Atilla İlhan'dan çarpıcı sözler
Abone ol"Atatürk sağken laik değildik, Mustafa Kemal örtüye müdahale etmedi" Bu sözler, ünlü edebiyatça Atilla İlhan'a ait. İlhan Yeni Şafak'tan Fatma Durmuş'a konuştu.
Beni de kırdılar içimde kırdılar, karanlık camlardan sular
akıyordu, şimşekli bir boşlukta saat vurdu, beni de kırdılar belki
yalnızdılar, belki onların da çocukluğu yoktu... Herkesin Necip
Fazıl'ı, herkesin Nazım Hikmet'i yoktur ama bir Attila İlhan'ı
vardır mutlaka. The Marmara'nın kafesinde şairle birlikteyiz.
Onunla gençlik ve Türkçe ve elbette şiir konuştuk. 'Hayatımın 20
yılını bilinçli olarak bir baltaya sap olmamak üzere yaşadım' diyor
şair. Demokrat İzmir'de siyasi görüşüm uymadığı için müstear isimle
yazdım, dediğinde ise Türkiye'nin ayrım yapmaksızın herkesi
'öteki'leştirebildiğini düşünüyorum yeniden. Gençler arasında
yüzeysel ve tek boyutlu bir dil giderek yaygınlaşıyor. Bu konuda ne
yapılabilir? Dil meselesi Gazi'nin yanlış yaptığı iki işten
biridir. Ancak o müthiş gerçekçiliğiyle daha sonra yanlıştan
dönmüştür. Fakat sonra gelenler sanki o bu işten vazgeçmemiş gibi
kaldığı yerden devam ettiler. Atatürk'ün döndüğü yer neresi? Ben
ilkokulun üçüncü sınıfındayken ilk önce Osmanlıca-Türkçe kılavuz
geldi. Bundan sonra böyle bir dil konuşulacak denildi. Biz ufacık
çocuklar bu işi alaya aldık. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi
diyecek yerde 'Kamul Buyrul Tüz Bölemi' diyorladı. CHP'nin
özleştirilmiş hali; böyle bir sululuk çıktı ortaya. Gazeteler dalga
geçti. Hele Atatürk'ün o günlerde verdiği bazı demeçleri var böyle
laflar kullanmış,birden bire Kamul Buyrul Tüz Bölemi demeye
başladı, ona hiç yakışmıyordu. Sonunda halkın konuştuğu dil
Türkçe'dir diye karar verildi.Üniversitelerde Fransızca ve diğer
dillerde eğitim veriliyordu, kaldırdılar. Böylece Mustafa Kemal bir
yanlıştan dönmüş oldu. Peki hedeflendiği gibi dil kendi aktığı
yatağa döndü mü, olgunlaşma sürecine girdi mi? İsmet Paşa
Cumhurbaşkanı olana kadar oldu. Herkes sanıyorki İsmet Paşa
Atatürk'ün kaldığı yerden devam etti,hayır! Mustafa Kemal Paşa
hayatı boyunca bağımsız bir Türkiye savaşı verdi. Hiçbirzaman
batıyla ittifak yapmadı. Batılılaşma diye bir kelimeyi ağzına hiç
almadı. Oysa İsmet Paşa iktidara gelir gelmez batıyla ittifak
anlaşması yaptı. O anlaşmanın gizli olarak neler içerdiği sonradan
meydana çıktı. 1940'lı yıllarda ben lisedeydim, o zaman birden bire
Yunan Latin temeli üzerinde bir kültür devrimine kalkıştılar. Biz
liselerde Yunan latin eserlerini ders gibi okumaya başladık. Hatta
latince okutan liseler açıldı. Türkçe'nin tek boyutlu ve yüzeysel
yoksul bir dile dönüşmesinin nedeninin İsmet Paşa yüzünden mi
olduğunu söylüyorsunuz? Bir Batı-Hristiyan kültür dairesi var.Bu
dairenin içinde bütün diller Yunan-Latin esası üzerine
kurumsallaşmıştır. Bütün Avrupa dilleri Yunan-Latin sözcükleriyle
dolu. Doğu'ya baktığımızda ise çok net olarak görüyoruz ki bir
Doğu-İslam kültür dairesi var. Bu dairenin içinde Afganistan'dan
Boşnaklara kadar bütün diller İslam dininin kökenlerini oluşturan
Arapça ve Farsça üzerine kurulu. Bizim Arapça ve Farsça kelimeleri
dilden kazımaya çalışmamız çok büyük bir yanlıştı. Alev Alatlı,
Shrödinger'in Kedisi'nde Afazi diye bir beyin hastalığından söz
ediyor. İnsan kullandığı kelimeler kadar düşünme kapasitesine sahip
diye. Farklı kuşaklar farklı sözcükleri kullandıkları için
Türkiye'de kimse birbirini anlamıyor.Afazik bir toplum olduğumuz
görüşüne katılıyor musunuz? Evet, bu doğru! Kelimeler değil sadece
daha da vahimi, kavramlar da yok şimdi. 'Mehtap' kelimesini dilden
kaldırırsanız bütün Divan Edebiyatı'nı kaldırırsınız çocuğun
kafasından. Çünkü Divan Edebiyatı'nda müthiş bir mehtap faslı
vardır. Mehtap dedinmi bütün o çağrışımlar birlikte gelir.Onun
yerine 'dolunay' koyarsan dolunay senin aklına bir futbolcuyu
getirir. Trabzonspor'da uzun yıllar oynamış bir futbolcu.Böyle
böyle dili yok ediyorlar. Çocukların kafasında çağrışımlar,
kavramlar yok oluyor. Ve bütün kültür toptan gidiyor.
