Ayşe Arman büyükannesini kaybetti
Abone olHürriyet Gazetesi yazarı Ayşe Arman, bülükannesini kaybetti. Cenazesi için Adana'ya giden Arman, burada hissettiklerini ise bugünkü köşesinde anlattı.
Hrriyet Gazetesi yazarı Ayşe Arman, "Nenem öldü benim" başlıklı yazısında büyükannesinin cenazesi için gittiği Adana'da hissettiklerini kaleme aldı.
Arman, 34 yaşında olduğunu ve ilk kez bir ölü gördüğünü belirtiyor.
Nenem öldü benim
34 yaşındayım ve ilk defa bir ölü gördüm hayatımda...
Nenem öldü benim.
Adana’ya cenazeye gittim.
Ruh gibiydim.
Bir an fark ettim ki, gasilhanedeyim.
Onu yıkayanlarla birlikte...
Halam, ablam ve annemle birlikte...
*
34 yaşındayım ve ilk defa bir ölü gördüm hayatımda...
Hem de sevdiğim, çok sevdiğim birinin ölüsünü...
Tanıdığım, çok iyi tanıdığım birinin ölüsünü...
Onu o halde görünce, ettiğim duaları bana öğreten kişinin ölüsünü...
Korkmadım.
Oysa korkacağımı, paniğe kapılacağımı zannediyordum.
Çünkü ben sivri zekalı, şöyle düşünüyordum:
İnsan bir başkasına bakarken orada, o son durakta, musalla taşında (ben öyle biliyordum ama teneşirmiş galiba), kendini görüyor aslında....
Hayal ediyor.
Elinde değil, bu kendiliğinden oluyor.
Benim sonum nasıl olacak diye...
Gidiyor işte böyle bir kıyaslamaya.
Kimler gelecek yanıma? Kimler sabunlayacak, kimler su tutacak bana?
Beni şu son ve en çaresiz halimde kimler görecek ve nasıl değerlendirecek?
Dudaklarını büzecek, vah vah mı diyecek?
Bu yüzden istemiyor.
Bu yüzden korkuyor.
Göreceği şeylerin, ona kendi sonunu hatırlatacağını da biliyor.
*
34 yaşındayım ve ilk defa bir ölü gördüm hayatımda...
Nenem öldü benim.
Ve öldüğünde bile bir şey daha öğretti bana.
Korkulacak bir şey yokmuş!
Gayet güzel duruyordu o teneşirin üzerinde.
Şaşırdım ama öyleydi.
Ölü ama rahatsız edici değil, ürkütücü değil.
Mağrur ve vakur duruyordu.
Aynen yaşarkenki hali gibi.
Hiç de öyle acınacak gibi değildi.
Uyuyordu sanki.
Biz su tutmaya, onu sabunlamaya devam ediyoruz ama o uyumaya devam ediyor. Kızı, saçlarını okşuyor, usulca ‘Anneciğim, anneciğim’ diye fısıldıyordu kulağına, yine de onu uyandıramıyordu...
*
34 yaşındayım ve ilk defa bir ölü gördüm hayatımda...
İnsan hayattayken nasıl uyuyorsa öyle ölüyor galiba.
Bir kıyaslama daha yapmadan duramadım.
Ben mesela huzursuz uyurum, deli gibi.
Bir bacağım yatağın bir ucunda, diğeri öbür ucunda, çırpınır dururum. Dişlerimi sıkarım, yüzümde kasılıp kalmış bir ifade olur. Beni uyurken görenler, melekler gibi uyuyor demez yani, ‘Bunun bir derdi var, huzursuz bu’ der.
Nenemi görünce kendi sonum için biraz kafam bulanmadı değil yani.
O kadar güzel uyuyordu ki...
Yüzü o kadar rahattı ki...
Gittiği yerde de rahat etsin, huzur içinde, nur içinde yatsın diye uzun uzun dua ettim.
*
Onu dedemin yanına gömdüler.
89’dan beri bekleyen dedem, nihayet neneme kavuştu.
İkisinin yan yana yatması bana güven verdi.
Ve son derece romantik geldi.
Sanki toprağın altında, kimse görmezken birbirlerine sarılacaklarmış gibi.
Ne var ki, aile mezarlığında üç beş kişilik boş yer daha vardı.
Bu ise beni huzursuz etti.
Nenemin bütün sevenlerinin geldiği bir törendi.
Onun da görse, seveceği bir tören.
Nenem iğnelemeyi pek severdi.
Allah için bunu da iyi yapardı.
Ama bizim bildiğimiz Kutas Hanım, bir süredir hastanede olan o minik kız değil. İşte hepimizin bildiği Kutas Arman’ın iğnelemesini gerektirecek bir durum yoktu.
E bütün torunlar, torunların çocukları, yakın uzak bütün akrabalar herkes bir arada...
Birlikte yemek yeniyor, birlikte vakit geçiriliyor...
Her şey biraz İtalyan filmlerine benziyor...
Onun hayatı ne durumda, bunun hayatı ne durumda yoklanıyor...
Kafilelerle bir yerlere gidiliyor...
Kafilelerle geliniyor...
Aslında bir cenaze ama herkes çok uzun zamandan sonra birbirini tekrar görmenin mutluluğunu yaşıyor...
Aile olmak ne demek bunu hissediyor...
Zaten ya düğünlerde...
Ya cenazelerde...
Hepimiz seni çok seviyoruz, güzel uyu nene!
Yazı : Ayşe Arman
Kaynak: www.hurriyetim.com