Avrupa Birliği yolunda tarihi adım
Abone olBaşbakan Erdoğan, Avrupa Birliği ile imzalanan Geri Kabul Anlaşması imza töreninde yaptığı konuşmada "Yük olmaya değil, yük almaya geliyoru...
Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği ile imzalanan Geri Kabul
Anlaşması imza töreninde yaptığı konuşmada "Yük olmaya değil, yük
almaya geliyoruz” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması ve Türkiye-AB
Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni imza törenine katıldı.
Ankara Palas’ta gerçekleşen törende konuşan Erdoğan, 12 Eylül
döneminde ülkesini terk etmek zorunda kalan sanatçıların ve
düşünürlerin artık tek tek ülkelerine döndüğünü söyledi. 1990’larda
ve 2000’li yıllarda gençlerin başörtüsü engeli ya da katsayı engeli
nedeniyle Türkiye’den gitmek istediklerini vurgulayan Başbakan
Erdoğan, “Artık bunu da ortadan kaldırmış olduk. Öğrencilerimiz
kendi ülkelerinde, hatta kendi şehirlerinde üniversitelerde özgürce
okuyabiliyor. Artık üniversitesi olmayan şehrimiz yok. Hatta yurt
dışından çok sayıda yabancı öğrenci artık Türkiye üniversitelerini
tercih ediyor. Burada Türkiye’deki ekonomik büyümenin etkisiyle
artık çok daha az insan ekmek parası kazanmak için yurt dışına
çıkmayı, gurbete gitmeyi bir seçenek olarak görüyor. 11 yılda 7
milyona yakın kişiye istihdam ürettik. Küresel ekonomik krizde bazı
AB ülkeleri rekor seviyede işsizlik oranlarını görürken, 6 milyon
insan işsiz kalırken, biz rekor seviyede düşük işsizlik rakamlarına
ulaştık. Türkiye artık iş göçü veren değil, yurt dışından bu
anlamda göç alan bir ülke. Bütün bunlara ek olarak Türkiye’de son
11 yılda seyahat kültürünün çok çok yaygınlaştığını, seyahat
özgürlüğü önündeki tek engel olan ekonomik bariyerlerin de artık
aşıldığını buna eklemek durumundayım. 2003 yılında 103 ülkeye uçan
Türk Hava Yolları, şu anda 236 noktaya uçuş yapabiliyor. 10 yılda
10 milyondan fazla vatandaşımız ilk kez uçağa bindi. 2003’te 34.5
milyon kişi olan toplam yolcu sayısı 2012 sonunda 131 milyona
ulaştı. Bu yılın sonunda da şuandaki rakamlara baktığımızda 152
milyonu aşması bekleniyor. Bu sayının yaklaşık 75 milyonluk kısmı
yurt dışı uçuş yapanlardan oluşuyor” diye konuştu.
“YÜK OLMAYA DEĞİL, YÜK ALMAYA GELİYORUZ”
“Türkiye’den yurt dışına gidenler eskisi gibi baskılardan kaçmak
veya iş bulabilmek, yasaklardan kurtulup, üniversite okuyabilmek
için değil, iş kurmak, yatırım yapmak, özellikle de dünya üzerinde
nerede mazlum, mağdur halklar varsa onlara yardım için
koşuşturuyor” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam
etti:
“Biz de bu süreçleri kolaylaştırmak, iş adamlarımızın, yatırımcı ve
ihracatçılarımızın, yardım kuruluşlarımızın yurt dışına daha kolay
gidebilmelerini sağlamak için her seviyede yol açıcı bir politika
izliyoruz. 2002’de vatandaşlarımız 42 ülkeye vizesiz seyahat
edebiliyordu. Biz şuanda bunu 69’a çıkardık. İşte en son Rusya ile
vizeleri kaldırdık. Hiçbir sorun yaşamadık ve yaşamıyoruz. AB ile
vizeler kalktığında da hiç kimsenin endişesi olmasın, ne Türkiye ne
AB üyesi ülkeler bundan en küçük bir sorun yaşamayacaklardır. Tam
tersine vizeler kalktığında iş adamlarımız, sanatçılarımız,
sporcularımız, sivil toplum örgütü mensuplarımız daha rahat seyahat
edecekler ve bu da AB’ye çok önemli katkılar sağlayacaktır. Benim
her zaman bir ifadem var, ‘yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz.’
