Aygün o soruya ne yanıt verdi!
Abone olAygün, savcılığa ifade vermeden önce NTV Diyarbakır Temsilcisi Nizamettin Kaplan'ın sorularını yanıtladı.
Yaklaşık iki gün PKK tarafından alı konulan Hüseyin
Aygün, serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamalarla eleştiri
oklarını üzerine çekti. Özellikle de kendisini kaçıran teröristler
için söylediği "iyi çocuklar" sözü büyük eleştiri
aldı.
Bugün Tunceli'de savcılığa giderek kaçırılması ile ilgili ifade
veren Hüseyin Aygün, daha sonra NTV canlı yayınında soruları
yanıtladı.
İYİ ÇOCUKLAR DUYGUSAL AÇIKLAMA
Aygün'e NTV muhabiri Nizamettin Kaplan "iyi
çocuklar" sorusunu yöneltti. Aygün o sözü "duygusal
nedenlerle" söylediğini anlattı. İşte o açıklamalar;
Hüseyin Aygün: Kamuoyundan destek gördüğünü
öncelikle düşünüyorum. Tabii 30 yıllık terör ve yıkım döneminin
ardından kavramlarda son derece kirlenmiş durumda. Birine mutlaka
terörist denmesi veya başka bir kesiminde mutlaka özgürlük
savaşçısı olarak algılanması ve benim gördüğüm onun 17-25 yaş
arasında birkaç yıldır dağa çıkmış gençler var. Bunları Murat
Karayılan gibi Bahoz Erdal gibi görmek mümkün değil. Aralarında
çatışmaya girmemiş çocuklar var. İki
CHP İLE TERS Mİ DÜŞTÜ?
Hüseyin Aygün: Hayır öyle bir şey yok. Yarın akşam Kemal başkanımızla görüşmeyi istiyorum uygunlarsa Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyasete devam edeceğim. Ama Kürt sorununun çözülmesi akan kanın durulması gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi de bu konuda önümüzdeki haftalarda daha aktif bir rol üstlenecek.
KİŞİSEL GÖRÜŞÜ MÜ PARTİ GÖRÜŞÜ MÜ?
Hüseyin Aygün: Tabii ki kişisel görüşüm. Parti adına konuşacak kişiler belli. Cumhuriyet Halk Partisi zaten herkesin kişisel görüşlerini söyleyebildiği bir parti. Benim gördüğüm ne Adalet ve Kalkınma Partisi’nde ve BDP’de liderin konuşmaları dışında ona aykırı veya partinin genel görüşleri dışında çıkan bir ses duyulmuyor. Mesela benim kaçırılmamla ilgili genel başkan dışında hiç kimseden tepki gelmemesi, kınanmaması bir siyasetçinin barış elçisinin iki gün silah zoruyla götürülmesine dair hiçbir açıklama yapılmaması BDP’nin de ne durumda olduğunu gösteriyor. Ben kendi adıma konuşuyorum doğrudur, parti adına konuşmuyorum ama Dersim adına konuşuyorum doğrudur.
VATAN MİLLET DESEYDİM MUTLU MU OLACAKLARDI?
Hüseyin Aygün: Yani eğer dönseydim de klasik vatan, millet, toprak, bayrak, ezan filan deseydim bu eleştiren kesimler çok mutlu olacaktı. Barış dediğim için kardeşlik dediğim için dağdaki çocuklar dediğim için suçlanıyorum. Buna da inanamıyorum, üzülüyorum.
ADALETİ ESAS ALIYORUM
Hüseyin Aygün: Benim siyasetçi kimliğim en son geliyor. Siyaset kaderin bir cilvesi olsa gerek avukat olarak bugüne kadar nasıl hakikati söylediysem zalimin karşısında mazlumu savunduysam aynı çizgiyi Cumhuriyet Halk Partisi’nde de sürdüreceğim. Benim görüşlerim tabii partiyle de parlamentoyla da uyuşmayabilir. Görüşlerimi ifade ederken halkın çıkarlarını adalet duygusunu vicdan ve adaleti esas alıyorum. Bundan sonra da bu yönde ilerleyeceğim.
BDP KINAMALIYDI
Hüseyin Aygün: Yani kınamalıydılar büyük bir olay zorla götürülme, tutsak etme, milletvekiline baskı yapma kabul edilemez. BDP’li kimi vekiller duygusuz insani olmayan sözler sarf ettiler. Bu çok önemli değil halk destek çıktı, bütün kurumlar harekete geçti, BDP’nin kendi çelişkisi kendi tutarsızlığı.
BDP'DEN GENEL BAŞKAN ARADI MI?
Hüseyin Aygün: Hayır bir milletvekili arkadaşım aradı. Ama dağdayken götürülmüşken genel başkan ailemi arayıp geçmiş olsun dileklerini iletti, sayın Selahattin Demirtaş.
BARIŞ İÇİN SİLAHLAR SUSMALI
Hüseyin Aygün: Barışın sağlanması lazım silahların susması
gerekiyor, hiç kimsenin ölmemesi lazım. Foça’da yaralanan çocuk dün
toprağa verildi bunlar çok korkunç şeyler. Hiç kimsenin ölmemesi
adına siyaset kurumu üzerine düşen rolü yerine getirmeli. Ama
meclis bile toplanamadı bu tablo son derece umut kırıcı. Dilerim 1
Ekim’den sonra herkes bu meselenin çözümü için daha sorumlu
davranmaya başlar.