Sayın okur, ilk önce şunu itiraf edeyim; ben Arda Kural’ın kim
olduğunu bilmiyordum. Hatta haberlere göz atarken, adının Arda
olmasından dolayı futbolcu Arda sanmıştım.
Haber çok ilgimi çekti, çünkü şizofren tedavisi gören bir gencin,
ulu orta medya malzemesi yapılması benim canımı acıttı ve içinde
biraz insan sevgisi olan herkesin benimle bu duyguyu paylaştığına
eminim.
Ardından bir televizyon kanalında, ’’Arda Kural şizofren
mi? Az sonra!’’ yazması şaşkınlığımı ve üzüntümü ikiye
katladı.
Saba Tümer’in programına malzeme olan şizofren vakasını biraz
izleyebildim.
Ruh ve sinir hastalıkları uzmanı değilim ama programa katılan Arda
Kural’ın ev arkadaşının asıl şizofren olduğu teşhisi benden
gelsin(!)
Ve bu dandik programa talihsizce malzeme olmuş Arda için, aklımdan
ilk geçenler karşılaştığı insanların doğru insanlar
olmadığıydı.
Arda’nın şizofren ev arkadaşı ve program sunucusu nam-ı diğer
’’şuh kahkahalı’’, ama benim kahkahasından irite
olduğum bu kadın, Arda’nın hakkında bal gibi dedikodu yaptı sayın
okuyucu...
Ortam aynen şöyleydi: ’’Aaa biliyor musun Arda şizofrenmiş!
Arda deliymiş! Taşları toplamış, kuyumcuya satmaya gitmiş, aaa vah
vah!…’’
Yuh! Dedim izlerken…
Birinci sınıf mahalle dedikodusu tadında, yeme yanında yat. Bol
reyting, bol prim…
O programın tüm ekibini ve orada Arda hakkında konuşan herkesi
kınıyor, ’’keser döner sap döner, gün gelir hesap
döner’’ diyerek hayırlı(!) dualarımı ediyorum.
Genç bir oyuncunun hastalığını kullanarak, onun böylesi bir
durumdan daha fazla etkileneceğini düşünmeden, ailesini de hiçe
sayarak olayı bir durum komedisi haline getiren, bol kahkahalı bir
yayın yapan bu kanalı ve bu programı lanetliyorum.