Avrupa'dan üniversitelere kötü not
Abone olAvrupa Üniversiteler Birliği, Bologna Kriterleri'ne göre, Türkiye'nin kalite notunu 5 üzerinden 2 verdi. 77 üniversitemizden sadece 4'ü EUA'dan geçer not aldı.
Ülkemizin kalite rengi ise en kötüyü sembolize eden "kırmızı"nın bir üstü olan "turuncu". Türkiye, insan hakları, demokrasi konularında Kopenhag Kriterlerini yerine getirip Avrupa Birliği'yle müzakerelere başlamaya hazırlanırken, üniversitelerimiz ise Avrupa'nın yüksek öğrenim standardı olan Bolonya Kriterleri konusunda sınıfta kaldı. AB'yi oluşturan ülkelerin kurduğu ve Türkiye'nin de katıldığı Avrupa Üniversiteler Birliği, üniversitenin kalitesini gösteren dört kriterde yüksek öğretimimize 5 üzerinden 2 verdi. Bugüne kadar 77 üniversitemizden sadece 10'u, kendini denetlemesi için EUA'ya başvurabilirken, bunlardan da yalnızca 4'ü geçer not aldı. Sadece dördü sınıfı geçti 1998 yılında Fransa, İtalya, İngiltere ve Almanya'nın temellerini attığı Avrupa Üniversiteler Birliği, 1999'da Bolonya Bildirisi'yle Avrupa Yükseköğretim Alanı'nın kriterlerini belirledi. Avrupa üniversitelerinin eğitim kalitesini yükseltmek amacıyla kurulan birlik, AB üyesi ülkelerin yükseköğretimleri adına söz söyleyebilmesi nedeniyle büyük bir yaptırım gücüne sahip. Bu kurumun, YÖK'ün yurtdışındaki üniversitelere uyguladığı denklik gibi, yakında Avrupa Üniversiteler Birliği Akreditasyonu'nu uygulamaya koyabileceği belirtiliyor. Türkiye'den bugüne kadar sadece 4 üniversite, kendini EUA'nın denetimine açarak, Avrupa standartlarında olduğunu kanıtladı. 6 üniversite ise EUA denetiminden geçiyor. Eğer akreditasyon sistemi uygulanmaya başlanırsa, EUA denetiminden geçmeyen üniversitelerden mezun olanlar, akademisyen olarak AB ülkelerinin başını çektiği EUA üyesi 45 ülkenin üniversitelerine kabul edilmeyecek ve Avrupa'da lise mezunu kabul edilecek. Denetimden geçer not alan, Ortadoğu Teknik, Boğaziçi, Uludağ ve İstanbul Teknik Üniversiteleri ile denetim aşamasında bulunan Ankara, Bilkent, Marmara, Erciyes, İzmir Ekonomi ve Bahçeşehir dışındaki üniversitelerin henüz denetime bile açılmamış olması dikkat çekiyor. Kalite sistemine öğrenciler ve uluslar arası kurumların katılımı var. Kalite sistemi var ama tüm programlarda uygulanmıyor. Yasal zemin hazırlandı, sistem değişim sürecinden geçiyor. Hazırlık aşamasında. Katılım unsurlarından sadece biri var. Bir kalite sistemi veya uygulamaya yönelik herhangi bir plan mevcut değil. Tablo rektörlere gösterildi Üniversitelerimizin içinde bulunduğu bu tablo, Ağustos ayı başında İzmir'de gerçekleştirilen Rektörler Komitesi Toplantısı'nda YÖK tarafından rektörlere gösterildi. Avrupa Üniversiteler Birliği'nin Bolonya Kriterleri çerçevesinde verdiği Türkiye'nin 2005 yılı Bolonya Karnesi de aynı toplantıda sunuldu. Karneye göre üniversitelerimizin kaliteyle ilgili 4 kriterten aldığı not 5 üzerinden 2. değerlendirme notuna göre "kırmızı" en kötü notu ifade ederken, Türkiye'nin kalite notu "turuncu" oldu. Karnede turuncu not aldığımız kriterler şöyle: Üniversitelerin kalitesini denetleyen bir mekanizmanın kurulamamış olmasını ifade eden Kalite Güvence Sistemi. Öğrencilerin üniversite yönetimine katılımının yanı sıra uluslararası katılım ve üniversitelerin iç-dış değerlendirmesini ifade eden Değerlendirme Sistemi. Üniversitenin kalite gelişim sürecine dahil edilmesini ifade eden Öğrencilerin Katılım Düzeyi, Yurt dışındaki üniversitelerle işbirliği, öğrenci değişimi ve öğrencilerin aldıkları derslerin uluslararası bir ağda görülebilirliğini ifade eden Uluslararası Katılım İşbirliği ve Networking Düzeyi. Prof. Dr. Sağlamer: Bir dizi reform şart İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki (İTÜ) yaptığı çalışmalarla Avrupa Üniversiteler Birliği üyeliğine kabul edilen İTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, üniversitelerin, Bolonya Kriterleri'nin öngördüğü kavramlarla yenilen yapılandırılması gerektiğini belirtti. "Üniversitelerde bir dizi reform gerekiyor" diyen Sağlamer, üniversite sisteminin toplam kalite mantığı ile yönetilebilmesi için süreçlerin şeffaflaştırılması gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Bu kriterleri yerine getirme sorumluluğu her üniversitenin kendisine ait. Üniversitelerin öncelikle kendini geliştirmek ve dünyada global oyuncu olmak için misyonunu ve vizyonunu yeniden yapılandırması gerekiyor. Ancak Türkiye'nin öncelikle üniversitelerin kalite sistemini denetleyen ve YÖK ya da herhangi bir devlet kurumundan tamamen bağımsız olarak işleyen bir akreditasyon kurumuna ihtiyacı var." Haber:Recep Yeter Kaynak: www.yenisafak.com.tr