Atina'yı korkutan Türk İnternethaber'e konuştu
Abone olAtina'da Ermeni soykırımı iddialarına karşı okuduğu bildiriyle gündeme gelen İşçi Partisi Dış İlişkiler Büro Sorumlusu Yunus Soner, olanları İnternethaber'e anlattı.
İNTERNETHABER
(ÖZEL HABER) - İşçi Partisi Uluslararası İlişkiler
Bürosu Başkanı ve Talat Paşa Komitesi üyesi Yunus Soner, Atina
Parlamentosu'nun karşısında Sintagma Meydanı'nda Ermeni soykırım
iddialarını reddeden bir bildiri okudu. “Ermeni soykırımı
emperyalist bir yalandır” diyen Yunus Soner Ardından gözaltına
alınıp sınır dışı edilmişti.
Yunus Soner
olayların nasıl geliştiğini
İnternethaber'den Didem
Tomaslar'a şöyle anlattı:
SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
9 Eylül 2014 günü Yunanistan bu yasayı (soykırım yoktur demeyi
suç sayan yasayı) parlamentodan geçirdikten sonra süreç bizim için
başladı. Biz, İşçi Partisi Dış ilişkiler bürosundan ben ve
Yunanistan masamızdan Yunanca bilen arkadaşımız Eylül ayında
Yunanistan'a gittik. Syriza ile (radikal sol koalisyon), Yunanistan
Komünist Partisi'yle ve Yeni Demokrasi Partisi'yle görüşmeler
yaptık. Bu yasanın Türk-Yunan ilişkilerine zararlı olduğunu
anlatmaya ve onların tutumunu anlamaya çalıştık.
10 Eylül'de Talat Paşa Komitesi Türkiye'de açıklama yaptı. Yasayı
Atina'da çiğneyeceğini tüm kamuoyuna duyurdu. Biz de bu işe
giriştik. Yunanca bilen partili arkadaşlarımızla Yunanistan kamuoyu
hakkında araştırmalara başladık. Süreç bu şekilde başladı.
YUNANİSTAN'DA NELER
YAŞANDI?
Olası engelleme girişimine karşı küçük bir ekip olarak Yunanistan'a
bir gün önceden gittik. Burada Türkiye elçiliğinin maslahatgüzarı
sayın Barış Kalkavan'ın acil görüşme talebiyle karşılaştık.
İlginçtir, benim Atina'ya gideceğim Türkiye kamuoyuna 9
Ocak'ta duyuruldu. Ancak sayın Kalkavan Atina'da olduğumdan
haberdardı.
Kendisiyle geçtiğimiz Eylül ayındaki Atina ziyaretimizde de
görüşmüştük ve bizi eylemi yapmamaya ikna etmeye çalışmıştı. 8
Ocak'taki görüşmede önce 'açıklamayı Eylemi Mart veya Nisan'da
yapsanız daha uygun olur' dedi. Bunu Talat Paşa Komitesi'ne ilettim
ve beklediğim gibi bu öneri komite tarafından kabul edilmedi. Çünkü
ilan edilmiş bir eylem. Iptal için bir neden yok.
MASLAHATGÜZARI BARIŞ KALKAVAN:
BİLDİRİYİ MEYDANDA DEĞİL OTEL SALONUNDA OKUYUN
İkinci önerisi ise, bildirinin Sintagma Meydanı'nda değil, bir otel salonunda okunması oldu. Atina'daki tüm Türk muhabirlere haber vereceğini de ekledi. Ancak Yunan basınının bildirinin okunmasından haberdar olmamasını istiyor gib bir izlenim bıraktı bende.
Bizim birincil hedefimiz Türk kamuoyuna cesaret vermekti. İkinci hedefimiz ise Yunan kamuoyunu harekete geçirmek ve bu yasanın Türk-Yunan dostluğuna zararlı, uluslararası hukuka da aykırı olduğunu anlatmaktı. Maslahatgüzarının talebini komiteye ilettim. Komite önerileri kabul etmedi.
Zaten 9 Ocak tarihinde Atina havalimanına inen heyete Yunan sınır polisi tarafından 'açıklamanın Sintagna Meydanı'nda mı bir otel salonunda mı yapılacağı' ısrarla sorulmuş ve heyet Sintagma Meydanı'nda yapacağını açıkça belirtmiş.
Tam heyet havaalanı polisiyle uğraşırken Sintagma Meydanı'nda 20 Ermeni gösteri düzenledi. Saat 11:30'da. Yani bildirinin okunmasından 2.5 saat önce. Yunan polisi de bu gösteriyi bahane edip heyetin girişinin kamu düzenini tehdit edeceğini öne sürdü ve heyeti geri çevirdi. Bizim Maslahatgüzarımız da Ermenilerin eylemini bana hemen bildirdi.
Saat 14:00'te meydanda bulunan arkadaşlarımız ise hiçbir karşı protesto gösterisiyle karşılaşmadı.
Heyet Yunanistan tarafından geri çevrilince ne yaptınız?
