Bir zamanlar Kudüs Müslümanlar için ne ifade ediyorsa
şimdi de Ayasofya aynı şeyi ifade etmekte.
Bir zamanlar Kudüs için çekilen hasret, şimdi
Ayasofya için çekilmekte.
Bir zamanlar Kudüs için yeşeren ümitler şimdi de
Ayasofya için yeşermekte.
İnşallah bir zamanlar Kudüs ile gerçekleşen vuslat
şimdi de Ayasofya için gerçekleşir.
Son günlerde yayılan bir haber beni oldukça heyecanlandırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayasofya’nın ibadete
açılması için çalışma yapılması yönünde talimat verdiği haberi
eminim benim gibi birçok insanın da yüreğini yerinde hoplatmıştır.
Ki hoplattığından eminim çünkü beni arayan birçok kişi bu haberin
doğru olup olmadığını soruyor. Demek ki toplumda oldukça büyük bir
karşılık görmüş.
Görmemesi de mümkün değil zaten. Ayasofya sadece bu
milletin değil ümmetin kanayan bir yarası, ortak bir
derdi.
Kıymetli bir hocamın bu konuda söylemiş olduğu veciz ifadeleri
sizinle paylaşayım: “Kim Ayasofya'nın yanındaysa,
Endülüs derdi ile yaşıyorsa, Kudüs'te yüreği vuruyorsa, O
Mü'mindir.”
Bu davanın sembol isimlerinden Osman Yüksel
Serdengeçti’nin, Ayasofya’nın bir cami olarak ibadet
merkezi olmaktan çıkarılarak anlamsız bir şekilde müzeye
dönüştürülmüş olmasına istinaden ümitlerin
kırılmaması adına söylediklerini hatırlayalım:
"Bu olacak Ayasofya…
Bu muhakkak olacak…
İkinci bir fetih, yine ba’sü ba’delmevt…
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!..."
Ayasofya bir cami olmasının çok ötesinde anlamlar
içeriyor. Öyle olduğu için de Ayasofya ile ilgili en ufak
gelişmeler bile Yunanistan başta olmak Hristiyan
dünyasında büyük karşılık görüyor. Tabiri caizse Ayasofya
ibadete açılacak diye hop oturup hop kalkıyorlar.
Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki Ayasofya için
savaşmayı bile göze alabiliyorlar. Demek ki Ayasofya’yı
ibadete açmak artık bir zorunluluk haline geldi.
Birtakım kimselerin “Ayasofya ibadete açılırsa Rusya ile
olan ilişkilerimiz” bozulur safsatasına kulak asmamak
gerekiyor. Emin olun ki Fatih Sultan Mehmet’in
Ayasofya’nın cami olmaktan çıkarılmasına yönelik bedduası
bu ülke ve millet üzerinde Rusya’dan daha büyük bir
tehlikedir!
Keşke bunun farkına varabilsek ve Rusya’dan
çekindiğimiz kadar Ayasofya’nın Fatihi Sultan Mehmet’in
bedduasından korkabilsek. Rusya,
Ayasofya açılsa da açılmasa da her zaman bizim için
güvenilmez bir dost olmuştur. Eğer Rusya’dan çekinecek ve
korkacaksak o zaman Suriye’de de olamayalım,
Libya’da da…
Bir ülkenin dostluğunu kaybetmekten korkarak dünyanın süper gücü
olunamaz.
Ayrıca şu anda başta Amerika olmak üzere
Rusya’nın da Vatikan’ın da ve Hristiyan
dünyasının diğer devletlerinin de başlarında Ayasofya ile
meşgul olamayacakları kadar büyük dertleri var.
Amerika iç savaşın eşiğinde, Rusya ve diğer
Hristiyan ülkeler virüsün elinde inim inim
inliyorlar.
Ayrıca Türkiye gerek Suriye’de gerekse
Libya’da elde ettiği askeri başarılarla dünya devletlerine
yeteri kadar gözdağı vermiş durumda. Ülke olarak hiç olmadığımız
kadar güçlü ve prestijli bir durumdayız.
İçeride halkın büyük desteğini alan bir iktidar, dışarıda ise
zafer üstüne zafer kazanan bir devletiz.
Son on yıldır Ayasofya “ha açıldı ha açılıyor!” diye
çok ümitlendik ama bu seferki durum çok farklı.
Bütün şartlar adeta “Ayasofya açılsın!” diye
feryat ediyor.
Eğer bu sefer de etrafta yayılan bunca ümit verici habere rağmen
Ayasofya açılmazsa yaşayacağımız inkisarı anlatmaya
kelimeler yetmez.
Allah’ım, ne olur 70 yıldır Ayasofya hasretiyle yanan bu
gönülleri bu sefer vuslat haberleriyle şenlendir. Bu ümmete
geçmişte bir Selahaddin bağışladığın gibi bugün de bir Selahaddin
ver. Geçmişte Kudüs’le sevindirdiğin bu ümmeti bugün de Ayasofya
ile şenlendir… (Amin)