Avukatlara soran çıkmadı
Abone olAvukatlık mesleğinin geleceğine damgasını vuracak yasa taslağında avukatların görüşleri alınmadı.
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi yazılı açıklama ile
avukatların görüşleri alınmadan hazırlanan yasa taslağına tepki
gösterdi. Şube taslağın geri çekilmesini isteyerek şu tepkiyi
gösterdi:
Avukatlık mesleğinin geleceğine damgasını vuracak ve avukatlık
mesleğinin niteliğini, yürütülüş biçimini çok esaslı bir biçimde
değiştirecek olan bir yasa taslağı TBB Başkanı Av. Özdemir Özok
imzasıyla yayınlandı. Avukatlık yasasında ciddi değişiklikler
hedefleyen bu taslağın hazırlanması aşamasında avukatların görüşü
alınmamış, hiçbir tartışma yürütülmemiştir.
TBB’nin istediği olur ve taslak yasalaşırsa; avukatlar kariyerleri,
statüleri, hakları ve yetkileri belirlenmiş, eşit olmayan iki gruba
/ sınıfa / kasta ayrılacaklardır: “avukatlar” ve “ücretli
avukatlar”
Ücretli avukatlar;
Avukatlık Kanunu ve meslek kurallarına uymakla yükümlü olacaklar
ama Baro üyesi sayılmayacaklardır.
Sicilleri ayrı tutulacak, TBB tarafından bastırılan ücretli avukat
kimliği ve ruhsatı kullanacaklar, Baro Genel Kurulunda seçme,
seçilme ve oy hakkına sahip olmayacaklardır .
Kendi adlarına vekaletname alamayacak, dava ve iş takip
edemeyeceklerdir.
Yanında çalıştıkları avukata/büroya/ortaklığa karşı disiplin suçu
işlemeleri halinde çeşitli disiplin cezaları yanı sıra ücretli
avukatlar sicilinden çıkarılma cezasına maruz
kalabileceklerdir.
İş sözleşmesi vefat dışında herhangi bir nedenle sona erdiği
takdirde hem ücretli avukatlar sicilinden hem de Barodan kayıtları
silinecektir.
Avukatlar,
Kayıtlı oldukları barolar tarafından düzenlenen meslek içi eğitim
çalışmalarına yılda en az 50 saat katılmak zorunda kalacaklar, bu
zorunluluğa uymayanların mesleki çalışmaları baro yönetim kurulu
kararıyla durdurulacaktır.
Adli ve idari mercilere vekaletname sunarken bu işe ilişkin
avukatlık sözleşmesini Baroya ibraz ederek sözleşmenin asgari ücret
tarifesine uygunluğunu vekaletnameye basılacak “avukatlık
sözleşmesi görülmüştür” kaşesiyle belgelemeden hiçbir iş
yapamayacaklardır. İşlemi yapan Baro tarafından ise sözleşmedeki
ücretin binde beşi oranında “ücret” alacaktır.
“Zorunlu mesleki sorumluluk sigortası” yaptıracaklardır. Aksi
taktirde mesleki çalışmaları durdurulacaktır.
Avukatlık şirketleri siciline kayıtlı olan şirketler;
Baro bölgesi içinde ya da dışında şube niteliğinde ikinci büro
açabilecekler, Varolan mevzuatta sadece danışmanlık yapabilen
yabancı avukatlık şirketleri TBB’nin yabancı avukatlık ortaklıkları
siciline kaydedilecekler ve bu yasa ile birlikte avukatlık da
yapabilecekler, bu şirketlerin Türk ortakları kendi adlarına
vekaletname alamayacak, dava ve iş takip edemeyecekler.
Özgürlük ve demokrasinin temel ilkeleri arasında sayılan savunma ve
adil yargılanma hakkının vazgeçilmez teminatı savunmanın
bağımsızlığı ise, bağımsızlığın teminatı da savunma mesleği içinde
kast, alt-üst ilişkisi, hiyerarşik yapılanma ve ekonomik
bağımlılığın reddedilmesidir. Bu ilke TBB yönetimi tarafından
hazırlanan yasa taslağı nedeniyle tarihinin en ağır darbesiyle
karşı karşıyadır.
