduğu gibi sadece iddialardan ibaret olduğunu, bu iddiaların görülecek mahkemelerde ispatlanmaya muhtaç olduğunu, o nedenle de iddiaları ’Yapılmış, Olmuş’ gibi kamuoyuna sunmanın yanlış hatta kanaatince suç olduğunu söyledi.
Kamuoyunun gündemini uzun süredir meşgul eden iddianamenin mahkemece kabulü ve üzerindeki gizliliğin kalkması üzerine FB TV’ye açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ersan Şen, "Söz artık savunmanındır’ diyerek, bu aşamadan sonra tahliye talepleri ve mahkemenin takdirindeki görevsizlik kararlarının iki önemli hususu oluşturacağını ifade etti.
İDDİALARIN MAHKEMEDE İSPATLANMASI GEREKİR
Fenerbahçe Asbaşkanı İlhan Ekşioğlu’nun da avukatı olan Prof. Dr.
Ersan Şen, "İddianamenin kabulüyle birlikte CMK uyarınca
iddianamenin gizliliği avukatlara karşı kalkar, bu kamu davasının
başladığını gösterir. Ancak bu ülkede bir kişinin banka, tapu
kayıtları bile bu şekilde yayınlanamazken, gördük ki iddianame
hakkında bilgi vermekten öte, CD ortamında görüntülerinin
eşliğinde, o görüntülerin satır satır okunduğu iddianameden isimler
verilerek ’Yapmıştır’, ’Etmiştir’ gibi, Savcılık makamının
suçlaması sanki gerçekleşmiş ve o suçlamalar ispatlanmış gibi
basın-yayın organlarında bu medyatik meselenin anlatılması,
insanların masumiyet karinesi ve bu insanların kişilik hakları göz
ardı edilerek nakledilmesi basın hürriyeti ile açıklanamayacağı
gibi hukuka aykırı, hatta kanaatimizce suç niteliği
taşımaktadır.
İddianame, sadece suçların neler olduğunu gösteren bir yol
haritasıdır. Bunların ispatlanması, yargılamada kanıtlanması
gerekir. Aksi ispat edilinceye kadar, aksi mahkemenin kararıyla
sabit oluncaya kadar herkes masumdur, şüpheden sanık yararlanır.
Ancak görüyoruz ki ’İddia edilmektedir’ denilmek yerine ’Yapmıştır,
etmiştir, vermiştir’ denilmektedir. Şike iddiasının olmuş gibi
takdim edilmesi, bu tür açıklamalar yapmak yanlıştır. Çünkü bu
şekilde ifade edildiğinde hukuku bilmeyen, hukukla ilgili olmayan
insanlarımız, o imzalı mühürlü kağıtlardan gördükleriyle
’İşte bunları yapmışlar’ diye düşünebilir. Bu şekilde
masumiyet karinesinin ihlal edilmesini kabul etmek mümkün değildir.
Ben burada her şeyden önce herkesi empati yapmaya ve bir gün bu tür
bir olayın herkesin başına gelebileceğini düşünmeye ve bir hukuk
devletinde bu insanların sahip olduğu haklara saygılı olmaya davet
ediyorum.
İddianame hakkında isimler nakledilmeden ’Bunlar iddia ediliyor’
demeyi anlıyorum ama iddianamenin hemen CD ortamında, bilgisayar
ekranlarında adliye binasının önünde, ’İnsanlar suç işlemişlerdir’
şeklinde toplumda nakledilmesi, o algı, kamuoyu vicdanında, o
insanların nazarında yanlış sonuçlar doğurduğu gibi yasa
değişikliğinin gündemde olduğu bir aşamada bu şekilde yayın yapmak,
istenmeyen sonuçlara veya insanların ön yargılı olmasına da neden
olabilecektir" diye konuştu.
MASUMİYET KARİNESİ ZEDELENMEMELİ
Bu konuda girişimlerde bulunacaklarını belirten Prof. Dr. Şen,
"Bunlar olmuş gibi kanaat oluşacak yayınlar yaptığınızda; bir takım
programlar var ki sanırım bu programlarda bu İddianame sabahlara
kadar elden ele dolaşacak ve insanlar yargılamayı yapıp kanaat
bildirecek. Bunun yapılacağı yer Şubat ayında başlayacak
mahkemedir. Ben buradan herkesi, sanıkların haklarına saygılı
olmaya davet ediyorum. İstirham ediyorum ki, iddianın ötesinde bu
insanları bu suçları işlemişler gibi takdim etmekten kaçınsınlar ve
birtakım insanları toplum nazarında suçlu göstermeye neden olacak
açıklama ve davranışlarda bulunmasınlar. İnsan Hakları Avrupa
Sözleşmesi’nin Anayasamızın, CMK’nın kesin güvencesi altında olan,
herkesin sahip olduğu masumiyet karinesinin zedelenmemesi gerekir.
Gerçeklerin ortaya çıkması hepimizin arzusu ama bunun ortaya
çıkacağı yer mahkeme salonudur. Bu konuda biz yasal girişimlerde de
bulunacağız. Basın hürriyeti adı altında her husususun bu şekilde
nakledilmemesi gerekir. Basın kendi görevini, yargı kendi görevini
yapmalıdır" dedi.
