Avrupa için karamsar tablo
Abone olTOFAŞ CEO’su Kamil Başaran, Avrupa’daki krizin uzun soluklu olduğunu belirterek, "Her ay grafik aşağıya doğru gidiyor. Herhalde 2016 öncesi...
TOFAŞ CEO’su Kamil Başaran, Avrupa’daki krizin uzun soluklu
olduğunu belirterek, "Her ay grafik aşağıya doğru gidiyor. Herhalde
2016 öncesinde kalıcı bir yukarıya çıkış trendini yakalamamız çok
zor" dedi.
Bursa’da TOFAŞ Anadolu Arabaları Müzesi’nde basın mensuplarını
ağırlayan TOFAŞ CEO’su Kamil Başaran, TOFAŞ’ın yatırımları ve
ihracat konusunda değerlendirmelerde bulundu. TOFAŞ olarak sürekli
yeni ürünler üzerinde çalışma yürüttüklerini, müşterilerin
beklentilerine göre Ar-Ge çalışmaları gerçekleştirdiklerini ifade
eden Başaran, “Özellikle Türkiye’nin artan otomobil pazarı
paralelinde ihtiyaçlarına dönük vaziyette tüm beklentiler üzerine
çalışmaları sürdürüyoruz. Son olarak geçen ay içinde amiral gemimiz
olan Doblo’yu yola çıkardık. Ümit ediyorum ki yazdığı başarı
hikayesi kadar da yeni nesli de aynı başarı hikayesini yaşatır.
Ülkenin ekonomik anlamda dış ticaret açığına çok büyük katkısı
olacaktır. Özellikle yeni çalışma sistemimizde hiçbir şekilde diğer
ortaklarımızdan bir proje alıp getirmiyoruz. Burada müşteriden
başlıyoruz. Yeni bir zorlu yola çıktık. Amerika müşterisini Doblo
ile birlikte tatmin etme noktasına götürmek zorundayız” diye
konuştu.
“HAFİF TİCARİ ARAÇTAKİ DÜŞÜŞ TEHLİKELİ”
Türkiye’deki ithal hafif ticari araçta ithalatın arttığını ifade
eden Başaran, şöyle devam etti:
“TOFAŞ, hafif ticari araçta fikri ve sinai hakları tamamıyla
kendisine ait bir çalışma sistemi oluşturdu. Bu ülkeden hiçbir
şekilde bu araçlarla oluşturulan katma değerleri alıp da başka bir
yerde götürme mümkün değil. Hafif ticari araçlardaki son zamanlarda
yaşanan düşme ise ülkenin bugün gittikçe artan ihracatına tam
aykırı bir hareket olarak ortaya çıkıyor. Oluşturulan katma değer
nispeten daha azalmaya başladı. Bu tehlikeli bir durum. Özellikle
bu yetkinliklerin oluştuğu ve katma değerin yerli kaynaklarla
maksimize edildiği ortam içinde olması, ülkenin dış ticaret açığı
açısından önemli bir etken. Binek araçlar ise gittikçe artıyor. Bu
artış yerli üretim yapıldığı süre zarfınca ülkeye bir katkı sağlar.
Binek araçların gittikçe artan bir ithalat oranına geldiğini
görüyoruz. Bu yüzde 80’lere kadar geldi. Hafif ticari araç pazarı
küçülmekte. Bu ülke ekonomisi açısından gerçekten bir dar boğaz
oluşturabilir. Hafif ticari aracın eski boyutlarına getirilmesi
lazım” açıklamalarında bulundu.
"BİZİM EN ÖNEMLİ KAYNAĞIMIZ PARA DEĞİL, ÇALIŞANLARIMIZ"
“Kapasite artırımı konusunda istihdam artışı olacak mı?” sorusuna
ise Başaran, “Bizim için en önemli kaynağımız paradan daha çok
çalışanlarımız. Geçen sene biz buna saygı duyarak geçici kontrat
dahi olsa çalışanlarımızı uzun bir süre tuttuk. Ne zamana kadar?
Uzun vadede Avrupa’daki krizin artık yavaş yavaş kalkacağını ümit
ederek. Ama gördük ki, maalesef kalkmıyor. Gördüğümüz kadarıyla bu
ay gelen rakamlar da Avrupa pazarında hala küçülmenin devam
ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla biz yıl sonunda bu arkadaşlarımızın
sözleşmelerini uzatmadık. Ama biz onlara, ‘sizlerle beraberiz’
mesajını verdik. 80 arkadaşımızı o kadro içinden geri aldık. Bir
tanesini bile başka bir yerden almadık. Ar-Ge personeli sayımız
500’e geldi. Bu sayı artacak. Bu kısa bir soluklu bir iş değil. Biz
çalışanımızla aldığımız güçle daha da yukarıya gidelim. Ümit edelim
ki Avrupa’daki bu kriz bitsin" cevabını verdi.