Heyete izin verilmeyince Talat Paşa Komitesi Başkanı Ismail
Hakkı Pelin'le danıştık. Çok iyi hatırlıyorum, havaalanından şehir
merkezine metroyla giderken. Sayın pekin Genelkurmay emekli
İstihbarat Daire Başkanı. Son derece soğukkanlı, düşünceli bir
kişidir. Bana telefonda derin ve sakin bir sesle, "bu
bildiriyi bugün Atina'da okuyalım, okuyalım bu
bildiriyi" dedi. Yani ne yapıp yapıp Talat Paşa
Komitesi'nin bildirisini Atina'da Yunan kamuoyuna duyuracaktık.
Güvenlik konularını ele alarak açıklamayı meydan ya da başka bir
yerde yapmayı bana bıraktı.
Sintagma Meydanı'nı inceledik, herhangi bir güvenlik sorunu
olmadığını tespit ettik ve açıklamayı okuduk. Zaten sayın Kalkavan
da görüşmemizde, Yunan eminiyet yetkililerinin güvenlik açısından
bir sıkıntı görmediğini aktarmıştı.
Sonuç olarak saat 18:00 sularında parlamento binasının önündeki
Sintagma Meydanı'nda açıklamamızı Türkçe ve Yunanca yaptık.
MEYDANDA TEPKİ ALDI
MI?
Hiç bir olumsuz tepki almadık. Dikkatle dinleyen Yunan vatandaşları
oldu. Açıklama başladıktan sonra özel görevli, kurşun geçirmez
yelekli 20 kişilik polis grubu yanımıza geldi. Bildirinin bitmesini
bekledikler. Ve bitince Emniyet'e götürdüler.
GEREKÇE NEYDİ?
Gözaltına alınıyorum. Ama hiç gerekçe yok. Tekrar tekrar sorduk ama
gerekçe gösterilmedi. Sivil polis ısrarlı sorularımıza dayanamayıp
'elçiliğiniz sorumluluğundadır' dedi. Bu gerçekten şaşırtıcı.
Hakkımızda hiçbir yasal işlem yapılmadığı sadece sınırlılığı
edileceğimiz belirtildi.
ELÇİLİK ARKASINIZDA DURMADI
MI?
Tam olarak böyle bir iddiada bulunamam. Daha çok gözaltına
alındıktan sonra kötü muamele görmememizle ilgilendiler. Ama
sınırdışına karşı çaba gösterdiklerinden emin değilim. Bakınız 9
Ocak'ta Atina'ya gelen büyük heyetin içinde eski TBMM Başkanvekili
bile vardı. Oysa havaalanına karşılama amacıyla hiçbir temsilci
göndermediler.
Tedirginlerdi ve Yunan makamları ile gözaltı sürecimizle ilgili
mutabakat sağladığına dair işaretler vardı. Kişisel sorunlarımızla
ilgilenmek için avukat gönderdiler.
Sonra basından, Atina büyükelçisinin sözlerini okuduk. 20 Türk soykırımı yalanıyla mücadele için Atina'ya gidiyor, giremeyince kendisi "biz giremezsiniz demiştik zaten" açıklaması yapıyor. İnanılmaz.
Bu süreçte sizi en çok etkileyen olay neydi?
Dikkatimi aldığımız destek mesajları çekti. Herkes çok mutlu ve
gururluydu. Ama en ilginci, kimse bildirinin engellemelere rağmen
okunmasına şaşırmamıştı. Demek ki insanımızda bir iyimserlik
filizlenmeye başlamış.
Sonra Sevgi abladan bir mesaj geldi. Eşi ASALA'nın Kanada elçiliğimize yaptığı saldırıda şehit olmuştu. Kendisi çocukluğumu bilir. Benimle guru duyduğunu söylemiş. Mesajını aldığımda nasıl ürperdiğimi anlatamam.
Benimle Bildiriyi okurken ne kadar çok insanın arkamda olduğunu, ne kadar yoğun duygularla açıklamanın videosunu izlediğini o an daha iyi anladım. Zaten Talat Paşa Komitesi'nin cesurları başta olmak üzere arkamda halkımızı bilmeseydim Atina'nın göbeğine dikilip o bildiriyi nasıl okurdum? Bu işi hepimiz birlikte başardık, sadece bildiriyi okumak bana düştü.
BUNDAN SONRA NE
OLACAK?
Milletimizdeki bu yeni iyimserlik 29 Ocak'taki AİHM duruşmasına da
yansıyacak. Türkiye ve Avrupa'dan binlerce Türk Strazburg'a akacak.
Tabii umarım k bu tarihe değin davanın tarafı olan sayın
Perinçek'in yurtdışı yasağı da kalkmış olur.
Biz de İşçi Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu olarak özellikle
komşu ülkeleri 1915'te ne olduğuna dair bilgilendirmeye devam
edeceğiz. Yakın bir tarihte uzmanlarımız, 1915'te emperyalistlerin
nasıl Ermenileri kışkırttığını ve halkımızı birbirine düşürdüğünü
örneğin Mısır kamuoyuna anlatacak.