TAHLİYE TALEPLERİ VE AYRIŞMA ÖNEMLİ
HUSUSLAR
Gizliliğin kalkmasıyla birlikte kamu davasının başladığını belirten
Şen, "Söz artık savunmanındır. Sorgular ve delillerin tartışılacağı
yargılama safhasına geçilecektir. Bu aşamada iki husus önemlidir:
Birincisi tahliyeler, ikincisi özel yetkili mahkemelerin görevine
girmeyen kişiler varsa bunların ayrıştırılması meselesidir. Ayrışma
kararı şu an için henüz verilmemiş görülüyor. İddianame kabulüyle,
en azından şu anda ilk aşamada, Mahkeme kendini görevli saymıştır.
Ancak bu andan sonra her aşamada, kamu düzeninden gelen bu görev
nedeniyle bazı kişiler ve olaylar hakkında Mahkemenin görevsizlik
kararı verme imkanı olabilir, olacaktır. Bu yönde talepler
olacaktır. Tahliyeler konusu da Mahkemenin resen yani kendiliğinden
veya sanık müdafilerin talebiyle her zaman dikkate alınacaktır.
Çünkü tutukluluk bir koruma tedbiridir. Adı üstünde bir ceza değil,
koruma tedbirdir. 5 ayı aşacak şekilde tutuklamanın devam ediyor
olması da şu anda bu tedbirden beklenen amacı bize göre
sonlandırmıştır. Bunun mahkeme tarafından da dikkate alınacağını
düşünüyorum" dedi.
TUTUKLULUK TEDBİRİNE İHTİYAÇ KALMAMIŞTIR
Yasa değişikliğine de değinen Prof. Şen, "Eğer bir yasa değişikliği
olursa, elbette değişen durum tahliye talebi ve Mahkemenin resen
incelemesi olacaktır. Tabii hiç kimse Mahkemeye şu şekilde, bu
şekilde hareket et demeyecektir. Ancak Mahkeme, Yasamanın bu
yöndeki tasarrufu Resmi Gazete’de yayınlanmakla netleştiğinde, bunu
dikkate almak zorundadır. Yasamamın kanun düzenlemesi, kesinlikle
yargıya müdahale değildir. Bu algı yanlıştır. Ancak görevsizlik
meselesi bu kanunun etki alanında değildir. O, meselinin silahlı
suç örgütü olup olmamasıyla ilgilidir. Cebir ve tehditle işlendiği
iddia edilen suçlara karışmış olan kişilerin özel yetkili ağır ceza
mahkemesinde yargılanmasına devam olunur. Bunlarla ilgisi
olmayanlar hakkında görevsizlik kararı verilecektir. Tabii bunların
takdiri yargı sürecinde mahkemece, savcılık ve avukatlarca
yapılacaktır, o aşamada tartışılacaktır. Şu anda önemli olan, bir
an önce yargı sürecinin başlamasıdır. Çünkü tutukluluklar da devam
etmektedir. En önemli sorun da bu aşama budur. Çünkü ceza olmayan,
bir tedbir olan tutukluluk meselesinin bir an önce netleştirilmesi
gerekir. Çünkü İddianame düzenlendiğine göre, artık toplanacak
delil kanaatimizce kalmamıştır. Çünkü tüm deliller toplanmış ve
düzenlenmiştir Savcılık makamınca. Kaçma ihtimali; bu insanların
hali vaziyeti, nerede oldukları ve olacakları bellidir. Adli
kontrol tedbiri denen; yani kefalet, teminat, yurtdışına çıkış
yasağı gibi tedbirler CMK’da vardır. Bunların tatbiki dikkate
alınabilir. Bunların talepleri olacaktır. Sanırım sayın Mahkeme de
bu tutuklama tedbirini zaman zaman gündemine alıp,
değerlendirecektir, yasa değişikli olduğunda da değerlendirme
yapacaktır" diye konuştu.
MÜSABAKALAR SADECE BİRTAKIM KONUŞMALARDAN İBARET
DEĞİL
Son olarak davanın muhtemel işleyişi hakkında ip uçları veren
ve "Bu müsabakalar sadece bir takım konuşmalardan ibaret
değil" diyen Şen, "Gözlemci, hakem raporları, o dönemde o maçlara
katılan insanların görüş ve düşünceleri de vardır. Şike, teşvik
primi iddiasının, sadece o İddianameye yansıyan bir takım
konuşmalardan, delillerden ibaret olmayacağı; o delillerin hukuka
uygun bir şekilde elde edilip edilmediği meselesi ve onun dışında o
maçlara ait tüm raporlarının da dikkate alınacağı bir yargılama
aşamasının bizi beklediğini söylüyoruz. Tabii kesinlikle bunları da
burada tartışacak değiliz. İnsanlar, kesin hükümlerden
kaçınmalıdırlar. Biz bile müdafiler olarak hakkımız olduğu halde,
kişiler hakkında kesin yargılarda bulunmuyoruz. Yargı sürecinin
beklenmesi, takip edilmesi gerekir. Ancak sessiz de kalamıyoruz.
Tutuklu olan insanların haklarını, konuşmalarını, dertlerini
anlatmak istediklerini ancak biz nakledebiliyoruz. O nedenle
zorunlu kaldığımız durumlarda bu açıklamaları yapacağız" dedi.