Aydın Doğan'a ağır suçlamalar! Emekli generalden mektup
Abone olEmekli Korgeneral ve MHP MYK eski Üyesi Altay Tokat, gazetecilere gönderdiği mektupla Aydın Doğan’a ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu.
Dönemin Korgenerali ve Eski Jandarma İstihbarat Daire
Başkanı Altay Tokat, mektubunda Tevfik Diker'in “Kurtlar Medyası”
kitabını da kaynak verdiği iddiasında; 2001 yılında Özel Kuvvetler
Komutanlığına tahsis edilmiş olan 450 bin ton fuel oilin ihalesinde
usulsüzlük yapılarak, ihale Aydın Doğan’a verildiğini
belirtti.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı da bu ihaleye ilişkin suçlayan Altay, daha önce de dikkat çeken açıklamalarıyla medyanın gündemine gelmişti.
BİR-İKİ KRİTİK NOKTAYA BOMBA ATTIRDIM
2005 yılında Şemdinli’deki Umut Kitapevi’nin bombalanmasıyla
ilgili, “Benim zamanımda ben de bir-iki kritik noktaya bomba
attırdım. Benim meselem mesaj vermekti. Batıdan gelen memurlar,
hâkimler işin ciddiyetini anlamıyor. Hizaya gelsinler diye evlerine
yakın iki yere attırdım." açıklamasıyla gündeme gelen Altay’ın
mektubu ara başlıklar halinde şöyle oldu:
"2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığında meydana gelen ihale
yolsuzluğu kapsamında; Irak Türkmenleri’nin yalnız ve hazırlıksız
bırakılarak nasıl feda edildiklerini ve günümüzde bitirilme
tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını, milli ve tarihi bir
görevin nasıl savsaklandığını ve nelere mal olduğunu aşağıda
sunuyorum.
MİLLİ GÖREV SAVSAKLANDI
-Tevfik Diker 'Kurtlar Medyası ' adlı bir kitap yazdı. Bu kitabın
175’nci sayfasındaki 'Aydın Doğan'a İhale Kıyağı' başlıklı yazıyı
okuduğunuzda, söz konusu yolsuzluğun boyutunu, seviyesini, ihalenin
amacı olan Türkmenlerin organize edilmesine yönelik milli ve tarihi
bir görevin savsaklanmasını ve bunun etkisiyle PKK tehlikesinin
azgınlaştığını görebilirsiniz. İhale yolsuzluğunun kanıtı olan
İhale Noter Tutanağı ile dönemin orgeneral ve Korgenerallerine
gönderilmiş olan ihbar mektubu kitapta bulunmaktadır. Bende de
mevcuttur.
-Lütfen Google'a giriniz ve 'Tevfik Diker,Gnkur. Bşk'.ı Necdet
Özel’e' ve 'Gnkur. Bşk.'ı Necdet Özel'e çağrı' başlıklarını
tıklayınız ve okuyunuz.
-TSK'ne yakışmayan, çeşitli tehdit ve tehlikeleri tetikleyen bu
yolsuz olayı; 1950'li yıllarda Kıbrıs Türklerinin
teşkilatlandırılıp eğitildiklerine benzer şekilde Irak
Türkmenlerinin organize edilmeleri amacıyla, hükümet tarafından
Gnkur. Bşk.lığına verilmiş olan milli ve tarihi görevin finans
kaynağının sağlanması için 2001 yılında Özel Kuvvetler
Komutanlığına tahsis edilmiş olan 2’nci dilim 450.000 ton fuel
oilin ihalesin de meydana gelmiştir.
-İhale ve diğer ticari faaliyetlerin yürütülebilmesi için Özel
Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde Türkmen Vakfı ve Vakıf'a bağlı
Topaz Anonim Şirketi kurulmuştur.
İHALE KAZANAN FİRMAYA DEĞİL AYDIN DOĞAN'A
VERİLDİ
-İhale Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın görevlendirdiği bir kurmay
albay gözetiminde yapılmış ve Ankara 13’ncü Noteri tarafından kayıt
altına alınmıştır. İhaleye katılan şirketler seçilmiş ve davetiye
gönderilmiştir. İhale 13.7.2001 günü açık artırma usulüne göre
yapılmıştır. Özel Kuvvetler Komutanlığı Gnkur. Bşk'lığına doğrudan
bağlı birliktir.
-Noter Tutanağında da görüleceği üzere, ihaleye katılan şirketlerin
tamamı teker teker ihaleden çekilmiş ve tonu 50.25 dolar
karşılığında yani en yüksek fiyatı veren Tarhan Şirketi ihaleyi
kazanmıştır.Buna rağmen, ihale iptal edilmeksizin emirle ihaleden
çekilen Aydın Doğan'ın şirketi Petrol Ofisine verilmiştir. Böylece
yolsuzluk başlamıştır.
