Aysel Tuğluk taş atarak çözemez...
Abone olAysel Tuğluk'un askere taş atmasını eleştiren Başbakan Yardımcısı Akdoğan, PKK'nın Suriye kolu PYD ile ilgili de çarpıcı iddialarda bulundu.
Cumhuriyet'e konuşan Başbakan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan, PKK'nın Suriye'deki kolu olan PYD'yi
Beşar Esad yönetiminin desteklediğini söyledi.
Aysel Tuğluk'ın sınırda asker taşlayarak sorunu çözemeyeceğini
belirten Akdoğan, PKK kanadından gelen tehdit gibi açıklamalara da
tepki gösterdi. İşte Utku Çakırözer4in Akdoğan'la yaptığı
röportajın ilgili bölümleri:
BULUŞMANIN ZAMANLAMASI
MANİDAR!
Akdoğan ile randevumuzun zamanlaması, HDP’li vekiller Pervin
Buldan, İdris Balüken ve Sırrı Süreyya Önder ile yaptıkları
görüşmenin hemen ardına denk düştü. HDP heyeti PKK ile hükümet
arasında yürütülen ‘çözüm sürecinin’, Suriye içindeki Kürt bölgesi
Kobani’ye dayanan IŞİD tehdidi nedeniyle tehlikeye düşeceği
uyarısını yapmak için gelmişti. Görüşme sonrası Önder’in
Başbakanlık binası çıkışında kameralar önünde bu doğrultuda yaptığı
açıklamayı da Akdoğan ile birlikte dinledik. Hemen ardından IŞİD ve
Kobani’deki gelişmelere ilişkin sorularımıza şu yanıtları
verdi:
ÇÖZÜM BAŞKA KOBANİ
BAŞKA
- Çözüm süreci ne
aşamada?
- Çok güzel işlediğini düşünüyorum. Bunun içinin doldurulacağını ve
hızlı şekilde devam edeceğini düşüyorum. Buna elbirliğiyle ihtimam
göstermemiz lazım, tarihi bir fırsat, sonuca ulaştırmamız
lazım.
- HDP ve PKK’nin çözüm süreci ile Kobani
arasındaki bağlantısını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Şimdi benim gördüğüm çözüm süreci kendi bağlamında sağlıklı bir
şekilde devam ediyor. Yani bu Kobani meselesi, Suriye’nin kuzeyinde
yaşananlar çözüm sürecinin doğrudan parçası olan konular değil. Ama
bir şekilde süreci dolaylı olarak etkileyebilen konular olarak
görülebilir. Yani çözüm sürecinde biz Türkiye içi bir meseleyi
halletmeye çalışıyoruz. Bütün bu ülkelerdeki sorunları çözme
projesi değil çözüm süreci. Diğerlerinin bağlamı farklı. Suriye’de
yaşananları Suriye politikası kapsamında ele almak lazım.
PYD DEĞİŞMEDEN YAKINLAŞMA
OLMAZ
Çözüm süreci bağlamında ben gidişatı olumlu görüyorum. Diğer
meselede (Kobani) Türkiye insani duyarlılığını ortaya koymuştur ama
onun ötesinde PYD’ye tavır konusunda PYD’nin önce pozisyonunu
değerlendirmesi gerekir. Suriye bağlamında Esed’e bakışı ve
pozisyonu bizim için önem taşıyor. Bu değişmeden de Türkiye yani
böyle bir yakınlaşma görüntüsü oluşması da çok kolay görünmüyor
yani.
PYD'Yİ ESAD MI
DESTEKLİYOR?
- Esad’ı mı
destekliyorlar?
- Zaman zaman destek gibi algılanabilir, nötr kalma gibi
algılanabilir, bekle gör durumdan istifade et gibi algılanabilir.
Ama Esed’e dönük bir karşıtlık, bir tavır içerisine girmiyor. Oysa
geçmişten bu yana Kürtlere bölgede zulmeden, hiçbir hak tanımayan
Esed rejimidir. Bugün yani bir şekilde ona karşı nötr kalması bile
dolaylı destek gibi de aglılanabilir.
- Bunu HDP heyetine söylediniz
mi?
- Söyledim tabii. Suriye bağlamında. Çok gelişme oluyor,
çokboyutlu, çok faktörlü bir denklem var orada. Yani burada yeni
bir durum varsa herkesin de yeni pozisyonuna, yeni bakış açısına
ihtiyaç var.
KAPIMIZ ZORDA OLAN HERKESE
AÇIK
Burada hasmane bir tutum içerisinde değil Türkiye. Yani insani
yardım bağlamında bakıyor ve 140 bin kişi kabul ettik, iyi niyetini
ortaya koydu ve burada mazlum, mağdur kimse biz bunun etnik
kimliğine, kökenine, dinine, mezhebine bakarak hareket etmiyoruz.
