Ayasofya konser yeri değil.
Abone olDin adamları müze, cami, kilise üçlemindeki Ayasofya'nın amacı dışında kullanılmasına tepkili...
Konseri düzenleyen İstanbul Müzik Festivali Yönetmeni Ahmet
Erenli ise projeyi ‘hoşgörü konseri’ olarak nitelendirdi. Fener Rum
Patrikhanesi, “Burası kutsal bir mekan. Bir ibadet yerinde böyle
bir şeyin yapılması doğru değil. Buranın kutsallığına aykırı. Bizim
kiliselerimizde konser olmuyor, camilerde de olmuyor. Burada olması
da uygun düşmez.” açıklamasını yaptı. Türkiye Ermenileri Patriği
Mesrob II, kutsal mekânların sadece ‘ibadet’ için yapıldıklarının
altını çizdi. Mesrob II, kiliselerde patrikliğin onayı alınmak
şartı ile sadece ruhani içerikli etkinliklere izin verilebileceğini
belirtti. Vatikan İstanbul Temsilcisi George Marovitch de
Ayasofya’nın kutsal bir yer olduğuna değinerek şunları söyledi:
“Normalde bizim kiliselerde orkestralı ilahiler söylenir, camide de
ilahi okunur. Ancak bu şekilde bir müzik olmaz. Ayasofya’nın bu
şekilde kullanılmasından biz memnun değiliz. Aya İrini’de de defile
düzenlemek yanlıştır. Her şey yakışan yerde yapılmalıdır.” Diyanet
İşleri Başkanlığı, konuyla ilgili görüşü; ancak Din İşleri Yüksek
Kurulu’nun toplanmasından sonra açıklayabileceğini belirtirken,
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Bayraktar Bayraklı, bir Müslüman olarak bu girişimden incindiğini
kaydetti. Bayraklı, “Mabet başka bir amaç için kullanılmamalı.
Burası musiki mekanı değil. Ayasofya müze de olsa burada konserin
olması hakarettir. Allah katında, Hıristiyanlar için de,
Müslümanlar için de çok tehlikeli. Allah, mabetlerinin korunmasını
istiyor. Osmanlı, İstanbul’a girince kiliseleri ya cami yaptı ya da
kilise olarak bıraktı.” dedi. Sanat tarihçisi Prof. Dr. Semavi
Eyice, Ayasofya’nın bir mabet olduğunu ve hiçbir şekilde konser
verilemeyeceğini söyledi. Ayasofya Müzesi’nin eski müdürü Erdem
Yücel, konserin mekana zarar vereceğine dikkat çekerken “Artık
karar verilmeli. Burası camiyse cami, kiliseyse kilise, konser
salonuysa konser salonu olsun.” şeklinde konuştu. Rotterdam
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, bir mabet olan
Ayasofya’nın amacının dışına çıkılmasının Fatih Vakfiyesi’ne ve
hukuka aykırı olduğuna işaret etti. Konser fikrinin altında yatan
amacın Ayasofya’yı kiliseye çevirmek olduğunu ileri süren Akgündüz,
“Dün resim sergisi düzenlediler, bugün konser, yarın defile
düzenlerler. Sonra neler olur siz düşünün.” dedi. Her iki din için
de kutsal olan bir mekanda konser verilmesinin izah edilemez
olduğunu aktaran Prof. Semavi Eyice de, “Bunu kim akıl etmiş
bilemiyorum. Yarın da birileri çıkıp Süleymaniye Camii’nde konser
vermeye kalkar.” şeklinde endişesini dile getirdi. Eyice,
Ayasofya’nın Osmanlı Devleti’nde merkez cami olduğunu hatırlatarak,
Anadolu’dan gelip orada namaz kılanların bunu bir övünç kaynağı
yaptıklarına dikkat çekti. Aya İrini’de de yıllardır aynı durumun
olduğuna değinen Eyice, buranın bir mabet olduğunu ve başka amaçla
kullanılamayacağını kaydetti. Ayasofya’nın eski müdürü Erdem Yücel,
konser verilmesini ‘iki dinin mensuplarına yapılan saygısızlık’
olarak nitelendirerek, “Artık bir karar verilmeli. Camiyse cami,
kiliseyse kilise, konser salonuysa konser salonu olsun.” diye
konuştu. Yücel, Ayasofya’nın sese çok duyarlı olduğuna dikkat
çekerek, yüksek sesin tavanlardaki mozaikleri dökebileceği,
Kazasker Levhaları’nın sesten etkilenebileceği uyarısını yaptı.
Konseri düzenleyen İstanbul Müzik Festivali Yönetmeni Ahmet Erenli
ise konser fikrinin 11 Eylül’den sonra İslam dünyası hakkında
oluşan kötü imajla birlikte çıktığını söyledi. “Hoşgörüyü İslam
dünyası 550 yıl önce Fatih Sultan ile yaptı.” diyen Erenli, Kültür
Bakanlığı’ndan izin aldıklarını ifade etti. Erenli, Ayasofya’da
1992’de İstanbul Operası tarafından da bir konser verildiğini
hatırlatarak “Hiçbir radikal unsurdan tepki alma korkumuz yok.
Sultanahmet Camii’nde de bundan 50 yıl sonra konser verilebilir.”
diye konuştu. Konserin sponsorlarından Petrol Ofisi’nin Kurumsal
İletişim Müdürü Elif Günsel de Ayasofya’nın çeşitlilik, barış,
kaynaşma duygusu çağrıştırdığını, bu sebeple konserin burada
düzenlenmesinin anlamlı olduğunu belirtti. Günsel, konserin
Ayasofya’da yapılmasıyla ilgili kendilerine hiçbir tepki
gelmediğini ifade etti. Ayasofya’daki konser bugün 21.15’te
İstanbul Filarmoni Orkestrası tarafından verilecek. Orkestra,
Borusan adlı çelik, inşaat ve otomotiv işiyle uğraşan firmanın
Kültür Sanat Birimi’ne bağlı. Aynı zamanda İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı’nın sürekli orkestrası. Borusan İstanbul Filarmoni
Orkestrası, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu’nun desteğiyle
Mozart’ın Requiem’ini (ölülerin arkasından ölülere ithafen yazılmış
ağıtsal eser), Ramirez’in Misa Criolla’sını ve Ahmed Adnan
Saygun’un Yunus Emre Oratoryosu’ndan parçaları seslendirecek.
Ayasofya’da daha önce de Borusan tarafından resim sergisi
düzenlenmişti. Namık Kemal Zeybek’in kültür bakanı olduğu dönemde
de Yunus Emre Orotaryosu sembolik olarak yapılmıştı. Ancak şimdiye
kadar bu şekilde ciddi manada bir konser verilmemişti. Ayrıca
sadece 650 kişinin dinleyici olarak mekanın üst katını
kullanmasının da sürekli tamirat geçiren Ayasofya’ya büyük zarar
vereceği belirtiliyor. Ayasofya’nın restorasyonundan sorumlu
Laboratuvar Merkezi Müdürlüğü yetkilileri de “Ayasofya çok fazla
gürültüyü, sesi kaldıramaz. Çünkü mozaikleri küçüktür, sıvaları
dökülür. Yapı yıllardan dolayı çok hassaslaştı, dikkatli olmak
gerekiyor; zarar görebilir.” uyarısında bulunuyor. Kaynak :
Zaman