Aysel Tuğluk'tan mektup var!
Abone olVan Bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk, Taha Akyol'a bir mektup yazarak KCK'nın açıklamasının ne anlama geldiğini anlattı.
İNTERNET HABER - Taha Akyol'un Hürriyet
Gazetesindeki köşesinde bugün bu mektuba yer verilmişti.
İşte Aysel Tuğluk'un mektubu
“Sayın Akyol,
KCK’nin “Geri çekilmeyi durduruyoruz” açıklamasından sonra “çözüm
süreci”nin gidişatı ve geleceği üzerine olumlu veya olumsuz birçok
değerlendirme yapılıyor. Siz de yazılarınızda ve konuşmalarınızda
karamsar ve kaygılı değerlendirmeler yapmaktasınız.
Öncelikle belirtmeliyim ki, çokça tartışılan geri çekilme konusu,
durdurulması kararına rağmen, aşama itibariyle artık teknik-sayısal
bir sorundur. İşin esası şu: Kürt hareketi teorik ve politik olarak
Newroz’da okunan mektubun ruhuna uygun davranacak, davranıyor. PKK,
süreci hiçbir şekilde bitirmez. Stratejik olarak sürece denk bir
yaklaşım ve yapılanma içerisindedir. Savaş seçeneği önümüzdeki
birkaç yılda işlem dışıdır. Mukabele-i bilmisil amaçlı silahlar
patlasa bile, savaşa kimse kalkışmaz. Çünkü bu felaketimiz
olur!...
Sayın Akyol,
Gezi sonrası hangi biçimde olursa olsun “Silahları patlatırız yine”
demek kolay değil. Gezi’nin bir sonucu olarak, belli noktalarda
yoğunlaşmış merkezi iktidar yapıları demokrasi yönünde evrilmek
zorunda. Bazı çevreler –kimi Kürt siyasetçiler de dahil- Gezi’nin
“çözüm süreci”ne olumsuz etkisinden söz ediyor. Bense olumlu
yanıyla ilgiliyim. Kanımca, demokratik siyaset stratejisinin ciddi
toplumsal zemini oluştu ve bu da az bir şey değil. Dahası da var;
“silahlı siyasetin” yerine nelerin, nasıl ikame edileceği konusunda
ciddi öğretici derslerle dolu bir süreç oldu...
Tüm zorluklarına rağmen süreç iyi gidiyor Sayın Akyol. Hatta
Öcalan’ın kimi talepleri (stratejik konum, koşulları, gazetecilerle
görüşmesi vs.) karşılanırsa, “3. Aşama”yı ilan edebilir. Nitekim
bunun işaretlerini önceki görüşmelerde verdi. Tüm bunlardan sonra
bildiklerim ve anladıklarımdan hareketle sizinle şu hususları
paylaşmak isterim.
1. Öcalan koşullar ne olursa olsun Kürt silahlı mücadelesini
demokratik siyasal zemine oturtacak.
2. Devlet ve hükümet engel çıkarmazsa -ki bunun sözünü vermişler-
bu süreç kesintiye uğramaz.
3. Geri çekilmede gecikme olduğu vs. tartışmaları medyanın
söyleminin etkileridir. Başlangıçtan beri öngörülen takvim işliyor,
yürüyor.
4. Yıl sonuna kadar Kürt siyasetinde demokrasi, pragmatik hedefler,
işleyiş, çalışma tarzı, söylem ve eylem, kişiler, aktörler vs.
hususunda büyük değişiklikler beklenmeli. Öcalan legal alana
ilişkin ciddi önermelerde bulunacak. HDP’ye geçiş bunun bir
parçasıdır sadece. Öcalan’ın özgürlükçü, sol ve Türkiye demokrasi
güçleriyle stratejik ittifak yaklaşımını sezen hamasi Kürt
milliyetçileri ve Kürt “siyaset sınıfı” şimdiden “mevzi savaşı”
başlattılar. Ancak Öcalan stratejik durum ve konularda küçük
siyaset peşindekileri aşar. Bu onun tarzı.
5. Kürt siyasetçileri olarak yeniden düşünmeli, Öcalan’ın ortaya
koyduğu ve koyacağı taktik ve stratejik adımlarda tereddüt
etmemeliyiz. Bilinmeli ki, “çözüm süreci-AKP denklemi” üzerine
konuşmak bir hatadır. Bedeli ağır olur. “Çözüm süreci ve
Türkiye’nin geleceği denklemi” üzerinde konuşmak, tartışmak ve
davranmak gerekiyor.
Sayın Akyol,
Kürt hareketi ve Kürt siyaseti üzerine düşeni yaptı, yapıyor. El
sırası hükümete geçti. Belli ki AKP zorlanıyor. Özellikle Kürt
hareketinin “Artık sıra sizde” zorlamasının gevşemesini istiyorlar.
İmralı’ya giden heyetler biraz da bu minvalde gidiyor. Zaman
istiyorlar. (Yalçın Akdoğan’ın “Süreci zehirliyorlar” sözündeki
kasıt bu.) Öcalan gerekli zamanı zaten tanıdı, tanıyor. Ancak daha
fazlasına ne kendisinin koşulları, ne mevcut “araçsal konumu” ne de
ülke ve bölge konjonktörü elvermez.
Tüm bu olumlu argümantasyonlarım Öcalan’ın “stratejik konumuna”
bağlı!...
İşin detayına, teknik hususlara, sayılara ve bazı ‘politik’
söylemlere takılmadan “çözüm süreci”ni sahiplenmek, korumak ve
geliştirmek hepimizin insani ve tarihi sorumluluğudur. Kürt tarafı
sürece stratejik yaklaşıyor. Sürekli kararlılık belirtmelerine
rağmen bizler açısından kaygı uyandıran taraf, hükümettir.
Barışın toplumsal zemini kadar “güven” inşa edecek adımları bir an
önce atmalıdır. Demokratikleşme paketi bu yönüyle oldukça önemli.
Zira “çıkmaz ayın son çarşambasına kadar bekleyecek” koşullarda
değiliz... Saygılarımla...”