Ayasofyayı bekleyen tehlike
Abone olVakıflar yasa tasarısına göre Ayasofya camiisini hristiyanlar isteyebilir .
Vakıflar Yasa Tasarısı’nın geçici 9. maddesindeki ‘Cemaat
vakıflarının mal edinememeleri sebebiyle tapuda, nam-ı müstear veya
nam-ı mevhumlar adına kayıtlı taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak
ve mükellefiyetleri ile birlikte bu kanunun yürürlüğünden itibaren
18 ay içinde tapu sicil müdürlüklerine müracaat edilmesi halinde
vakıfları adına tescil olunur’ ifadeleri hukukçu ve siyasileri
endişelendiriyor. Hukukçu Doç. Dr. Ali Akyıldız, “Bu maddeye
dayanarak Ayasofya’yı isteyebilirler” uyarısında bulundu.
AKP, AB’nin en fazla üzerinde durduğu konulardan biri olan azınlık
vakıfları meselesi konusunda 161 adet azınlık ve yabancı vakfının
gayrimenkullerini ve kiliselerini iade ediyor. Böylece Vakıflar
Genel Müdürlüğü’nün belirlediği 161 vakıf bu düzenlemeyle
azınlıklara devredilecek ve isimleri belirlenen vakıf ve cemaatler
bugüne kadar alamadığı bağışları alabilecek. Bağış yoluyla gelen
mallarına kavuşabilecek. Konuyla ilgili Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali Şahin “Bugüne kadar yabancı vakıf ve cemaatler konusunda AB ile
sorun yaşadık. Şimdi bu yabancı vakıf ve cemaatlerin listesi kesin
olarak belirlenmiş durumda. Böylece sorunun en önemli bölümü
çözümlendi. Bundan sonra bu vakıf ve cemaatlerin bağış yoluyla
kazandıkları varlıkların listesi çıkarılacak” diyor. 161 vakıf ve
kilise arasında öncelikle İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’deki pek
çok kilise ve vakıf bulunurken Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıd
“Listeyi 161 adet olarak belirledik. Bir de tabii bazı bağış
arazileri üçüncü kişilere geçmiş. Bununla ilgili de tazminat
talepleri var. Bu hukuki sorunu aşmaya çalışıyoruz.” dedi. Bu gün
hala çalışan yabancı vakıfları düzenlemeler tamamlandıktan sonra
rahatça bağış alabilecekler. Öte yandan bağışlarına kavuşarak
zenginleşecek olan bu vakıfların misyoner faaliyetlerini
artırabileceğinden endişe ediliyor.
Ayasofya’yı isteyebilirler
Öte yandan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Türkiye genelindeki Hz.
İsa, Hz. Musa ve Hz. Meryem adına kayıtlı taşınmazların neler
olduğunu öğrenmek için harekete geçmesi sonrası gelinen noktada
Ayasofya Camii’nin elimizden çıkabileceği belirtildi. Vakıflar
Genel Müdürlüğü, Tapu Kadastro Bölge müdürlüklerine ‘gizli’ ibareli
bir yazı gönderirken, TBMM AB Uyum Komisyonu’nda görüşülmesi
beklenen yeni Vakıflar Kanun Tasarısı’nın cemaat vakıflarının,
peygamber ve azizlerin üzerlerine kayıtlı birçok taşınmazın
devletten istemesine imkan tanıması büyük tepki topluyor. Tasarının
kanunlaşması halinde ismini bir azizden alan Ayasofya’nın da
Türkiye’nin elinden çıkabileceği iddia ediliyor. Tasarının geçici
9. maddesindeki ‘Cemaat vakıflarının mal edinememeleri sebebiyle
tapuda, nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına kayıtlı
taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile
birlikte bu kanunun yürürlüğünden itibaren 18 ay içinde tapu sicil
müdürlüklerine müracaat edilmesi halinde vakıfları adına tescil
olunur’ ifadeleri hukukçu ve siyasileri endişelendiriyor. Bir dönem
vakıflar başmüfettişliği yapan hukukçu Doç. Dr. Ali Akyıldız, “Bu
maddeye dayanarak Ayasofya’yı isteyebilirler.” uyarısında
bulundu.
