Ateşte yürüyen bu kadını tanıdınız mı?
Abone olAyşe Arman bu kez ateşte yürümeyi test etti. Önce korktuğunu itiraf etti ama 1200 derecelik korun üzerine çıkınca hiçbir şey olmadı.
Ayşe Arman Hindistan'da ateşte yürüdü. Üstelik bunu
fotoğraflarıyla da kanıtladı.
Arman Mumbai'de dünyaca ünlü bir motivasyon konuşmacısının toplantısına katıldı. İnsanları ateşte yürüterek korkularından arındıran kadınla konuştuktan sonra o da ateşte yürüdü.
Arman o anları şöyle anlattı:
"İşte Priya karşımda, ufacık tefecik bir kadın, ama zehir gibi,
İngilizceyi de Hint aksanıyla konuşmuyor. Evlenmesine bir ay kala,
Hindistan gibi geleneklerine aşırı bağlı bir ülkede kendi
düğününden kaçan bir gelin o. Gidiyor şamanlarla yaşıyor. O
deneyiminden de bir kitap çıkarıyor. Hindistan’da bir asi o. 37
yaşında köpeğiyle yaşıyor. Doğru tahmin ettiniz, hâlâ bekâr.
Master’ını yaparken yarıda bırakıp bu işlere bulaşıyor. O
gün bugün artık motivasyon eğitmenliği onun mesleği, dünyanın dört
bir yanında seminerler veriyor.
Röportaj bitiyor, işte şimdi ateşin önündeyiz...
Yerdeki korlar yanıyor, Senih fotoğraflara konsantre, manyak mı ne
“Alevi yükseltin” diye bağırıyor. Priya, “Bana
güvenin” diyor, “Mesele o ilk adımı
atabilmekte...”
Yaptım valla.
Yürüdüm.
Hiçbir şey olmadı.
Hatta hoşuma bile gitti.
“Firewalker” havalı bir sıfat.
Utanmasam sertifa isteyecektim, veriyor çünkü.
ATEŞTE YÜRÜMENİN SIRRI
Arman yaptığı röportajla ateşle yürümenin sırrını da kadından
öğreniyor:
Biliyoruz ki ateş yakar. Bizi yakan bir şeyin üzerinde
nasıl yürürüz ki?
- Zaten benim seminerlerim de böyle
başlıyor. Herkese, “Çıplak ayakla 1200 derece ateşte
yürüyeceksiniz” diyorum, sonra da ekliyorum, “İnsan eti 100
derecede yanar!” İnsanlar sizin şu anda gösterdiğiniz tepkiyi
gösteriyorlar. Şok oluyorlar. “Kendimi mi yakacağım?” diyorlar,
kafadan reddediyorlar. Ya da “Acaba bir bit yeniği mi var?” diye
şüpheyle bakıyorlar.
Peki o zaman siz n’apıyorsunuz?
- O insanlara anlatıyorum. Burada amaç, korkuları yenmek diyorum.
Ateş, bir araç. Tabii ki itiraz edecekler. Çünkü ateşten
korkuyorlar. Peki neden korkuyorlar? Çünkü ateşle daha önceki
talihsiz deneyimleri geliyor akıllarına. Herkes, hayatının bir
döneminde ateşten yanmıştır. Hatırlayınca, korkuları depreşiyor.
Kendilerini “kapatıyorlar”, anlattıklarıma inanmakta
zorlanıyorlar.
İyi de bu Hindistan’a yanmaya gelmedim...
-
Merak etmeyin, ben sizi yakmayacağım. Amacım, Türkiye’ye gelip
yüzlerce insanı yakmak da değil. Siz çocukken hiç ateşle
oynamadınız mı? Hani büyüklerimiz kızar ama çakmağı, kibriti yakar,
alevin ortasından parmağımızı geçiririz. Bazıları da ateşi ağzına
sokar, yüzüne sürer, ateşi ağzında söndürür, hâlâ berberler
müşterilerin kulak kıllarını ateşle yakar. İnsanlar, ateşle hep
oynuyorlar aslında. Hep yapıyoruz. Ama dikkatle. Üzerinde durarak,
yoğunlaşarak, bilinçle. O yüzden de yanmıyoruz. Biz Hindistan’da
ekmeği sacda yaparız...
ATEŞE KONSANTRE OLURSANIZ YANMAZSINIZ
O bizde de var...
- Ve ben kendimi bildim bileli annem, o sacın ısınıp ısınmadığını
parmağıyla kontrol eder. Kor halindeki mangal kömürünü bir yerden
alır, başka bir yere koyar. Ve yanmaz. Parmağı su falan toplamaz.
Neden? Çünkü bilerek yapıyor. O anda kulağında telefon melefon yok.
Kendini o eyleme hazırlıyor, dikkati topluyor ve yapıyor. Çünkü
dikkatini topladığında, bedenini de hazırlamış oluyorsun. Ama o
sırada başka bir şeyle uğraşırsan, beden hazır olmadığı için
yanıyor. Bizde ona kaza oldu diyoruz. Ateş yürüyüşünün birinci
aşaması hazırlık, ikincisi ise zaman faktörü. O daha da önemli. Ben
buna “zaman penceresi” diyorum. Parmağını, alevin içinde
geçirebilirsin ama sonsuza kadar o alevin ortasında tutamazsın.
Yogiler hariç. Onlar, zaman penceresinin dışında ateşin ortasında
durabiliyorlar, o başka bir şey. Biz normal insanlarız. Ama belli
bir saniyenin altında ateş yakmaz. Bu da şu anlama geliyor: Ateşin
önüne gel, korkunu beyninin yarattığını fark et, o korkuyu yen,
ateşin seni yakmayacağına inan, zamanı aşmamaya dikkat ederek gir
içine ateşin üzerinde yürü...
Koşsam?...
- İsterseniz koşun ama... Daha evvel yandığınızda da acele
etmiştiniz öyle değil mi? Benim tavsiyem koşmamanız. Koşarken
tabanlarınız daha fazla yere değiyor, yanma ihtimaliniz daha fazla.
Ne ağır ol, ateşin ortasında öylece kalakal, ne de koşmaya kalkış,
sakin ve kararlı adımlarla yürü. Mesele budur. Hayatta da yapmamız
gereken budur. Tabii şu da var: Ben size günlerce ne yapmanız ve ne
yapmamanız gerektiğini anlatırım ama siz ateşin karşısına
geldiğinizde, benim söylediklerimin hepsini unutursunuz.