Aytaç Yalman'ın sırrı çözüldü
Abone olSabah yazarı Nazlı Ilıcak, başlangıçta "muhtıra" isteyen Aytaç Yalman'ın, sonrasında bu düşüncesinden nasıl vazgeçtiğini yazdı.
Balyoz davasında yargılanmayan ve hatta tanık olarak dinlenmeyen
dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, gündemdeki yerini
koruyor. Özden Örnek'in ve Mustafa Balbay'ın günlükleri
tartışmalara ışık tutuyor.
Muhtıra ve darbe söylentilerinin konuşulduğu 2003-2004'te Yalman'ın rolü neydi? İşte bu sorunun cevabını Sabah yazarı Nazlı Ilıcak köşesinde Özden Örnek'in günlüklerine yer vererek cevap veriyor.
(...)Günlük 1 Şubat 2004: "Aytaç Paşalar'a
ziyarete gittik ve hemen konu ülke meselelerine döndü. Bana
'Seninle özel konuşmamız lâzım. Ben Şener (Eruygur) ile
İbrahim'in (Fırtına) davranışlarını tasvip etmiyorum. Çok ifrata
kaçıyorlar. Geçen gün MİT'ten... Şenkal (Atasagun) iki haber verdi;
birincisi Jandarma Genel Komutanlığı'nın bütün hareketleri
biliniyor ve yasa dışına çıktığı değerlendiriliyor. İkincisi ise
Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının arası açık ve bu
sorun herkes tarafından ve kesinlikle biliniyor. Bu nedenle artık
kendimize bir çekidüzen verip ülkeyi bir maceraya götürmek yerine
devamlı ve kararlı bir tutum sergilemeliyiz' dedi."
Günlük 3 Şubat 2004: "Jandarma Genel
Komutanlığı'ndaki takdimin sonunda, Hava Kuvvetleri Komutanı
(İbrahim Fırtına) ve Jandarma Genel Komutanı (Şener Eruygur)
'Hemen 10 Mart'ta ihtilâl yapalım' diye
bastırmışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı (Aytaç Yalman) onları
frenlemiş; zamanın uygun olmadığını, beklememizi salık
vermiş."
ÖRNEK'İ VAZGEÇİRMEYE ÇALIŞTI
İşte bu sorunun cevabını Sabah yazarı Nazlı Ilıcak köşesinde
veriyor. Ilıcak yazısının sonunda "Aytaç Yalman başta
müdahale yanlısı olmakla birlikte, sonradan -belki ortam hazır
olmadığı için- bundan vazgeçti ve Özden Örnek'i de vazgeçirmeye
çalıştı. İbrahim Fırtına ile Şener Eruygur ise, Balyoz'da
başaramadıklarını daha ileri bir tarihte icra etmeye
çabaladılar" notunu düşüyor.
BAŞKA GÜNLÜKTE ÖZKÖK'Ü PASİF OLMAKLA ELEŞTİRİYOR
Ilıcak ayrıca Balbay'ın 18 Aralık 2003 tarihli günlüğünde Yalman ile Balbay arasında geçen diyalogları köşesine taşıdı.
(...)Balbay'ın günlüğünden (18 Aralık 2003):
Aytaç Yalman: Tatsızım, gerginim, huzursuzum.
Cumhuriyetimizin mum gibi eridiğini görüyorum. Şu an Türkiye'nin
durumu 1920'dir; hatta şartlar daha zordur.
- Paşam, herkes sizden bir şey bekliyor.
A.Y.: Bir tek siz kaldınız, Cumhuriyet... Pervasızca
gidiyorlar, bunların demokratik bir ortam içinde engelleme yolu var
mı bakıyoruz.
- Askerin bir ölçüde hükümete teslim olduğu iddiaları var
ama ben inanmıyorum.
A.Y.: O havanın yayılmasına en tepenin pasifliği neden
oluyor.