Avrupa ile Türkiye arasındaki fark
Abone olBBC’nin çocuklara ilişkin yayın ilkeleri, Türkiye için tam bir utanç vesikası. Yavuz Semerci, nedenlerini yazdı.
BBC’nin çocuklara ilişkin yayın ilkelerini okurken utandığını
söyleyen Vatan yazarı Yavuz Semerci, Aferin
bize başlıklı yazısında neden utandığını bakın nasıl
anlatıyor...
Ama önce BBC'nin çocuklara yönelik yayın ilkelerine bir göz
atalım...
“18 yaşın altındakilerin, özellikle 15 yaşından küçük çocukların
fiziksel-duygusal sağlığı ve onurunun, programların yapımı ve
yayını sırasında ve internet ortamında, ebeveyn, veli ya da
vasileri tarafından herhangi bir konuda rıza gösterilmiş olmasına
bakılmaksızın, korunmasını sağlamalıyız.”
“Çocukları ve gençleri uygun olmayan içerikten koruma
sorumluluğumuzu onların ifade özgürlüğü ve bilgi edinme
özgürlüğüyle dengelemeliyiz.”
Bu ilkeler, Semerci'yi utandırmış. Semerci neden utandığını ise şu
cümlelerle özetliyor...
Neden utandım?
Çünkü bu ülke, ülkenin yayın kuruluşları, sivil toplum örgütleri,
ilgili kurumları ve aileler, çocukları fiziksel gelişimini olumsuz
etkileyen zararlı yayınlardan koruyamıyor. Korumak için ortak akıl
üretemiyor.
Kendi adıma bir özeleştiriyi sizinle paylaşmalıyım.
Hatırlarsınız. Bu köşeden şiddet içeren dizilere reklam vermeyin
kampanyası başlatmıştım.
Türkiye’nin en büyük reklamverenlerinin sayısı 10, bilemediniz
15’tir. Reklam pastasının (2 milyar dolar) yaklaşık yüzde 30’una
sahip bu firmaların neredeyse hemen hepsi kampanyaya
katılacaklarını bildirdi.
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, reklamverenleri, sivil toplum
kuruluşlarını, yayın kuruluşlarını ve dizi yapım şirketlerini bir
araya getirdi. RTÜK devreye girdi. Ortak bir akıl üretmek için
çalıştılar.
Sonra ne oldu?
Koca bir hiç.
Adlarını vermeyeceğim. Şiddet içerikli diziler tam gaz devam
etti.
Çünkü dizi film yapımcıları ve televizyon kuruluşlarının
oluşturduğu lobinin taptığı tek bir gerçek var: Reyting.
Reklamverenler yalnız bırakıldı. Desteklenmedi. Görüyorum.
Dün bana söz verenlerin pek çoğu bu tip dizilere reklam vermeye
başladı. O gün bana karşı gelen arkadaşlar zaferlerini ilan
edebilir!
Büyük bir grubun reklam direktörü pozisyonlarını şöyle açıklıyordu:
“Sözümüzün arkasında duruyoruz.
Ama çok zorlanıyoruz. Rakiplerimiz pazar payımızı etkileyecek
nitelikte kampanyalarını bu tip dizeleri arasındaki reklam
kuşaklarında sürdürüyor. Öyle bir noktaya doğru gidiyoruz ki,
sosyal sorumluluk görevimizi yerine getirelim derken, ticari
çıkarlarımız zedelenecek.”
Aslında “Reklam vermeyin Kurtlar Vadisi gibi dizelerden kurtulalım” temasıyla kampanya başlatırken, bugünkü durumu öngörmüştüm.
Yine de insan üzülüyor.
BBC, çocuklara yönelik haberlerde izlenmesi gereken ilkeleri belirler ve sıkı sıkıya kontrol ederken, bizim açık kanallarda, her gün onlarca kişinin “infaz edildiği” diziler yayınlanıyor. Silah kullanma özendiriliyor. Ölmek ve öldürülmek sıradan ve doğal bir şeymiş gibi gösteriliyor.
Aferin hepimize...