Gelen Nusayri olur, Ezidi olur, Türkmen olur, Arap olur, Kürt olur,
kim olursa olsun büyük sıkıntı yaşıyorsa bunların bir kısmı
Türkiye’ye farklı gözlerle bakan kesimler de olabilir. Yani
bunların hepsi Türkiye’yi çok seviyor anlamına da gelmez. Ama bir
sıkıntı yaşandığında Türkiye kapılarını açıyor ve mesele orada da
gelen işte Kürtler olduğunda da kapımızı kapamadık, gönlümüzü
açtık. Zaten orada bir akrabalık ilişkisi var, yakınlık var, bunun
ötesinde bizim negatif bir tavrımız yok. Ama bu tampon bölge
vesaire bu da biraz yanlış anlaşılıyor. Yani bu Türkiye’nin kendi
güvenliğini sağlamak için asgari bir savunma kalkanı oluşturacak
gibi lanse ediliyor. Bu insani yardım maksatlı bir güvenli bölge
oluşumu tabii. Bize gelmeden orada yapalım, o yapılabilirse orada,
yapılamazsa oradaki insanlar hayat riski taşıyorsa elbette kabul
ediyoruz ve neticede de kabul ettik. Burada böyle bir problem yok.
Buna dönük tehdit var, açıklamalar yapılması doğru okumamak demek
tabloyu.
TEHDİTVARİ AÇIKLAMALARLA
OLMAZ
- HDP’nin sürece ilişkin talepleri oldu
mu?
- Bir hayırlı olsun ziyaretiydi. Ben hem Meclis’teki yasama
faaliyetlerinden sorumlu başbakan yardımcısıyım, hem de bu çözüm
süreci heyet kurulunun da içerisinde başından beri bu işi takip
eden birisiyim. Bu bağlamda Meclis’te diğer partilerle olduğu gibi
HDP ile de birtakım temaslarım bu süreçte olacak. Bir fikir
teatisinde bulunduk. Süreç nereye gidiyor, ne oluyor, birtakım
gerilimler bölgede yaşanabiliyor veya işte diğer ülkelerden
kaynaklı birtakım sıkıntılar yaşanabiliyor. Bunların da sürece
tesir etmemesi önem taşıyor. Birtakım yanlış anlamalar olabiliyor,
işte biraz önce tampon bölgede dediğim gibi veya işte Kobani vs.
bağlamında söylediğim gibi, bu tür şeyleri de diyalogla aşmamız
lazım. Yani tehditvari açıklamalar vs. değil burada ne
kastediliyor, ne yapılmak isteniyor, burada diyalog her şeyin
ilacı, ne kadar temas içinde olursak, birbirimizi doğru anlarsak bu
süreç sağlıklı devam eder.
AYSEL TUĞLUK'UN YAPTIĞI
YANLIŞ
- Sınırdaki gerilimi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Burada insani yardım maksatlı geçişlere tabii izin veriyoruz ama bu
taraftan başka yerlere geçiş olabilecek bir şey değil. Bunun hukuki
zemini bellidir. Biz hukuku askıya alalım, herkes istediği gibi
gitsin gelsin, böyle bir şey olamaz.
- HDP’den ve PKK’den bu yönde çağrılar
var
Orada bir paradoks oluştu. Bir tarafta Türk askeri yardım elini
uzatmış, kucağını açıyor. Öbür tarafta Türk askerini taşlayan,
düşmanmış gibi gören sanki bunlara engelmiş gibi gören bir anlayış.
Şimdi bu iki farklı fotoğraf. Burada hangisi doğru, hangisi yanlış.
Bence Türkiye’nin ve Türk askerinin yaptığı doğru, onların yaptığı
yanlış.
- Aysel Hanım’ın (Tuğluk) davranışını mı
kastediyorsunuz?
Tabii, geçiş için taşlama yapıyorlar. Bu yanlış bir görüntüdür.
PARALEL YAPI BİTMEDİ
- ‘Paralel yapı’ dediğiniz Gülen
cemaatine, yakın çevrelere yönelik mücadeleniz bitti
mi?
Bitmez sanıyorum. Devletin vermesi gereken
bu mücadele, ulusal güvenliğimizi ilgilendiriyor. Bu idari
tedbirler alındı, yer değiştirmeler birtakım şeyler. Daha önemli
olan farkındalık oluşmasıdır, bir güven sarsılmasının yaşanmasıdır.
Ben bunu çok önemsiyorum.
- 2015 seçimleri için çıtanız
nedir?
Yüzde 50’nin üzerine çıkarız.