- Rantı yüksek bu ihalenin yasa dışı bir yöntemle ve emirle
ihaleden çekilen Petrol Ofisine verilmesini taraflar arasındaki
önceki yıllara ait karşılıklı çıkar ilişkilerine bağlıyorum ve
mecburen yapıldığını düşünüyorum.
-Bu dönemde, Başbakan B. Ecevit, Gnkur. Bşk.ı Org. H. Kıvrıkoğlu ve
Gnkur. 2’nci Bşk.ı Org.Y. Büyükanıt idiler,
-Bu ihaleden öncede ortalama aynı miktarda fueloil tahsis edilmiş
olduğunu ve pazarlık usulü ile değişik şirketlere tonu 8-10 dolar
karşılığında dağıtıldığını bu ihale sırasında duymuştum. Siyasete
girmiş olduğumdan dolayı 2’nci dilim 450.000 ton fuel oil'in
tahsisinden haberim oldu. Pozisyonum gereği olaya ilgi gösterdim ve
bu ihalenin açık artırma şeklinde yapılmasının daha doğru olacağını
ilgililere ilettim ve ihale açık artırma şeklinde yapıldı ve
böylece 5-6 kat fazla gelir sağlandı.
25-30 MİLYON DOLAR KİMLERİN CEBİNE GİTTİ
-Bahsedilen ihale yolsuzluğundan başka bana göre daha önemli olan
tarihi ve milli bir görevin savsaklanmış olmasıdır ve çok daha
fazla vahimdir. Çünkü, 2003'de ABD'nin Irak'ı işgalinde
Türkmenlerin elinde piyade tüfeğinin bile olmadığı herkes
tarafından görülmüştür. Bunun sonucunda Türkmenler Kürtlerin
hegemonyası altına girmek zorunda kalmışlardır. Bu durum,
ihalelerden elde edilen takriben 25-30 milyon doların nerelere ya
da kimlerin cebine gittiği sorusunu akıllara getirmektedir ve
aydınlatılması gerekir düşüncesindeyim.
-İhalede yolsuzluk yapıldığını öğrenir öğrenmez , TSK ileride
şaibeli duruma düşmesin düşüncesiyle yolsuzluğu orgeneral ve
korgenerallere ıslak imzam bulunan bir ihbar mektubuyla bildirdim,
bazılarına ilaveten telefon ettim ve yolsuzluğun çözümlenmesini
bekledim . Ama çıt çıkmadı.
-Yolsuzluğu haber verdiğim için ilgililerden teşekkür beklerken
utanmadan üzerime gelerek beni cezalandırmaya ve susturmaya
çalıştılar. Fakat, yolsuzluğun noter belgesi olduğu için mahkemeye
gidemediler. Keşke gitselerdi. Ancak,Doğan Grubunun medya
gücü de kullanılarak karalama, çamur atma ve yıpratma kampanyası
başlattılar.Bu arada Hakkari Dağ ve Komutanı (1987-89) ve Jandarma
Asayiş Komutanı (1997-97) olarak PKK Bölücü terörüyle mücadele
yaptığım halde keyfi ve öç alma refleksiyle beni korumalı lojmandan
çıkardılar. Böylece itibarımı zedelemeye başvurdular. Hatta TSK ya
zarar veriyor diyerek mahkemeye verdiler ama ikinci celsede beraat
ettim ve ilgiliye hediye olarak gönderdim. Elbette bana zarar
verdiler ama kendilerinin düştüğü acıklı, zavallı ve kirli işlere
bulaşma gibi durumlara düşüremediler. Kısaca hakkımda gerçeklere
dayalı ip ucu bulamadılar ve yaptıkları yolsuzluğu örtmeye
çalıştıkça batmaya devam ettiler. Halbuki olumsuz angajmanlara
bağlılıkları olmasa meseleye el koyar ve gereğini yaparlardı. Doru
olanı da böylesidir düşüncesindeyim.
-O zamanlarda gerek askerin pozisyonu ve gerek Doğan medyası çok
güçlü olduğu için elimden pek bir şey gelmiyordu. Hatta ihaleyi
kazana Tarhan Şirketine mahkemeye suç duyurusunda bulun dediğimde '
Mahkemeye gidersem kazanırım ama diğer işlerim batar, korkuyorum '
demişti. Üzerime gelişler artarak devam edince ve aldığım duyumlar
üzerine Partim üzerimden zarar görmesin düşüncesiyle siyasetten
sessizce çekildim.O sırada MHP MYK Üyesi ve Genel Başkan Askeri
Başdanışmanı idim.