Zihinlerindeki "vatan" çağrışımı ve duygusu da kayboluyor... Tabii,
tabii, her şeyi yok ediyorlar kafalarında. Dilden 'Arapça-Farsça'
sözcükleri Türkçe değil diye çıkarmak çok büyük bir yanlıştı. Bu
yanlış şiddetli bir şekilde 10 yıl sürdü; gençlerde çok hasar
yaptı. Çünkü o zaman CHP iktidar Partisi'ydi. Onun sözcülerinden
birisi Nurullah Ataç'dı.Nurullah Ataç'ın Vatan Gazetesi'nde 'Biz
Yunanca Latince öğrenemediğimiz için geri kaldık' diye yazılar
bulursun. Alenen devletin resmi fikri olarak söyleniyordu bu. Batı
Hristiyan kültürünü tamamen adaptasyonu. İsmet Paşa zamanında bir
seçkinler oligarşisi oluştu Türkiye'de. Türkiye'de ilericilik
kültür bazında konuşulur halbuki ilericilik iktisat bazındadır.
Halen kültür bazında konuşuluyor.. Evet ama ben dalga geçiyorum
onlarla. Çünkü durmadan 'Laiklik' diye konuşuyorlar. Gazi ölünceye
kadar 1937'ye kadar Türkiye Laik değildi kanunen böyle birşey yok.
Atatürk örtüye müdahale etmedi Atatürk öldükten sonra mı laik olduk
diyorsunuz? Ondan sonra oldu. Örtü meselesi de böyle. Atatürk
hayattaydı çok iyi hatırlıyorum ben ilkokulu bitirip Anadolu'ya
gitmiştim Kaymakam olan babamın tayini çıktığı için. Orada
sokaklarda çarşaflı kadınlar vardı, beni görünce arkalarını dönüp
duvara, yere çömelirlerdi. Ben İzmir'den gelmiş çok Alafranga
yetişmiş bir çocuktum. Ama Mustafa Kemal Paşa sağdı. Benim babam
orada kaymakamdı. Hiçbir tedbir almıyordu, hiçbirşey
söylemiyordu.Mustafa Kemal Paşa inkılabını laiklik üzerine kurmadı,
anti-emperyalizm üzerine kurdu. Dil ve gençlik konusunda bu saatten
sonra ne yapılabilir? Batılı çocuklar kendi dillerinden 16.yüzyılda
yazılmış bir eseri okuyup anlıyor, ben bile 16.yüzyılda yazılmış
Fransızca bir eseri okuyup anlıyorum. Ama kendi dilimden Divan
Edebiyatını anlayamıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gelip
'tedrisatta ne yapmak lazım?' diye sordular. Onlara da söyledim.
Osmanlıca bütün liselerde mecburi ders olarak okutulmalı. Arapça ve
Farsça'da ihtiyari olarak okutulmalı.Eğer bu yapılmazsa 20 yıl
sonra Türkler geçmişlerinden hiçbirşey okuyamayacak hale
gelecekler. Şiir kitapları satıyor fakat yeniler değil Yeni
şairlerden kimleri beğeniyorsunuz? Türk şiiri modernleşeyim,
çağdaşlaşayım, postmodernleşeyim derken ofsayta düştü.Yani halk
şiiri terketti. Yeni şairlerin kullandıkları Türkçe onları bu
ülkede yabancı haline getirdi.Gelip bana komik bir soru yöneltir bu
yeniler:'Abi neden şiir kitapları satmıyor?' diye. Onlara, "şiir
kitapları satıyor,sizinkiler satmıyor?" diyorum. Çünkü halk Yahya
Kemal'i, Necip Fazıl'ı, Nazım Hikmet'i okuyor halen. Senelerden
beri hiçbir zaman bu kadar çok satılmadı okunmadı benim kitaplarım.
Son kitabım 13. baskıyı yaptı. Yapar, çünkü ben batı hayranı,
enayisi değilim ve klasik Türk şiirinden geliyorum.Benim şiirimde
serbest vezinle yazılmış gazeller vardır. Orhan Veli'yi
affedemiyorum Sezai Karakoç'u okudunuz mu? Sezai'yi başlarda
okurdum, şimdi kaybettim okuyamıyorum. Çünkü son zamanlarda sadece
Divan Edebiyatı'yla ilgileniyorum. Yaşlandıkça o dilin daha çok
künhüne vardım.Şaka söylermiş gibi söyleyip ne derin şeyler
söylediklerini öğreniyorum.Geçen gün bir gazeteden aradılar en
sevdiğiniz şiir dediler. Aklıma bir divan mısrası geldi: 'Bir ah
ile bu alemi viran ederim ben!" Bir bu çapı düşünün bir de 'rakı
şişesinde balık olsam'ı düşünün. Ben Orhan'ı çok severim; fakat
Divan Edebiyatı'nı bilmesine rağmen gözardı etmesini
affedemiyorum.