AZ ŞEHİT verebilirdik
Abone ol8 askeri arkadaşları da suçladı. Mevzileri terk ettikleri için PKK'nın içeri sızdığı iddia edildi.
Askerlerin silahlarının tutukluk yapmadığı, ‘mevzilerini
terk edip çatışmaya girmedikleri’ için de şehit sayısının arttığı
iddia edildi...
Hakkari Dağlıca’da 21 Ekim 2007’de yaşanan çatışmada PKK’lı
teröristler tarafından kaçırılan 8 asker, Türkiye’ye dönmelerinin
ardından tutuklanmış ve haklarında soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturmayı yürüten Askeri Savcılık iddianameyi önceki gün
tamamladı. İddianamede, er Ramazan Yüce hakkında “müebbet hapis”
istenirken, diğer 7 asker için 3 ile 5 yıl hapis talep edildi. Buna
göre Uzman Çavuş Halis Çağan, “Memuriyet görevinin gereklerine
aykırı hareket etmek”, “Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte
ısrar” ile “Zincirleme olarak basın ve yayın yoluyla terör
örgütünün propagandasını yapmak”tan yargılanacak.
Er Fuat Başoda, “Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar”
ile “Yurtdışına firar etmek”ten, erler İlhami Demir, İrfan Beyaz,
Özhan Şabanoğlu, Fatih Atakul ve Çavuş Mehmet Şenkul da “Büyük
zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar” suçlarından hakim
karşısına çıkarılacak.
Tehlike korkusu cezayı hafifletmez
Askeri Savcı’nın hazırladığı 19 sayfalık iddianamedeki suçlamalar
şok etkisi yarattı.
Sanıkların askeri yükümlülükleri ve yetkilerinin hatırlatıldığı ve
İç Hizmet Kanunu’nun, silah kullanma yetkisini bir görev olarak
belirlediğinin vurgulandığı iddianamede, Askeri Ceza Kanunu’na
göre, vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusunun cezayı
hafifletmeyeceği söylendi.
Askeri Yargıtay’ın, çatışma anında teröristlerin ateş ettiğinden
bahisle silahına sahip olamayıp araziye bırakan bir askerle ilgili
kararına gönderme yapılarak, “Asker kişi gerektiğinde
canını verme pahasına da olsa verilen görevi yerine getirmekle
yükümlüdür. Bu nedenle kendisine teslim edilen ve namusu gibi
koruması gerektiği silahını yanından ayırmaması, hiçbir şekilde
başkalarına vermemesi, İç Hizmet Kanunu’nun gereğidir”
denildi. İddianamede, olayın tanıklarının yeminli beyanlarında da
çarpıcı bir suçlamaya yer verildi:
Mevziyi terk edince teröristler içeri sızdı
“Tanıklar, saldırı esnasında ‘Keri Tepesi’nde bulunan
şüphelilerin mevzilerini terk etmesi ve silahlarını bırakması
neticesinde teröristlerin bölgeye rahat bir şekilde sızdığını, bu
bağlamda da şehit ve yaralı sayısının arttığını, eğer
şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi, bu kadar
çok şehit ve yaralı verilmeyeceğini ifade
etmişlerdir.”
Silahları araştırıldı tutukluk yapmamış
Türkiye’ye döndükten sonra verdikleri ilk ifadede silahlarının
tutukluk yaptığını ileri süren askerlerin, silahlarıyla ilgili de
araştırma yapıldığı anlaşıldı.
İddianamede, askerlerin ifadeleri hatırlatılıp, şöyle denildi:
“Şüphelilerden piyade er İrfan Beyaz, Piyade Uzman Çavuş Halis
Çağan ve Piyade Er Ramazan Yüce, olay esnasında silahlarının
tutukluk yaptığını iddia etmişlerse de İrfan Beyaz’ın, MG3
makineli tüfeğinin atışa engel bir durumunun olmadığı, olay
yerinden toplanan 124 adet kovanın bu silahtan atıldığı belirlendi;
Halis Çağan’ın sahibi olduğu HK-33 piyade tüfeğinin sağlam ve işler
durumda olduğu ve olay anında bu silahla hiç atış yapmadığı tespit
edildi, er Ramazan Yüce’nin ise HK-33 piyade tüfeğinin kayıp
olduğu, teröristlerin eline geçtiği
değerlendirildi.”
Uzman Çavuş’tan şaşırtan sözler
İddianamede yer alan tanık ifadelerinde Piyade Uzman Çavuş Halis
Çağan’ın daha önce şu sözleri söylediği de öne sürüldü: “15
gündür gördüğümüz çerçeve doğrultusunda bu izlenimlere varmışımdır.
Kendileri de bu savaşı istemiyorlar. Bu da onların doğal
hakkıdır. Hiçbir çocuğa sen bu dili konuşamazsın, şunu konuşmak
mecburiyetindesin diye dayatma getirilemez. Zaten bu doğanın
kanununa aykırıdır. Biz de böyle bir şey istemiyoruz.
Millet olarak, birlik olarak hepimiz iç içe geçmiş
topluluğuz. Bu açıdan biz de bu savaşa karşıyız. Her şeyin dostça,
arkadaşça, barış ve huzur içinde olmasını temenni
ediyorum. İnşallah çocuklar yetim kalmadan, daha huzurlu,
barışçı bir ortam yaratılır.”
Ben teröristim
İddianamede sanık er Ramazan Yüce'nin de "Bizim
dağdaki kızlarımız daha güzel, ben de terhis olunca dağa çıkacağım.
Sivilde işimiz dağlarda gezmek. Ben askerden sonra örgüte
katılacağım. Ben teröristim" dediği öne sürüldü.