Aydınlar Başbakan'a ne söyleyecek?
Abone olŞirin Payzın'ın sorularını yanıtlayan aydınlar girişiminden Kezban Hatemi açlık grevlerine çözüm için Erdoğan'a neler söyleyeceklerini anlattı.
İNTERNETHABER.COM (ÖZEL
İÇERİK)
62. günü geride bırakan açlık
grevleri BDP'li milletvekillerinin de
katılımı ile kördüğüme dönüşürken aydınların çözüm için başlattığı
girişim giderek önem kazanıyor. Başbakan'la görüşmek için randevu
talebinde bulunan aydınlar bir yanıt beklerken girişimin önde gelen
isimlerinden Kezban Hatemi, CNN
Türk'te Şirin Payzın'ın sorularını
yanıtladı.
HER ŞEYE RAĞMEN BAŞBAKAN'IN VİCDANINA
GÜVENİYORUM
Başbakan Erdoğan'la neden görüşmek istediklerini
açıklayan Hatemi, açlık grevlerindekilerin taleplerini
yorumladı. Anadilde savunma hakkının AK
Parti'nin de vaateleri arasında yer aldığını kaydeden
Hatemi Abdullah Öcalan'a
yönelik "tecrit" uygulamasının da hukuk
dışı olduğunu söyledi. Anadilde eğitim talebinin anayasal
değişiklik gerektirdiğini hatırlatan Kezban
Hatemi, yeni anayasanın Türkiye için olmazsa olmaz bir
ihtiyaç olduğunu vurguladı. Hatemi, gündemdeki idam tartışmasının
ise çok anlamsız olduğunu belirtirken hukukun geriye
işleyemeceğini, uluslararası anlaşmaların da idam cezasının geri
getirilmesini engellediğini hatırlattı. Erdoğan'ın sert söylemine
karşın çözüm için umutluolduğunu kaydeden Hatemi, "herşeye
rağmen Başbakan'ın vicdanına güveniyorum" dedi.
İşte Hatemi'nin açıklamalarında satır başları...
BAŞBAKAN ERDOĞAN'LA KAÇ KİŞİ GÖRÜŞECEK?
AYDINLAR BAŞBAKAN'DAN ÖLÜM OLMADAN RANDEVU BEKLİYORLAR! CNN Türk'te Ayşenur Arslan'a konuk olan gazeteci yazar Aydın Engin, açlık grevleri için harekete geçen aydınların Başbakan'dan randevu istediklerini açıkladı... Haberin devamı için tıklayın... |
"Kalabalık bir grubuz ama Başbakan'la görüşecek heyet sadece 9
kişiden oluşuyor. Hiç bir siyasi angajmanı olmaya bir grubuz. İki
tarafın da mutabık kalamaması nedeniyle görüşme talebinde
bulunduk."
AYDINLAR NEDEN AÇLIK GREVLERİ İÇİN SORUMLULUK
ALDI?
"Sözkonusu olan şey insan. Devletin taleplerin sahiplerine değil
taleplerin ne olduğuna bakması gerek. Bu şantaj falan değil, ölüm
oruçları da oyun değil. Roma imparatorluğuna kadar tarihte yer alan
bir direniş bu. Bunu tavsip etmiyorum kesinlikle. Ama 4 defa şahit
oldum, "Hayata dönüş" operasyonunu dehşetle hatırlıyorum. İnsani
boyutuyla ilgiliyiz. Kuran'da bir insanın ölümü bütün insanların
ölümü demektir diye yazar.
BU EYLEM ÇOK DEĞİŞİK TÜM ÜLKEDE 9-10 BİN İNSAN AÇLIK
GREVİNDE
"Ayrıca bu ölüm oruçlarının şekli öncekilerden çok değişik. Bir
kere Türkiye genelinde yapılıyor. Mazlumder ve İHD'yle konuştum 9
ile 10 bin kişinin katıldığı siyasi ideolojik bir şeye dönüşmeye
başladı. Taleplere bakmamız gerek. Anadilde savunma ve eğitim hakkı
isteniyor. Savunma hakkı AK Parti'nin manifestosunda da var zaten.
Bu anayasa ile hiç bir yere varılamaz. Bu anayasa ile TRT'de
program yapmanız bile mümkün değil. Başbakan bazı düzenlemeler
yaptı ama yetmiyor. Onun için eğitim hakkı anayasa değişikliği
gerektiriyor o nedenle geçelim. Tecrit deniyor... Öcalan'ın
ailesiye görüşmesi engellenebilir ama avukatlarıyla görüşmesi
engellenemez. Oradan bir tane bile tabut çıkmamalıdır."
BAŞBAKAN'A NE DİYECEKLER NASIL İKNA EDECEKLER?
"Bence Başbakan eleştirileri çok dikkate alıyor. Ben o kanaatteyim.
Başbakan neye mal olursa olsun demokratikşmeyi hedefliyoruz dedi.
Biz o sözünden hareketle Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı
sunmak için görüşeceğiz. Kimse ikna için gitmiyor. Herkes
tavrını ortaya koyar. Meşru haklar için ikna diye bir şey sözkonusu
olamaz.
MÜDAHALEYE KESİNLİKLE KARŞIYIM, HÜKÜMETİN BÖYLE BİR HAKKI
YOK
Hayata dönüş operasyonlarında ben tıbbi müdahaleden yanaydım.
İnsanlar cezaevi şartlarının düzelmesini istiyordu. Ama müdahalede
onlarca insan öldü. Ben müdahaleden yana değilim kesinlikle. Bir
kere böyle bir müdahale hakları yok diye düşünüyorum."
İDAM GERÇEKTEN GER GELEBİLİR Mİ?
"Bence bu cımbızlanarak alınmış bir söz. Terörle mücadele
kapsamında düşünülüyor diye duydum. Hukuk geriye doğru işlemez o
yüzden bunu geçelim. Uluslararası bir anlaşma imzalandı. Böyle bir
şey böyle bir değişiklik yapamazsınız."
BAŞBAKAN'IN ŞANTAJ VE ŞOV SÖYLEMİNİ DÜNYADA KİMSE CİDDİYE
ALMAZ
"Siirt'teki bir kadın ve Kandıra'daki bir erkeğin çok kötü olduğu
bildirildi bana bugün. Ölüm orucundaki birinin dikkati şuuru da çok
zayı oluyor zaten. Bir anda gidebilir. Kaybedecek şeyi
kalmayanların tercih ettiği bir yoldur. Zulüm devleti olmaktansa
demokratik değerlere kavuşmalıyız. Vakit çok daraldı bir iki gün
içinde çözülmesi gerek... Ben Başbakan'ın vicdanına güveniyorum her
şeye rağmen. PKK'nın ya da BDP'nin siyasi hesapları bir tarafa
konularak düşünülmelidir. Cezaevinde siz devletin gözetimi
altındasınız. Bunlar şantaj demeki ne yaparlarsa yapsınlar demenin
bir gerçekliği yoktur, kimse bunu ciddiye alamaz... İçerden bir tek
kişinin ölmesini bile düşünmek istemiyorum..."