Bugünkü ekonomik koşullarında kendi bürolarını açma olanağı
bulamamaktan başka bir “suç”ları olmayan ve ücretli çalışmak
zorunda kalan meslektaşlarımıza reva görülen parya muamelesi yerli
ve yabancı avukatlık tekellerine yol açma gayretinin diğer yüzüdür.
Türkiye’nin dört bir yanında şubeler açacak avukatlık şirketleri
sermaye büyütürken sayıları giderek artan ücretli avukatların eski
hak ve statülerinin ellerinden alınması, amaçlanan sistemin bir
zorunluluğudur.
“Ücretli avukatlar Baro üyesi değildir, Baro Genel Kurulunda oy
hakları yoktur” diye buyuran TBB baronlarının ücretli
meslektaşlarımızı barolardan tasfiye planı TBB’yi ortaçağın lonca
örgütüne dönüştürme politikasının ilk adımıdır. Geneli genç olan
bir grup avukatın seçme ve seçilme hakkının, görüş ve oyuyla
yönetime katılma hakkının elinden alınmasıdır
Avukatlık ücret sözleşmesi düzenlenmesi ve Baroya onaylatılması
zorunluluğu, yoksul kesimleri savunmasız bırakan bugünkü koşullarda
“ne kadar para, o kadar savunma hakkı” gibi sakıncalı sonuçlar
doğururken, avukatlık faaliyetini izleme, denetleme, kontrol
yanında ağır bürokratik bir yükle karşı karşıya bırakacaktır. Bu
kesintinin “ücret” olarak adlandırılmış olması; olsa olsa bir
ironidir. Yapılacak kesintiye bu haliyle ancak, harç ya da daha
doğru bir ifade haraç demek daha yerinde olacaktır.
Sayın meslektaşlarımız ,değerli basın emekçileri !
Bu yasa tasarısının, tarihin bu anında bize dayatılması tesadüfi
bir olgu değildir.
Doksanlı yıllarla birlikle emperyalizmin, neo-liberalizm adı
altında dünya çapında başlattığı ve adına Washington Konsensus
denilen, emekçilerin ve çalışanların yüzyıllar süren mücadeleleri
sonucu kazanılmış sosyal güvenlik haklarını yok eden,sağlık,eğitim
ve adalet gibi kamusal hizmetleri özelleştirerek, piyasaya
terkeden, bütün toplumsal hayatımızı bir avuç sömürücü rantiyenin
keyif ve isteğine bırakan bu saldırı dalgası, ülkemizin emekçi ve
çalışanlarının üzerinde uzun zamandır sürüyordu.Emekçilerin ciddi
direnişliyle de karşılaşan bu dalga nihayetinde, yukarıda
ayrıntıları ile izah edildiği üzere bizlere de çarptı. Özellikle
ücretli avukatları hedefe koyarak onları plebleştiren, savunmanın
bağımsızlığı, adil yargılanma ve savunma hakkını zedeleyen,
avukatlık mesleğinin bekasını sorgular hale getiren GATT, IMF,
DÜNYA BANKASI patentli bu saldırı ne hazindir ki avukatların meslek
örgütü olan ve “ulusalcılığı” kimselere bırakmayan TBB marifetiyle
uygulamaya sokulmaya çalışılmaktadır.
Molierac’ı ünlü tanımıyla birlikte anmanın tam zamanıdır:
“Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne de
iktidara tâbiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında
değiliz, fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin
en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir
(köle) kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı”.
Savunma mesleğini kamusal bir hizmet olmaktan çıkarıp,avukatların
büyük çoğunluğunu sermayenin ücretli köleleri haline getirmek
isteyenler,böyle bir taslağı hazırlama pervasızlığını
gösterebildikleri için meslektaşlarından özür dilemeli, ayrımcı ve
cüretkar bu yasa taslağı tamamıyla geri çekilmelidir.