Türkiye ile AB arasındaki vize engeli hiç kuşkusuz çok daha önce
aslında kaldırılmış olmalıydı. Türkiye AB’ye aday ve müzakere eden
ülke olarak diğer adaylar gibi bu imkandan yararlandırılmalıydı. Bu
konudaki görüşlerimizi bütün AB liderleriyle yaptığımız tüm
temaslarımızda dile getirdik, dile getiriyoruz. Muhataplarımız da
ülkemizin her alanda kaydetmiş olduğu bu gelişmenin ve ekonomik
gücünün AB kamuoyu üzerinde olumlu tesirler oluşturduğunu ifade
ediyorlar. Buna rağmen bugüne kadar vizelerin kalkmamış olması
açıkçası Türkiye’den çok AB’ye zarar veren, maliyet yükleyen bir
süreç olmuştur. Biz 3.5 yılın da çok uzun olduğuna aslında
inanıyoruz. Bu sürecin de çok daha şöyle kısaltılmasından yanayız.
Biz üzerimize düşeni yine bu süreçte yoğun çalışmayla yapacağız.
Öyle tahmin ediyorum ki vize diyalogu sürecinin imkanlar ölçüsünde
daha kısa zamanda tamamlanması için bu adımları atmamızda çok büyük
faydalar var. Hükümet olarak hiç bundan endişeniz olmasın, biz
üzerimize düşeni kesinlikle yapacağız. Komisyondan, Avrupa
Parlamentosu’ndan ve AB Konseyi’nden de bu konuda destek
bekliyoruz. Geri Kabul Anlaşması konusunda da Türkiye üzerine düşen
yükümlülükleri hakkıyla yerine getirecektir. Biz Türkiye olarak
düzensiz göçle kararlı şekilde mücadele ediyoruz, zaten bu aynı
zamanda bizim de menfaatimiz gereğidir. Başta komşularımız
Yunanistan ve Bulgaristan olmak üzere AB ülkeleriyle bu konuda
yakın işbirliği halindeyiz.”
“BEN SÜRECİ HEP CEBİMDE TAŞIYORUM”
Başbakan Erdoğan, önemli bir reform niteliği taşıyan Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu gibi düzenlemeleri de tek tek hayata
geçirdiklerini söyledi. Gelecek dönemde vatandaşların en kısa süre
içerisinde vize muafiyeti sağlanabilmesini teminen Geri Kabul
Anlaşması’nın uygulanmasına ilişkin süreci kararlılıkla
sürdüreceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Türkiye-AB
ilişkileri hepinizin malumu olduğu üzere bir süre ivme kaybına
uğramıştı. Bu ivme kaybının Türkiye tarafından kaynaklanmadığını
bütün dostlarımız çok iyi biliyorlar ve eminim ki takdir de
ediyorlar. Son dönemde 22. faslın müzakerelere açılması, ardından
bugün attığımız imzalar müzakere sürecine yeni bir heyecan getirdi.
Şimdi Ocak ayındaki bir dizi temasla AB sürecimize daha fazla ivme
ve daha fazla heyecan kazandıracağız. Şunu özellikle söylemek
isterim; her Bakanlar Kurulu toplantımızın değişmez maddesi vardır.
O madde Avrupa Birliği süreciyle alakalıdır. 15 gün içinde ne
yaptınız, gelecek 15 günde de ne yapacaksınız. Ben süreci hep
cebimde taşıyorum. Her zaman yanımda taşıyorum, takip ediyorum
bunu. Bir an önce halletmemiz gerekiyor ve 21 Ocak’ta Brüksel’e bir
ziyaret gerçekleştiriyoruz. Bu ziyarette AB Konseyi Başkanı, AB
Komisyonu Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanı ila görüşmelerimiz
olacak. 27-28 Ocak tarihlerinde de Fransa Cumhurbaşkanı Sayın
Hollande Türkiye’ye bir ziyarette bulunacak. İnanıyorum ki trafik
yeni ziyaret ve temaslarla devam edecek ve 2014 yılı Türkiye-AB
ilişkileri açısından inşallah farklı bir yıl olacak” şeklinde
konuştu.
