Avrupa'ya Türkiye darbesi! En hassas yerinden vurdu
Abone olAnkara, üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin bütçesine yaptığı katkıyı, son aylarda Türkiye hakkında alınan kararları protesto amacıyla azaltıyor. Rusya’nın da benzer kararı ile Konsey’in milyonlarca euro kaybı söz konusu. Rusya da benzer bir adım atmıştı.
İrili ufaklı 47 Avrupa devletinin üye olduğu Strasbourg
merkezli Avrupa Konseyi, Ankara’nın aldığı bütçe katkı payını
azaltma kararıyla sarsılmış durumda.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Avrupa Konseyi Genel Sekreteri
Thorbjorn Jagland’a bir mektup göndererek Türkiye’nin bundan böyle
teşkilat bütçesine en fazla katkı yapan devlet (Büyük Donör)
statüsünden vazgeçmek istediğini belirtti ve bu amaçla gerekli
işlemlerin başlatılmasını istedi.
6 BÜYÜK DONÖR ÜLKE
DW Türkçe’den Kayhan Karaca’nın haberine göre; Ankara’nın,
İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Rusya’nın ardından Avrupa
Konseyi’nin bütçesine en fazla katkı yapan 6’ncı devlet konumuna
yükselme düşüncesi ilk olarak Mevlüt Çavuşoğlu’nun Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi (AKPM) başkanlığı yaptığı 2010-2012 döneminde
gündeme gelmişti.
KATKI PAYINI 33 MİLYONA ÇIKARTTI
Ancak bu düşünce siyasi nedenlerden ötürü 2015 yılı başlarına kadar
gerçekleşemedi. Karar, Tük hükümeti tarafından 2015 yılı başlarında
verildi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 12 Mayıs 2015
tarihinde onaylandı, 1 Ocak 2016 tarihinde de yürürlüğe girdi.
Türkiye, bu tarihten itibaren daha önce yaklaşık 14 milyon euro
olan yıllık katkı payını diğer 5 Büyük Donör devlet gibi 33 milyon
euro düzeyine çıkartmayı kabul etmişti.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın konu hakkında 13 Mayıs 2015 tarihinde
yaptığı yazılı açıklamada bu girişim “Demokrasi ile
hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde insan haklarına geniş bir
açıdan yaklaşan ve insan onuruna saygıyı ortak kültürümüzün
öncelikli unsuru haline getiren Avrupa Konseyi’nin üye ülkelerde
ortak değerlerin güçlendirilmesi bakımından oynadığı role
verdiğimiz önemin somut göstergesi” olarak
tanımlandı.
NİYET NEYDİ NE OLDU
Türkiye’nin bütçeye katkı payını yükseltmesi, Avrupa genelindeki
ekonomik kriz nedeniyle “sıfır büyüme” politikası ile yönetilen
Avrupa Konseyi’nde sevinçle karşılandı. Türkiye’nin son iki yılda
verdiği ekstra 40 milyon euro sayesinde teşkilatın teknik altyapısı
yenilendi, tadilat çalışmaları başlatıldı, personel politikası
nefes aldı.
Avrupa Konseyi’nde kimi çevreler Türkiye’nin bütçeye katkıyı
artırma kararının ardında özellikle 2013’teki Gezi olayları sonrası
yavaş yavaş Ankara’ya karşı eleştiri dozunu yükselten Avrupa
Konseyi’ni “para karşılığı susturma” çabasının olduğunu söyledi.
Fakat bunun böyle olmadığı, en azından öyleyse bile işe yaramadığı
zamanla ortaya çıktı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Avrupa Konseyi’nin Avrupa İnsan
Hakları Komiseri ve AKPM gibi bazı organlarının eleştirileri, Türk
hükümeti ve AKP içinde rahatsızlık yaratmaya başladı. AKPM’nin bu
yıl Nisan ayında, “demokrasi, insan hakları ve hukuk
devleti konusunda Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan
yükümlülükler yerine getirilmediği” gerekçesiyle
Türkiye'yi 2004 öncesinde olduğu gibi tekrar siyasi denetime alması
Ankara-Strasbourg ilişkilerini derinden sarstı. AKPM’nin kararı AB
organları için de referans belgeydi.
Mevlüt Çavuşoğlu bu karar sonrası yaptığı bir açıklamada
“Buna pişman olacaklar. Denetim sürecine almakla
Türkiye’yi daha iyi denetleyeceklerini sanıyorlarsa bu bir siyasi
karar. Hak etsek eyvallah. Denetim sonrasında diyalog sürecinde
yapılan işlemlerin aynısını yapıyorlardı zaten. İki raportör
geliyordu güzel işbirliğimiz vardı, aynı işbirliğini
göremeyecekler” ifadelerini kullandı.
ÖDÜL KRİZİ
Denetim süreci kararı henüz tazeyken AKPM her yıl Ekim ayında
verdiği Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’nü bu yıl, şu an FETÖ’den
tutuklu yargılanan eski YARSAV Başkanı Murat Arslan’a verdi.
AKPM’nin bu kararı, Türk hükümeti için bardağı taşıran damla
oldu.
AKPM bünyesinde 18 milletvekilinden oluşan Türk heyetine başkanlık
eden AKP milletvekili Talip Küçükcan, ödül töreni sonrası
Strasbourg’da yaptığı açıklamada Avrupa Konseyi’ni “FETÖ’yü
destekler pozisyona girmek ve kendini kullandırmakla” suçladı.
AKPM’nin, “darbe girişiminde bulunarak anayasal düzen ve seçilmiş
hükümeti devirmeye teşebbüs edenlere ödülle meşruluk kazandırması
kabul edilemez” ifadelerini kullanan Küçükcan, Türkiye’nin bu
karara en şiddetli biçimde tepki göstereceğini söyledi.
KONSEYE DARBE
Ankara bütçe payını azaltarak 1949’dan bu yana üyesi
olduğu Avrupa Konseyi’ni en hassas noktasından vurma kararı aldı.
Dahası, bütçeye en fazla katkı yapan bir diğer ülke konumundaki
Rusya da son bir yıldır benzer bir adım atmış
durumda. Rusya, Kırım’ın işgali iddiası nedeniyle Rus
delegasyonunu dışlayan AKPM’yi cezalandırmak için Avrupa
Konseyi’nin 2017 bütçesine yapması gereken 33 milyon euro
tutarındaki katkının 20 milyonluk bölümünü ödemeyi askıya aldı.
Ocak 2018’de Rus heyetinin AKPM’ye dönüşü sağlanmazsa bu
politikasını sürdürmesi bekleniyor.
HENÜZ NETLİK KAZANMIŞ DEĞİL
Türkiye’nin aldığı kararın 2018’den mi yoksa 2019’dan itibaren mi
yürürlüğe gireceği henüz netlik kazanmış değil. Ancak, 1 Ocak
2018’den itibaren yürürlüğe girer ve Rusya’nın bu yılki politikası
da devam ederse Avrupa Konseyi bir yılda 40 milyon euro birden
kaybetmiş olacak. Bünyesinde AİHM, AKPM, Avrupa İşkenceyi Önleme
Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Komiseri, GRECO gibi kurumları
barındıran Avrupa Konseyi’nin birçok program ve projesi iptal
edilecek. Bu da toplam bütçesi 350 milyon euro barajını dahi
aşamayan Avrupa’nın bu en eski teşkilatı için varlıksal bir sorunun
başlangıcı demek.