PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin, arkasına Rusya ve ABD’yi alıp ilerleyişi, Rusya’nın bombardımanı ve sayılarının 500- 600 bine ulaşması öngörülen göçmen tehdidine karşı Türkiye, tüm kriz senaryolarını gündemine aldı Rusya ile ilişkiler malum ancak geçen hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ABD’ye yönelik sert çıkışlarına tanık olduk. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Başbakan Davutoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde Türkiye’nin topçu ateşini durdurmasını istedi. Ankara ise ABD’den adım atmasını beklediğini iletti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, “PYD ile ilgili politikamızda değişiklik yok. Biz PYD’yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz” deyince Erdoğan, ABD’yi müttefiklik hukukuna uygun davranmaya çağırdı ve “Ey Amerika, size kaç kere söyledim. Siz bizimle beraber misiniz yoksa bu terör örgütü PYD ve YPG’yle mi berabersiniz? Bu nasıl ortaklık?” diye sordu. Gerek Erdoğan gerekse Davutoğlu’nun sert tepkisinin altında yer alan gerçekler ve Suriye stratejisinin detayları şunlar: CIA’NIN RAPORU: Amerika Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) yayımladığı Suriye raporunda PYD’nin ‘illegal’ bir yapı olduğunu duyurdu. CIA’nın resmi internet sitesinde Suriye’nin kuzeyinde varlığını sürdüren 16 Kürt örgütü, ‘illegal’ olarak tanımlanıyor ve PYD bu illegal yapılanmalar arasında 9’uncu sırada. CIA’nın bu raporuna rağmen ABD yönetimi PYD’yi terör örgütü olarak tanımlamaktan ısrarla kaçınıyor. ABD’DEN KARAR BEKLENİYOR: ABD yönetimi Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimine de başlangıçta karşı çıktığı ancak şimdi çok iyi ilişkiler kurduğu tezini sürekli işliyor. Ancak Türkiye toprak bütünlüğü, egemenlik hakları ve güvenlik gerekçeleriyle Suriye’nin kuzeyindeki Kürt oluşumuna karşı çıkıyor. PYD’yi ‘taktik ortak’ olarak tanımlayan ABD’ye Türkiye ile ‘stratejik ortaklığın’ gereği hatırlatılıyor. ABD’nin bölgede Türkiye gibi demokratik, güçlü, istikrarlı bir stratejik ortağa ihtiyacı olduğu belirtilirken, ABD yönetiminin son tahlilde tercihini, taktik ortak gördüğü PYD’den yana değil, Türkiye’den yana kullanacağı ifade ediliyor. ŞANSÖLYE’NİN DESTEĞİ: Almanya, mülteci krizinde Türkiye’nin yanında. Almanya Başbakanı Merkel’in son açıklamaları bu şekilde okunuyor. Türkiye’nin önerdiği 10 kilometre derinlikte Suriye sınırları içinde güvenlikli bölge önerisine destek veren Merkel, kendi ülkesinin ve Avrupa’nın güvenliği için sığınmacıların; siyasi istikrarın olduğu, terörün olmadığı güvenli bir ülkede, yani Türkiye’de kontrol edilmesi gerektiğine inanıyor. 10 SIĞINMACIDAN 1’İ: Kötü senaryo gerçekleşir, YPG’nin ilerleyişi devam eder sınıra yeni sığınmacılar gelirse Türkiye, bunların sınır ötesinde kurulacak kamplarda barındırılmasını amaçlıyor. Her 10 sığınmacıdan ancak 1’i Türkiye’ye alınacak. Kamplarda istiap haddi aşılmış durumda. Güvenlikli bölge sayesinde YPG’nin burayı kontrol altına alması ve kantonları birleştirmesi de önlenmiş olacak. Ancak buranın güvenliğinin sağlanması da ayrı bir sorun. Bunun için ABD şemsiyesi altında çokuluslu bir güç oluşturulması planlanıyor. Aksi durumda bu kamplardaki siviller savunmasız, açık hedef olabilir. FARKLI ÖRGÜTLER: Rusya’nın Suriye’deki politikalarını sürdürmesi durumunda; Türkmenlerden, Kürtlerden oluşacak farklı örgütlerle, gruplarla mücadele etmek zorunda kalabileceği; Afganistan’ı işgalinde olduğu gibi bunlarla mücadele etmek zorunda kalacağı, kayıpları nedeniyle iç kamuoyunda zor duruma düşebileceği değerlendiriliyor.