Avrupa basının gündemine oturduk

İngiltere'de yayımlanan The Guardian gazetesi, ''Türkiye ile Avrupa'nın giderek yakınlaştığını ve sürecin artık durdurulamaz olduğunu'' yazdı. Gazetenin Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini konu alan başyazısında, ''bugüne kadar AB yoluna başını koyan bütün ülkelerin sonunda üye olmayı başardığı, Türkiye'nin de kabulüyle bunun daha dikkat çekici bir başarı haline geleceği'' belirtildi. ''AB'ye kabul edildiğinde Türkiye'nin, kulübün nüfusu en kalabalık, en fakir ve nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan tek üyesi haline geleceği'' kaydedilen yazıda, Türk Ceza Kanunu ile ilgili olarak geçen haftalarda çıkan tartışmaların, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''hem içeride, hem dışarıda kendisine yönelik eleştirilerle başa çıkmaya çalıştığı birkaç heyecanlı günün ardından'' sona erdiği ifade edildi. Genel olarak Türkiye'de pek çok konuda büyük ilerlemeler sağlandığına dikkat çekilen yazıda, ''1970'lerin gece yarısı ekspresi imajı hızla kayboluyor'' yorumunda bulunuldu. Türkiye'nin Avrupa değerlerini kabul etmesi gerektiği görüşüne katılan, ancak Fransa Başbakanı Jean-Pierre Raffarin'in ''İslam'ın sularının, laikliğin yatağından akması doğru mu'' şeklindeki sorusuna karşı çıkan başyazar, ''Bunun tek bir yanıtı var, o da Türkiye'nin laik bir ülke olduğu ve artık Avrupa'nın hasta adamı kabul edilemeyeceğidir. Ayrıca AB de özel bir Hıristiyan kulübü değildir'' ifadesini kullandı. DER SPIEGEL Öte yandan Alman Der Spiegel dergisi, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda iktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) içinde tartışma başladığını yazdı. Alman federal meclisinde ve Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin AB üyeliği konusunda tereddütleri olan SPD milletvekillerinin sayısının arttığı belirtilen haberde, milletvekillerinin bu konuda ekim ayı başında Brüksel'de yapacakları bir özel toplantıda ortak tutum belirlemek ve konuyu SPD yönetim kurulu toplantılarında da gündeme getirmek istedikleri kaydedildi. EL PAIS İspanya'da yayımlanan El Pais gazetesi de, ''Türkiye'nin AB üyeliği konusunun AB'yi ikiye böldüğü'' yorumunu yaptı. Gazetede çıkan analizde, Türkiye'nin AB'ye girişine İngiltere, İtalya ve İspanya'da çoğunluk destek verirken, Fransa, Almanya, Hollanda ve Avusturya'da çoğunluğun karşı çıktığı belirtildi. ''AB'nin 2005 yılında resmi müzakerelere başlamak için Türkiye'ye yeşil ışık yakmaya hazırlanması, tüm Avrupa'yı ikiye bölerek bazı ideolojiler üzerinde korku yarattı'' denilen analizde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel'e yaptığı ziyaretin ardından AB Komisyonu'nun Türkiye raporunu olumlu çıkaracağının sinyallerini verdiği hatırlatıldı. AB'deki bazı ülkelerin Türkiye hakkındaki görüşlerine yer verilen yazıda şöyle denildi: ''Fransa'da Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Türkiye'ye destek verirken, sağ görüşlü partisi buna karşı çıkıyor. Almanya, Türkiye'nin stratejik önemi bulunduğundan AB'ye girişine evet diyor, ama muhalefetteki Hıristiyan demokratlar Türkiye ile imtiyazlı ilişki istiyor. İngiltere güçlü bir şekilde tam destek verirken, Washington'un pozisyonuyla sistematik hareket eden İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, kişisel gayretleriyle de Türkiye'yi destekliyor.'' KAYNAK:MİLLİYET