Avupa parlamento seçimleri geçtiğimiz pazar günü
yapıldı.Öncesinde ’ uuuuu büyük hayal kırıklığı
yaşandı..!’ goygoyunun aksine, sonuçların hiç de
şaşırtıcı olmadığının altını çizelim.
Şöyle ki, Avrupa’da seçim başarısı göçmen
politikasıyla beraber yürür. Göçmenlere karşı sert tavırlar
ve göçmenlerin haklarını kısıtlayacak her türlü politika özellikle
orta yaş ve yaşlı seçmenden tam puan alır. Üllkemizde başbakan
nasıl din üzerinden siyasetle bayrağı almış koşuyorsa Avrupalı
politikacı da göçmenler üzerinden prim yapıyor. Bunu anlarsak
Avrupa siyasetini çözmüş oluruz.
Aşırı sağın yükselişi kesinlikle bir sürpriz değil.
AB üyesi olmayan İsviçre'de de durumlar farklı değil. Durum şu ki;
Avrupalı artık ülkesinde göçmen istemiyor. Öteden beri
istemiyorlardı ama artık savaş açıyorlar.''Sizden artık
bıktık'' mesajı veriyorlar...
Ha bundan sonra göçmenlere yönelik katı tutumlar
artar, yabancılara rahat vermezler mi, bu da tartışılır zira, bu
tür baskıların sonuçları da malum terör örgütleri doğuruyor ki,
Avrupalının en çok korktuğu durum diyebiliriz.
Avrupa’lı Türk’e gelecek olursak, başbakanın
uluslararası arenada siyasi tutumu hiç de öyle alkışlanacak cinsten
değil. Başbakanın sivri çıkışlarını ve müdanasız politikasını
ayakta alkışlayanlar, büyük fotoğrafı göremeyen, at gözlüğü
takanlar diyebiliriz.
Geldiğimiz durumu anlatan klişe ama büyük örnek,
Avrupalının 20 sene önce ‘neden baş örtüsü
takmıyorsun,korkmuyor musun’’ sorusunun tekrar gündeme
gelmiş olması.''Hah tam aştık bunu'' derken bu soru günümüzde
tekrar hortladı...teşekkürler Başbakan.
Başbakanın Köln mitinginden sonra Yeşiller Eş sözcüsü
Cem Özdemir’in ''Merkel sözü sarf edildiğinde salonun
yuhalaması çok kötü bir izlenim bıraktı, çok çirkin oldu, bu
hafızalarda kalacak, bunun bedelini ödeyeceğiz''
açıklamasına sonuna kadar katılıyorum.
Mitinge çıkıp, entegrasyondan bahsetmek, asimilasyonu
öcü olarak addetmek, ''almancayı öğrenin'' türü son kullanma tarihi
geçmiş mesajlar vermek, yüzyılın en klişe, en vasat en gereksiz, en
talihsiz açıklamasıdır. 1800’lerden kalmadır(!)
Sözüm o ki; Köln’de Merkel'i yuhalatıp,
arkasından ''yaşadığınız ülkeye entegre olun, yaşadığınız ülkenin
dilini öğrenin'' diyerek güzelleme yaptığını sanmak, günümüz
Türkiye Başbakanının geri kalmış bir mesaj kaygısıdır. Yeni şeyler
söylemek lazım, yeni şeyler üretmek lazım...
Avrupalı Türk'ün, 3. ve 4. jenerasyonunun zaten
bir dil sorunu kalmamıştır, bu bir, Türklerin Avrupalıyla
entagrasyon sorunu din olgusundan kaynaklanmaktadır ki, Avrupalı
Türk’ün Avrupalıyla şahane ve birebir uyumu için tüm Avrupalı Türk
vatandaşlarının müslümanlıktan hristiyanlığa geçişiyle mümkündür.
çok absürt dimi? bencede.
Asimilasyona gelince; asimilasyondan korkmak
gereksizdir, kişinin kendi tercihidir. Avrupa'da özellikle yüksek
okul okuyan Türkler, yerli halkla aynı haklara sahip olmak için
isim değişikliği dahi yapmaktadır, ne kadar eğitim alırsanız alın,
adınız Ahmet /Mehmet ise, şansınız illa ki azalır...
Şuraya geliyoruz; asimilasyon kaçınılmaz olabilir,
asimilasyondan korkmayalım.
Entegrasyon şeysine dönecek olursak, Avrupalı
Türk’ün Avrupalı'yla din dışında hiç bir entegrasyon sorunu
kalmamıştır.
Avrupa’da asıl entegrasyon sorunu Türklerin kendi
arasında olan ve akp iktidarı döneminden gitgide çoğalan ve bugün
tavan yapmış bir sorun olup, Türkleri kendi aralarından maalesef
bölmüştür parçalamıştır, kamplaştırmıştır.
İlla ki korkmak istiyorsanız asıl korkulacak durum
budur.