Basına yansıyan haberlere göre Akyıldız, “Bu madde ile cemaat
vakıflarına sınırsız güç veriliyor. Bir zaman sınırlaması da
getirilmediği için ‘Ayasofya da Rum cemaatine ait bir vakıf
malıdır’ denebilir. ‘Osmanlı döneminde vakıflarımızın taşınmaz mal
edinmesi imkanı bulunmadığı için bu malımıza tasarruf edemedik.
Şimdi talep ediyoruz’ diyebilirler” dedi.
Bu hükümet Türkiye’yi koruyamaz
Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal gazetemize yaptığı açıklamalarda
oldukça ilginç değerlendirmeler yaptı. Altındal, “AB bunu istiyor.
Üstelik Vatikan da bunu istiyor. Vatikan, Türkiye ile ilgili
2005’in Ocak ayında insan hakları raporu yayınladı. Bu raporda
Türkiye tarafından tazmin edilmesini ya da malların iadesini
istedi. O raporda şu ifade geçiyor: ‘Gasp edilen, kiliselere ait
olan taşınmazların hesabı bir gün Türk yetkililerden bir gün
sorulacaktır’. İşte bundan dolayı geçen seneden beri yapılan
hazırlıklar var. Önce Hıristiyanlar için vakıflar kurduruldu.
İstanbul’da 1800 tane Rum var, fakat ortada 78 vakıf var.
Dolayısıyla mallar bunlara iade edilecek. AB ile ilişkilerde
hükümetin bunlara ‘hayır’ demesi mümkün değil. Önümüzdeki Kasım
ayında da bütün Katoliklerin istekleri olacak. 1800 adet büyük
taşınmaz istiyorlar. Hepsini isteyecekler. Türkiye’nin baklavasını
bile koruyamayan bu hükümet Türkiye’yi nasıl korur” dedi.
Fatih Camii’ni de istiyorlar
Aytunç Altındal, ayrıca Patrikhane ve patriğin inanılmaz bir
isteğinden bahsetti: “Şimdi şu da var Fatih Camii’nin bulunduğu
yerde eskiden patrikliğin yer vardı. İş o boyuta geldi ki Fatih
Camii’nin bazı bölümlerinin yıkılarak ya da değiştirilerek yeniden
patrikhaneye verilmesinin projeleri hazırlanıyor. Türkiye’de
hükümetin tesbit ettiği 267 yer var. Geri iade edilmesi düşünülen.
Tabi adamlar tamamını istiyor. Bütün İstanbul gidiyor yani… Kasım
ayında papa gelecek. Papanın gizli bir gündemi var. 22 Mart 2006
tarihinde Papa Sale adlı bir Kilise Tarihçisi Cizvit papaza
‘Türkiye raporu’ yazdırdı. Bu raporda Türkiye’den istekleri var. Bu
istekler içinde Ayasofya ile ilgili madde de var, her şey var,
hepsi ile ilgili, bütün mabetler ile ilgili madde var.”
Türkiye, Hıristiyan cemaatlerinin cenneti haline geldi
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Üyeleri Fahrettin Yokuş,
Erdem Akyüz ve Fethi Bolayır, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet’in ilanı
ve Lozan Antlaşması’ndan 80 yıl sonra Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan
Sevr yanlılarının savaşla giremedikleri Türk vatanına AB şemsiyesi
altında girmeye başladığını ifade etti.
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Üyeleri, Kamu-Sen Genel
Sekreteri Fahrettin Yokuş, Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı
Av. Erdem Akyüz ve Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Fethi
Bolayır, ortak bir yazılı açıklama yaptı. Alt-üst kimlik,
Türkiyelilik, ana dil, etnik kimlik aldatmacaları altında,
darmadağın edilen yasa ve hukuk düzeninden sonra, Türkiye’nin,
“Hıristiyan cemaatleri cenneti” haline getirildiğini öne süren
açıklamada, “Türkiye’yi kuran anlaşmaların maddeleri ve Türk
vatanını kurtaran şehitlerimizin kanları yok sayılarak, dini cemaat
ve vakıflarla azınlık vakıfları görülmemiş ölçüde ödüllendiriliyor.
Bu ödülün karşılığının ise ne olduğu da bilinmiyor” denildi.
Milli Gazete