-Yıllar geçti dengeler değişti, yolsuzluk T. Diker tarafından
kitabında yayınlanmış olduğundan ve tarihi sonuçlara zemin
hazırladığından dolayı yolsuzluğun doğru bilinmesi maksadıyla bu
mesajımı sizlere gönderiyorum.
-İlaveten,yolsuzluğu çözümlemekle görevli makamda bulunan Yaşar
Paşa yolsuzluğu araştırmadığı halde ödüllendirilerek ileride Gekur.
Bşk.ı Yapıldı. Bu kollamayı bir birlerini koruma düşüncesiyle
alakalı buluyorum.
DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİNDE ERDOĞAN BU DOSYAYI BÜYÜKANIT'IN
ÖNÜNE KOYDU
-1950'lerde Kıbrıs Türkleri Özel Kuvvetler Komutanlığınca başarıyla
hazırlandığı için ENOSİS engellendi,Kıbrıs Barış Harekatı zaferle
sonuçlandı,Ada Türklerinin hak ve hürriyetleri korundu,
T.C.Devleti'nin Doğu Akdeniz'deki güvenlik endişeleri
giderildi.
-Buna mukabil,şartlar daha müsait olmasına karşın Irak Türkmenleri
hazırlanamayınca Kürt nüfusuna yakın Türkmenler Kürtlerin
kontrolüne girdi, ikinci sınıf vatandaş statüsüne düştü,Barzani ve
PKK unsurları geniş bir manevra alanına kavuştu, PKK'nın
azgınlaşmasının yolu açıldı, bölgesel etkinliğimiz sıfırlandı
bölünme tehlikesi büyüdü. Bu tarihi hatanın yani milli bir davanın
sav saklanmasının gelecek yıllarda ağır bedellere mal olacağını
söyleyebilirim.
-Kıbrıs'taki Türkleri başarıyla hazırlayan komutanları ile
Türkmenleri hazırlayamayan komutanların mukayesesini ve
farklılıklarını yorumunuza bırakıyorum.
-Yolsuzluk belgesinin Başbakan'ın Yaşar Paşa ile yaptığı meşhur
görüşmede gündeme getirildiğini ve teslimiyet mutabakatında rol
oynadığını duydum. Yine 2002 yılında H. Kıvrıkoğlu Paşanın görev
süresinin uzatılmasından vazgeçilmesinde etkili olduğunu biliyorum.
Ayrıca Kıvrıkoğlu Paşa'nın APO'nun idamdan kurtarılışına sessiz
kalarak şehitlere, gazilere ve kahramanlara sahip çıkmayışı da göz
önüne alınmıştır.
-Konu ile ilişkili olduğundan, Milli Ordunun niteliklerine ve
değerlerine ters düşen uygulamadan bahsetmek istiyorum. Terör
Kanunun 20nci maddesi, emekli personelin koruma işlemlerini
düzenlemekte ve terörle mücadele edenlerden hedef haline gelenlerin
korunmasını ve bunlardan zaruri olan personele korumalı lojman
tahsis edilmesini öngörmektedir. Kanun korumada temel kriter olarak
görevi ele almıştır. Buna rağmen, emekli askeri personelin
korunmasın da görev kriteri yerine orgeneral rütbesini esas
alınmaktadır. Yani emekli orgenerallerin hepsi koruma altına
alınmakta ve ilave olarak ömür boyu korumalı lojman tahsis
edilmekte, binek aracı ve benzini verilmekte, lojmanda hizmetli
personel görevlendirilmektedir.Askeri yasalar hizmet erinin
seferberlik ve savaş halinde istek üzerine verilebilmektedir.
Böylece orgeneraller bir anlamda aristokrat ya da imtiyazlı sınıf
oluşturmaktadırlar.TSK milli bir ordudur.Milli ordularda aristokrat
yapılanma ordunun özelliklerine, değerlerine, ve nitelikleri ile
uyuşmaz. Milli ordularda aristokrat yapılanma ordunun gücünü
oluşturan moral, saygı, fonksiyonel disiplin anlayışı, görev
bilinci , meslek sevgisi gigi değerlerle zarar verir. Bu değerlerin
savaş gücüne kuvvet çarpanı olarak yansıdığını dikkate aldığımızda
muhtemel kaygıları dahada büyüyebilir. Krallık ve diktatörlüklerde
ordularda aristokrat bir sınıfın olması doğaldır.
- Bu olumsuzluklara karışan veya alakası olan insanların halael
üstünde tutulmalarına hiç anlamadığımı ve ders çıkararak gelişme
olabşleceğini ifade etmek isterim
Saygılarımla
ALTAY TOKAT
E. KORGENERAL
ESKİ JANDARMA ASAYİŞ KOMUTANI (1995-1997)"