İki gündür mazlumların korkmaya bile zaman bulamadığı, zulmün
zirve yaptığı Filistin'deyiz.
Yaklaşık üç yüz kişilik kafileyle El Halil, Eriha, Betlaham ve
tüm inançların başkenti sayılan Kudüs'ü dolaşıyoruz.
Peygamberler bahçesi Mescid-i Aksa'da zulüm gören Filistinli
müslümanlarla bir araya gelip sohbet ediyoruz.
Buradaki hissiyati sizlere aktaracak kelimelere sahip değilim.
Ancak yaşayarak anlaşılabilecek bir atmosfer...
Ah keşke burada olabilseniz...
1948'den beri ölümlere ve zulümlere maruz kalan Filistin
halkının gerçek gündeminin Türkiye olduğunu kulaklarınızla
duyabilseniz.
7 Haziran seçimlerinde sönmeye yüz tutan umutları 1 Kasım'dan
sonra yeniden alevlenmiş.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasını onlar da bizim kadar
tartışıyor. Türkiye'nin içindeki düşmanları bizden çok daha iyi
görüyor ve biliyorlar.
Ne yazık ki Türkiye'den yana tek umutları AK Parti. CHP ve
MHP'den bahsederken yüzleri düşüyor.
HDP hakkında Türkiye'deki büyük çoğunluk ne düşünüyorsa onlar da
aynısını düşünüyor.
Kudüs Rehberi Musa Biçkioğlu kardeşimin dediği gibi
Filistinliler, İsrail'de CHP gibi bir partinin olmamasını büyük
şansızlık olarak görüyor.
"Şayet onların bir CHP'si ve Kemal Kılıçdaroğlu'su olsaydı
İsrail şimdiye çoktan çökmüştü" yorumları yapılıyor.
Haksız da değiller hani...
Baksanıza; CHP'liler Meclis'te karara bağlanan dokunulmazlıkların
kaldırılması meselesini Anayasa Mahkemesi'ne götürmeye karar
vermiş.
Yıllardır, "Yüreğiniz yetiyorsa kaldırın dokunulmazlıkları" diyen
CHP'nin geri vitese takmasını yorumlamaya gerek dahi
duymuyorum.
Neticede bu ilk çarkları değil, son da olmayacak.
Benim asıl üzerinde durduğum Sezgin Tanrıkulu'nun yaptığı başvuruyu
kabul eden Anayasa Mahkemesi'nin takınacağı tavır.
Aslında çıkacak kararı merak etmiyor, aksine ne yapabileceklerini
tahmin edebiliyorum.
PKK'lı teröristlere tazminat ödenmesine hükmeden mahkeme,
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını engellerse
inanın hiç şaşırmayacağım.
Hatta bu yönde bir karar alacaklarından neredeyse eminim.
Gerekçeli kararda "Eşitlik ilkesinin ihlali" gibi bir karar çıkacak
ve tüm vekillerin dokunulmazlık zırhları iade edilecek diye
düşünüyorum.
Aslında mahkemenin bu yönde bir karar vermesinden ziyade, böyle
hayati bir meselede hainlerin "Son umudu" olması bile başlı başına
bir utanç...
Verecekleri kararla beni utandırmalarını öyle çok istiyorum
ki...