Avrupa bankaları diyette!
Abone olSermayelerini güçlendirmeleri istenen Avrupa bankalarının kredileri kısmak zorunda kaldığı ortaya çıktı
Ernst & Young tarafından açıklanan ''Avrupa'da Bankacılık Barometresi'' raporunda, sermayelerini güçlendirmeleri istenen bankaların belli başlı tüm endüstrilerde ciddi boyutlara tırmanan temerrüt riskleri yüzünden açtıkları kredileri kısarak fiilen ''diyet'' yapmaya zorlandığını ortaya koyduğu bildirildi.
Ernst & Young tarafından açıklanan ''European Banking Barometer'' (Avrupa Bankacılık Barometresi) raporuna göre, konsolidasyon baskısı, menkul kıymet ticaretine ilişkin endişeler ile sermaye ve likidite kuralları bankaları aşırı temkinli davranmak zorunda bırakıyor.
50 tanesi Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Nordik ülkeleri, Polonya, İspanya ve İngiltere'den olmak üzere, Avrupa genelindeki toplam 500 bankanın katılımıyla yürütülen anket, sermayelerini güçlendirmeleri istenen bankaların belli başlı tüm endüstrilerde ciddi boyutlara tırmanan temerrüt riskleri yüzünden açtıkları kredileri kısarak fiilen ''diyet'' yapmaya zorlandığını ortaya koyuyor.
Rapora göre, makroekonomik baskıların ağırlaşması ve yeni yasal düzenlemelerin bilançolara bir kez daha darbe vurması üzerine, bankalar kendilerine çeki düzen vermeye odaklanıyor. Bankalar Avrupa'da tüm büyük sektörlerde temerrütlerin artacağını öngörüyor.
REEL SEKTÖRDE TEMERRÜTLER ARTACAK
Avrupa'daki bankalar reel sektörde temerrütlerin artacağını öngörüyor. Özellikle inşaat sektöründen endişe duyuluyor, bankaların yüzde 46'sı bu sektörde temerrütlerin artacağını tahmin ediyor. İnşaatın ardından otomotiv, ticari emlak, hizmet ve taşımacılık sektörleri geliyor. Bankaların yaklaşık yüzde 38'i bu sektörlerde temerrütlerin artacağı görüşünde birleşiyor. Kimya, ilaç ve kamu hizmetleri en sağlıklı sektörler olarak sıralanmış, ancak Avrupa'daki bankalar bu sektörlerde de temerrüt riskinin artacağını öngörüyor.
Son gelişmeler bankaların tüm endüstriler için borç verme politikalarını sıkılaştırmak zorunda kalacağı bir döneme işaret ediyor. Bankaların genelde temerrütlerin artacağını öngördükleri emlak, inşaat, hizmetler, taşımacılık ve altyapı gibi sektörlerde borç verme politikalarını sıkılaştıracakları öngörülüyor.
Kredi daralmasından en çok etkilenecek olan sektörlerin ticari emlak ve inşaat olacağı tahmin ediliyor. Bankaların yüzde 40'ı bu sektörlerde daha sıkı bir politika uygulayacaklarını öngörüyorlar. Öte yandan bu tahmin Avrupa genelinde değişkenlik göstermekte; Polonya ve Nordik ülkelerindeki bankaların yüzde 61'inin ticari emlak sektörüne daha sıkı bir kredi politikası uygulayacaklarını öngörmelerine karşın, Almanya ve İngiltere'deki bankaların yaklaşık yüzde 75'i politikalarını sıkılaştırmayı öngörmüyor.
Avrupa'daki bankaların yüzde 44'ü Basel III'ün reel sektöre açılacak kredilerin daralmasına yol açacağını öngörüyor. Özellikle Avusturya'da yüzde 74 ve Almanya'da yüzde 63 bu daralmadan endişe duyuluyor. Bankaların yüzde 67'si Avusturya'daki bankaların yüzde 94'ü, Nordik ülkelerindekilerin yüzde 85'i, Polonya'dakilerin yüzde 80'i Basel III'ün müşterilerin kredi maliyetlerini artıracağını öngörüyor. Öte yandan bankalar tüm maliyeti müşterilere aktarabileceklerini tahmin etmiyor. Öyle ki yüzde 45'i Basel III'ün bankaların karlılıklarını olumsuz etkileyeceğini düşünüyor.
Bankaların bu yıl için en önemli 3 önceliği risk yönetimi, Basel III ve zorunlu olmayan harcamaların kısılması olarak görülüyor. Ardından toplam maliyetin düşürülmesi ve süreçlerin iyileştirilmesi geliyor. Off-shoring ve yeni pazarlar geliştirme ise öncelikler listesinin en altlarında yer alıyor. Ürün yönetiminin yeniden değerlendirilmesi, yeniden yapılanma, yeni iş kolları kurma, varlıkları elden çıkarma veya yeni ücret, fayda sistemleri gibi büyük projeler listenin orta sıralarında yer alıyor.
KONSOLİDASYON BASKISI HİSSEDİLİYOR
Rapora göre, bankaların yarısından çoğu önümüzdeki 6 ay içinde konsolidasyon baskısının artacağına inanıyor. Öte yandan bu oran İngiltere'de yüzde 24 seviyesinde kalıyor. Özellikle Avusturya ve İspanya'daki bankalar bu baskıyı çok daha yoğun hissediyor. Alman bankaları da orta ve uzun vadede bu baskıyı yoğun olarak hissediyor.
Bankalar en çok menkul kıymet ticareti konusundan kaygı duymakta, yüzde 30'u bu alanda olumsuz gelişmelerin yaşanacağını tahmin ediyor.
Ernst & Young Denetim Bölümü Finansal Hizmetler Sektörü Lideri Selim Elhadef, açıklanan rapora ilişkin şu görüşleri paylaştı:
''Elbette ki Avrupa'da ciddi finansal problemler yaşanırken Türkiye'deki ekonomi yönetimi yurtdışı kaynaklı bu krizde ekonomiye ve bankacılık sektörüne yönelik bir dizi kararlar almış bulunuyor. Para politikasında bazı değişikliklere gidilmesi, Para Politikası Kurulunun politika faizlerini yeniden düzenlemesi, kredi hacmi büyümesinin sınırlandırılması ve özellikle tüketici kredilerine yönelik özel tedbirler alınması, zorunlu karşılık oranlarının önce artırılması, sonra düşürülmesi ve karşılıklar içinde yabancı para ve altının paylarının belirlenmesi gibi önlemler bunlardan bazıları.''
Türkiye için karamsar bir tablo olmadığını ifade eden Elhadef, Türk bankacılık sektörünün sağlam ve kaliteli bir sermaye yapısına sahip olduğunu, halihazırda sistemdeki takipteki krediler oranlarının düşük olduğunu ve küresel bazda değerlendirildiğinde G20 ülkeleri arasında Türk bankacılık sektörünün en yüksek karlılık oranına sahip ülkeler arasında yer aldığını vurguladı.