“TÜRKİYE OLARAK SADECE HAKKI, HUKUKU, ADALETİ VE VİCDANI
SAVUNUYORUZ”
Türkiye’nin dış politikasını da değerlendiren Başbakan Erdoğan,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Bölgemizde yaşanan özelikle siyasi ve ekonomik krizlerin
Türkiye’nin bölgesel ve küresel önemini teyit ettiğini burada
özellikle hatırlatmak isterim. Küresel finans krizinde Türkiye
ekonomisi son derece sağlam, dayanıklı, dirençli bir duruş
sergiledi. Türkiye ekonomisinin ilk 9 aylık büyüme ortalaması yüzde
4 olarak gerçekleşti ki, bunun AB ortalamasının üzerinde olduğunu
burada hatırlatmak isterim. IMF ile ilişkilerimiz 14 Mayıs’ta
ödediğimiz son dilim borç ile farklı bir boyut kazandı. Şuanda
Türkiye’nin IMF’ye borcu yok. Hatta Türkiye IMF’ye 5 milyar dolar
borç vermek içinde anlaşmasını yaptı, hazır bekliyor. Öte yandan
bölgemizde siyasi çalkantılar karşısında da son derece net, ilkeli
bir tavır belirliyoruz. Mısır’da çok güçlü şekilde demokrasiyi
savunduk. Sandık yoluyla gelmiş bir yönetimin ancak ve ancak sandık
yoluyla gidebileceğini vurguladık ve askeri darbeyi şiddetle
kınadık, eleştirdik. Suriye meselesine aynı şekilde tamamen insani
nazarla bakıyoruz. 150 binden fazla masum insanın hayatını
kaybettiği Suriye’de şuanda 10’ar 10’ar çocuklar ölüyor. Bazen bu
sayı yüzleri buluyor. Üstelik çocuklar artık kurşunlardan,
bombalardan dolayı değil, açlık ve soğuktan dolayı hayatlarını
kaybediyor. Filistin’de, Gazze’de insani dram her geçen gün farklı
bir boyut kazanıyor. İdam cezasının olmadığı AB’nin özellikle
Bangladeş’teki idam uygulamasına karşı sesini daha yükseltmesini
beklerdik. Ama maalesef sesini ben duyamadığıma göre herhalde dünya
da duymamıştır. Bu konuda hassasiyette çok çok önemliydi. Ambargo
altında zor günler geçiren Gazze, şuanda bir de sel baskınlarına
karşı ayakta durma mücadelesi veriyor. Myanmar’dan Afganistan’a,
Irak’tan Somali’ye kadar her ülkede, her coğrafyada Türkiye olarak
sadece hakkı, hukuku, adaleti ve vicdanı savunuyoruz. AB bu
saydığım meselelerde suskun ya da etkisiz kalmayı tercih
etmemeliydi. Türkiye bu meselelerde evrensel insani değerleri en
güçlü şekilde savunuyor ve savunmaya devam edecek. Sadece son
dönemde yaşanan olaylar bile AB’nin Türkiye’ye olan ihtiyacını net
şekilde ispat etmiştir. Türkiye AB’nin ekonomisine, birlikte yaşama
kültürüne, siyasetine, özellikle de dış politikasına çok çok önemli
katkılar sağlayacak bir ülkedir. Yaşanan acı hadiselerden ders
çıkararak AB içindeki Türkiye hakkındaki tartışmaların, özellikle
de önyargıların ve engellemelerin tekrar gözden geçirilmesi en
büyük arzumuzdur. AB içindeki tüm dostlarımızdan bu çabayı
bekliyoruz.”
Erdoğan, “Ben bugünün 16 Aralık tarihinin attığımız bu imzaların
Türkiye-AB ilişkilerinde bir milat olduğuna inanıyorum. Atılan bu
adımlar Ocak ayında yapılacak ziyaretlerin Türkiye ile AB arasında
yeni bir süreci başlatmasını arzu ediyorum” dedi.
(İHA)