Ayeri'ye göre Bayülgen'in karnesi
Abone olBurhan Ayeri, medyanın magazin takımına esip-gürleyen Okan Bayülgen'in yakın takibe alınca ortaya ilginç bir tablo çıktı. İşte Ayeri'ye göre Okan Bayülgen'in karnesi:
Ekranın tecrübeli yazarı Burhan Ayeri, medyanın magazin takımını
topa tutan Okan Bayülgen'i mercek altına aldı. Başarılı programcı
Bayülgen'e diyen Ayeri'nin değerlendirmesi ilginç sonuçları ortaya
koydu
Okan Bayülgen medyaya, özelikle magazin takımına esip gürlüyor.
Zaga'daki 'Medya Arkası'na bakıyoruz. Yerden göğe kadar haklı.
'Basın Etiği' diye kafalara kaktığı tamamen, onunla ilgili
asparagaslar -Palavra haber-. Buna lafımız yok. Aynı konuda bizim
de şikayetlerimiz var. Bir kısım televizyon eleştirmeni etiketliler
türedi, seyretmeden yazıyorlar. En çok yerden yere vurulacakları,
teknik hataları ortaya konacakları övüyorsanız, demek ki siz de
asparagasçılar sınıfındansınız demektir. Gelelim son Zaga'daki bazı
arızalara. 'Şevkati' ve 'Kamuran' tiplemeleri çok kötü. Hele
Şesu'nun -B.Polat- canlandırdığı tek kelimeyle facia. Sanırız,
dizilerde dikilen elbiseleri iyi taşıyanların hepsinin hemen her
konuda başarılı olacağı garantisi yok. Onlar için yapılan kısa
skeçler 'Doldur-Boşalt' olunca, daha dikkatli davranmak
zorundasınız. Son programa çağrılan Onur Akay'ın tavrından
şüphelendik. '-Bilmem ben sana niye verdim- isimli bestemi Davut
Güloğlu'na vereceğim' deyip kıkırdayınca 'Tamam'ı yapıştırdık.
Mehmet Ali Erbil'in Fatih Ürek'i varsa, Okan Bayülgen'in pekala
Onur Akay'ı olabilir. Passaparola'daki hostesliğiyle beğendiğimiz
Sevtuğ şimdilerde Kanal-6'da 'Sevtuğ'dan Nağmeler'i sunuyor. Onu,
Zaga'ya getirmek iyi düşünceydi. Demek ki, o saatte doğal olarak
uykusu gelenlerin gözlerini açmak için bangır bangır bağırmaya
gerek yok. Tabii, defransiyeli dağılmış araba gibi sesler çıkaran
gitar çalmaya da. Son sözlerimizi en önemli uyarı için
kullanacağız. Böyle bir canlı yayına birkaç konuk tamam. Minibüs
dolusu ismi, oturma grubunun kol dayama yerlerine iliştirmeye hiç
gerek yok. Yine de, Bayülgen'in her yaptığı işi sevdiğimizi itiraf
ediyoruz. Çünkü şov dünyası zeki adamların işidir. Bazı para
canlısı Eblehler'e tahammülümüz mümkün değil. Onları da,
seyretmeden yazanlar övsün!
* * *
'Gelinim Olur musun'da, ünlü casus Lawrence'in pabucunu dama atacak
tezgah izledik. Sinem'in haftanın birincisi olacağını anlayan Ata,
annesi Semra'nın stratejilerine taş çıkartacak politika uyguladı.
Sonuçta, evin iyilik timsali kaynana adayı Cemile Hanım oğlu
Bahadır'la birlikte kapının önüne kondu. Doğrusu Sinem'in kararı,
kanatları eksik Nazime Hanım'ı ve evin diğer kızlarını isyan
ettirdi. Dileriz Ata, Sinem'le evlenir de, Semra Hanım kendini 'Mor
Çatı Sığınma Evi'nde bulur...
* * *
Anadolu Ateşi'nde Dilek hafta birincisi oldu. Tahsin'i, Savaş Ay
kurtardı. Haftalardır gitti-gidiyor diye seyrettiğimiz Mithat
Baygeldi, elenip dokuzunculukla teselli buldu. 'Aşık Veysel Odası'
dendikçe aklımıza hep Merter-Güngören'deki 'Şiir Mektebi' geliyor.
Yıllar önce Savaş Ay'ın önayak olduğu bir kampanya sonucu yapılan
okulun 'Aşık Veysel' adı verilen kütüphanesini Akşam Gazetesi
üstlenmişti. Çeki Savaş'a biz teslim etmiştik. Merak ettiğimiz,
çekle birlikte merhum Veysel'in bize armağanı özel mührünü bastığı
kitabının ne olduğu. Kaybolmadığı inancıyla haber bekliyoruz...
Yazı: Okan Bayükgen
Kaynak: