Ayasofya kararnamesindeki Atatürk'ün imzası sahte mi? İşte kritik tarih
Abone olProf. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya’nın müze haline getirilmesi için hazırlanan kararnamenin ve Atatürk imzasının sahte olduğunu savunuyor, diğer uzmanlar ise böyle bir şeyin mümkün olmadığını dile getiriyor.
Ayasofya bir anda gündemin en önemli konusu haline geldi.
Ayasofya’nın statüsü ile ilgili siyaset arenasında tartışmalar
sürerken, gözler 2 Temmuz’da Danıştay’ın vereceği nihai karara
çevrildi. Tarihi yapının yeniden cami olması için açılan davadan
çıkacak sonuç; Ayasofya’nın statüsünü belirlemiş olacak. Uzmanlar
ise ikiye bölünmüş durumda.
''Atatürk’e ait olduğu söylenen ıslak imza
sahte''
Ayasofya’nın ibadete açılması için 2 kez TBMM’ye kanun teklifi
veren Türk Tarih Kurumu’nun eski başkanı Prof. Dr. Yusuf
Halaçoğlu’nun iddiası, Ayasofya’nın müze haline getirilmesi için
hazırlanan kararnamenin sahte olduğu yönünde: “Söz konusu kararname
hiçbir zaman Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Tarih ve sayı numaraları
da yok. Açık bir hukuksuzluk var. Atatürk’e ait olduğu söylenen
ıslak imza sahte. Mustafa Kemal Paşa, Atatürk ünvanını almadan önce
kararnameye Atatürk imzası atılmış. Ancak soyadı kanunundan sonraki
imzaları ile kararnamedeki imzası birbirine hiç benzemiyor.
''Sahte imza dayanak yapılarak müzeye
dönüştürüldü''
1934’te avludaki mozaiklerin ortaya çıkarılması için 9 kişilik
heyet kuruldu. O dönem Ayasofya’nın etrafı dükkanlarla dolu ve
çevresi harap haldeydi. 1931’de çevre düzenlemelerine başlandı.
1934’de sıva tozları nedeniyle halılar sökülünce kısa bir
süreliğine ibadete kapatıldığı duyuruldu. Atatürk’ün ölümüne kadar
açılması geciktirildi. Sonrasında ise sahte imza dayanak yapılarak
müzeye dönüştürüldü. Ayasofya’nın müze yapılmasına ilişkin
kararnamede ABD Büyükelçisi Joseph Grew ve Amerika Bizans
Enstitüsü’nden Thomas Whittemore’un entrikaları olduğuna dair
bulgular var.”
Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrildi
Ayasofya, 1931’de restorasyon için halka kapatılırken, Bakanlar
Kurulu’nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye
çevrildi. Eserin yeniden cami statüsüne dönmesi için ilk girişimi
2005’de Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği
yaptı. Dernek, kararın iptali için Danıştay 10. Dairesi’ne dava
açtı. 2008’de dava rededildi. İtiraz üzerine konu, Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu’na taşınsa da kurul, 2012’de Dairenin
kararını onadı. Dernek, 2015’te Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel
başvuruda bulundu.
Kritik tarih 2 Temmuz
AYM ‘yetkisizlik’ nedeniyle bu isteği kabul edilemez buldu. Davcı
dernek bu kez 2016’da 2. kez Danıştay 10. Dairesi’ne Atatürk
imzasının kriminoloji laboratuvarında incelenmesi talebiyle dava
açtı. Daire, 2 Temmuz gününe Ayasofya’yı görüşmek üzere duruşma
açarken, yapılacak duruşmada, Ayasofya ile ilgili nihai kararın
çıkması bekleniyor.
''İmzanın taklit edildiğini söylemek olacak iş
değildir''
Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü
Kurucu Başkanı Prof. Dr. Zafer Toprak, Halaçoğlu’nun kararnameye
ilişkin sahte iddialarını doğru bulmuyor; “Ayasofya’nın müze olması
Atatürk’ün isteği ve bilgisi dahilinde olmuştur. İmzasının taklit
edildiğini söylemek olacak iş değildir. Atatürk, o tarihte
hayattadır. Ayasofya, evrensel bir değer olarak müze olarak
kalmalı. Aksi halde Türkiye uluslarası arenada ciddi eleştirilere
maruz kalacak. Ayasofya üzerinden yıllardır süren tartışmalara
bakınca, Atatürk’ün müze kararının ne kadar yerinde olduğu,
Atatürk’ün büyüklüğünü bir kez daha anlıyorum. Meseleyi ideolojik
bağlamdan çıkartıp insanlığın ortak değeri olarak görmemiz
gerekir.”
''Doğruluk payı yok''
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi 2. Başkanı
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ise şunları söyledi:
*“Atatürk’e ait imzanın sahte olduğu iddialarına katılmıyorum.
Kararname, kendi hayattayken imzalandı. Atatürk gibi ülkeyi kuran
bir liderin iradesi dışında, imzasını taklit etmeye yeltenecek
kişiler olabilir mi? Ayasofya’yı her yıl, her inanç grubundan
yüzbinlerce insan ziyaret ediyor. Bu açıdan tarafsız statü yani
müze en uygun biçim.
*Mimar Fossati tarafından gün yüzüne çıkartılan mozaiklerin yeniden
kapatılması ülkemize yakışık almayacak ve eserin özgün dokusuna
zarar verecektir”
''Deprem riskli durum olsa ziyarete
kapatılır''
Ayasofya Bilim Kurulu Üyeliği yapan Boğaziçi Üniversitesi Deprem
Mühendisliği Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. Mustafa Erdik ise yapının
depreme yönelik dayınımı konusunda şunları söyledi: “Yapıda deprem
güçlendirme çalışmaları sürüyor. Süreç 3-4 yıl sürecek. Bir yandan
da Ayasofya’yı her yıl 4 milyona yakın insan ziyaret ediyor. Şayet
deprem riskli durum olsa ziyarete kapatılır. Diğer
ibadethanelerdeki risk ne kadarsa Ayasofya’daki deprem riski de
aynıdır. Eseri 7 gün 24 saat 30 kanallı ivme ölçerlerle takip
ediyoruz. İvme ölçerler anlık olarak rasathaneye veri
aktarıyor.”