Ayasofya'nın Çanı nerede? Rusya'da saklanan Ayasofya'nın çanı için hangi yemin edildi?
Abone olAyasofya'nın Hıristiyanlar için önemini hatırlatan Prof. Dr. Ali Kafkasyalı, İstanbul'un fethi zamanında Bizanslıların Ayasofya çanını beraberinde götürdüğü, daha sonra Rusların eline geçen çanın eritilip büyük bir haç yapıldıktan sonra bir gün Ayasofya'nın üzerine dikilmek için yemin edildiğini belirtti.
Ayasofyanın yeniden ibadete açılmasıyla ilgili hem Türkiye'de hem de dünya kamuoyunda tartışma sürerken, Ayasofya ile ilgili çok çarpıcı gerçeği Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Kafkasyalı açıkladı. Ayasofya'nın Hıristiyanlar için önemini hatırlatan Prof. Dr. Kafkasyalı, İstanbul'un fethi zamanında Bizanslıların Ayasofya çanını beraberinde götürdüğü, daha sonra Rusların eline geçen çanın eritilip büyük bir haç yapıldıktan sonra bir gün Ayasofya'nın üzerine dikilmek için yemin edildiğini belirtti. Prof. Dr. Kafkasyalı, “Ayasofya" Üzerine gerçekleştirdiği mülakatta sorulan sorulara yanıt verdi.
Ayasofya konusundaki tutkusuyla bilinen ve lisede öğretmenlik yaptığı günlerden itibaren öğrencilerine zaman zaman "Ayasofya'nın Çanı"nı anlatan Prof. Dr. Ali Kafkasyalı'nın anlattıklarını okurken küçük dilinizi yutacaksınız. İşte o açıklamalar...
"Bizim kuşakta “Ayasofya, tutkusu yüksektir. Sebebine gelince, bizim kuşağın, Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ve iç müdahalelere fazla açık olduğu, kuzeyden olsun batıdan olsun işlerimize fazla karışıldığı, Necip Fazıl’ın ifadesiyle “öz yurdumuzda garip” olduğumuz bir dönemde yaşamamızdandı. Sovyetler Birliği Kars’ı, Ardahan’ı istiyordu. “Dış Türkler ve akraba toplulukların” başka bir sözle soydaş ve dindaşlarımızın adını anamadığımız bir dönemdi."
Evlerimizde mutlaka Ayasofya resmi olurdu
"Evlerimizde mutlaka Ayasofya’nın resmi olurdu. Yeni camilere Ayasofya adı verilirdi. Şimdi de bu durum devam ediyor. Özellikle yurt dışında yapılan camilere “Ayasofya Camii” adı verilmektedir. Bu adlandırmalar tesadüfi değildir. Milletimizin beyninde için için yanan Ayasofya özleminin tezahürüdür. Kanaatim odur ki bu vatanın varisi her vatan evladında Ayasofya tutkusu vardır."
Fatih İstanbul'a girerken çanı söküp götürdüler
- "Şunu iyi bilmek gerekir ki, hiçbir Hristiyan’ın özellikle Slav ırkı ve Ortodoks Hıristiyanların hayalinden Ayasofya çıkmaz. Onlar için Ayasofya, hem siyasî hem de dinî olarak Slavlığın ve Ortodoksluğun kalbi demektir.
İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından alınışı sırasında Bizanslılar Ayasofya’nın çanını beraberlerinde götürmüşler. Bu çan Rusların eline geçmiş. Onlar da bu çanı eritip büyük bir haç yapmışlar. Bu haçı Ayasofya’nın tepesine dikmeye ant içmişler."
Hristiyan alemini uyandırmamak mı lazım!
"(Hristiyan âlemini uyandırmayalım, husumetini körüklemeyelim. Problem çıkarırlar) “Efendim, bu görüşe katılmak mümkün değil. Çok önemli bir atasözümüz var: “Su uyur, düşman uyumaz.” İstanbul ve Anadolu’da gözleri olanlar, hiç uyumadılar ki uyandıralım. Onlar her devirde ve dönemde uyanıktırlar. Bakınız bir örnek vereyim.
Biliyorsunuz İstanbul’un fethinden 424 sene sonra 93 Harbinde Rus Çarlığının orduları doğudan ve batıdan Osmanlı Devleti’ne saldırdı."
93 Harbi'nde o çan Yeşilköy'e kadar geldi!
"Doğudan Erzurum’a, Batı’dan Yeşilköy’e kadar geldiler. İstanbul’u işgal etmeye ramak kaldı. Ruslar malum “haç”ı Yeşilköy’e kadar getirdiler. Kıbrıs’ı “pay” alan İngilizlerin yardımıyla Sultan Abdülhamid Han büyük ödünler vererek “haç”ın dikilmesini önledi. Ruslar birini Kars’a diğerini de Yeşilköy’e olmak üzere iki zafer abidesi dikerek -bir dahaki sefere deyip- çekildiler! İşgal ettikleri yerlerde kiliseye çevirecekleri camilere asmak için Rusya’dan getirdikleri çanların bir kısmını, harp tazminatı olarak aldıkları Kars, Ardahan ve Batum’da yaptıkları kiliselere yerleştirdiler."
Bir daha “haç”ı getirebildiler mi?
"Elbette. Bir sonraki gelişlerinde hem de Osmanlı Devleti’nin “Cenaze Marşını” yazarak geldiler. 1913’te Çar Nikola malum “haç”ı saraydan çıkararak büyük bir törenle Karadeniz’de hazırlanan Rus donanmasının komutanına teslim eder ve şu talimatı verir:
“İstanbul’a girdiğinizde Hazreti Meryem’in mabedi olan Ayasofya’dan Muhammed’in icat ettiği o yalancı dinin yazılarını silerek, senin vekilin olan Çar Nikola ölünceye kadar ömrünü bu mabette geçirecek, diyerek haçı Ayasofya’nın üstüne dikin.”
Bu hadiseyi Orenburg’da çıkan Vakit Gazetesi o gün baş makalesinde aynen yazar. Bu gazetenin, Çin, Hindistan, Türkistan ve Rusya’daki Türklerden 150 bin abonesi vardır. Bu haberi okuyan Türkler galeyana gelir. 400 milyon Müslümanın mukaddes dinine dil uzatıldığı ve hakaret edildiği için Ruslara karşı inkılâpçı Rus sosyalistleriyle işbirliği yapmaya başlarlar.
Osmanlı Devleti, bütün Balkanları, Kıbrıs dâhil adaları kaybettiği, Rus ordusu İstanbul önlerine kadar geldiği hâlde “haç”ın Ayasofya’nın üzerine dikilmesine fırsat vermez."