“AVRUPA’DA 2016’YA KADAR KALICI ÇIKIŞ YAKALAMAMIZ ÇOK ZOR”
Avrupa’daki krizin uzun soluklu bir olay olduğuna dikkat çeken
Başaran, 2016 yılına kadar da kalıcı çıkış trendinin
başlamayacağını tahmin ettiklerini söyledi. Başaran, “Benim
gördüğüm kadarıyla Avrupa’daki bu kriz uzun soluklu bir olay. Yani
görüyoruz ki her ay aşağıya doğru gidiyor. Ne kadar aşağıya
gidecek? Hiç mi araç satılmayacak? Aksine. Hızlı bir çıkış
bekleniyor. Herhalde 2016 öncesinde kalıcı bir yukarıya çıkış
trendini yakalamamız çok zor. Ama biz sadece Avrupa’ya ihraç
etmiyoruz. Biz Latin Amerika’ya ve Afrika’ya da ihraç ediyoruz.
Bütün bunları yan yana koyduğumuzda Amerika’yı da yakında bunun
içine koyarsak, TOFAŞ çok dengeli bir şekilde ihracatını sağlamış
durumda. Dolayısıyla uzun soluklu bu işlere bakıyoruz. Biz kısa
vadede bir çözüm üretmek de istemiyoruz. Uzun soluklu
sürdürülebilir olması lazım. Ümit ediyorum ki Türkiye pazarındaki
pazar büyümesi kalıcı olur. Yüzde 80’e varan ithalat artışı çok
fazla. Bunun ülke ekonomisine etkisi de çok fazla olacağını
görebiliyoruz. Hedefimiz hafif ticari araçta tekrar pazarın yerine
gelmesidir. Belki önümüzdeki günler içinde vergi ile düzenlemeler
olursa Türkiye ekonomisine değer katmaya devam ederiz” şeklinde
konuştu.
“KRİZLERDEN HER ZAMAN GÜÇLÜ ÇIKTIK”
Ülkenin ihtiyacı olan her noktada katma değer oluşturmak için hazır
olduklarını ifade eden Başaran, TOFAŞ’ın krizlerden her zaman
güçlenerek çıktığını anlattı. İhraç eden bir Türkiye olarak
bakıldığında Avrupa’daki krizin en önemli geçilmesi gereken viraj
olduğunu açıklayan Başaran, “Peki bizim güçlü olan noktalarımız ne?
Bu güçlü noktalar, Türkiye’yi en büyük kurulu kapasitesine getirdi.
Dünya otomotiv sektöründe birinci ligde oynayacak kapasiteye
götürdü. Bizim 7 bine yakın istihdamımız var. Yönetim felsefemizde
yan sanayimiz ve bayi ağımız çok önemli. Dolayısıyla 70 bin kişilik
bir orduyu konuşuyoruz. Bu ordunun aynı yöne saldırısını düşünün.
Biz çalışanlarımızla gurur duyuyoruz" dedi.
“FABRİKAYA HER SENE 120 MİLYON AVROLUK YATIRIM YAPIYORUZ”
TOFAŞ fabrikasının her sene kendisini yenilediğini kaydeden
Başaran, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“TOFAŞ fabrikamızı rekabetçi tutmak, teknolojik olarak gelecek
çizgisini sürdürmek açısından biz her sene 100-120 milyon avro
civarında yatırım yapıyoruz. Çoğu zaman ürün yatırımı olarak ortaya
konulan rakamları TOFAŞ her sene rekabetçi kalmak için üretim
yatırımı olarak gerçekleştiriyor. Bugün yerlilik oranımız parça
bazında yüzde 75’lerde. Ciddi boyuta geldik. Her geçen gün yan
sanayimizle birlikte bir adım öteye geliyoruz. Önümüzdeki yılların
fırsatlarını gözden geçiriyoruz. Dolayısıyla yerlilik oranı da,
rekabeti maksimize edildiği noktalarda kendisini gösteriyor.
Mutlaka daha yapacaklarımız var.”
“2023’DE HEDEF 4 MİLYON ARAÇ”
Yurt dışındaki ekonomik krizin sürdüğünü, Avrupa’daki ekonomik
bunalım yüzünden pazarın daraldığını ifade eden Başaran,
Ortadoğu’da da güvenli bir ortam oluşturulursa pazar imkanlarının
burada da doğabileceğini açıkladı. Başaran, “Nereye bakıyoruz o
zaman. Avrupa’nın ötesi noktalara bakıyoruz. Buralar neresi?
Türkiye’nin etrafındaki bölge. Afrika, Amerika veya Avro
Bölgesi’nin dışında kalan alanlar. Irak ve İran, belki bu konularda
Suriye ile ilgili sorunların belli noktada çözülmesi, bizim ticaret
yapabilir ve sınırımızdaki ticaretin kolaylaşması takdirinde tabi
ki buralar bizim için çok önemli fırsat. Afrika dahil olmak üzere
buralar bizim için önemli fırsat noktaları olabilir. 2023
hedeflerinde Türkiye’nin 4 milyon araç üretiyor olması gerekiyor.
Bunun da yaklaşık 3 milyonunu da ihraç eder olması gerek. O yola
giden her şeyin doğru adımlar olduğunu görüyoruz. Ümit ediyorum ki
Avrupa’daki kriz bir an evvel köklü ve sürdürülebilir şekilde
çözülür, Türkiye’nin iç pazarının da ihracata nefes ve cesaret
verecek kadar büyümesi sağlanırsa biz bu neticeleri bu yolda
alırız. Türkiye 2023 yılı hedeflerine ilerler” dedi.
(İHA)