Ateist din öğretmeni hikayesi o kadar ilginç ki!
Abone olTarih öğretmeni olan ve atanamadığı için ikinci bir üniversite olarak ilahiyatı bitirip din kültürü öğretmeni olarak atanan ateist genç “Ateist olmak din derslerini vermek için bir engel değilmiş” dedi.
Tarih öğretmeni olan ve yıllarca atama bekleyen öğretmen
adayının hikayesini anlatan Gazeteduvar’dan Hacı Bişkin,
'ateist öğretmenin' nasıl din dersi öğretmeni olduğunu anlattı.
‘Atanamayan öğretmenler' de çareyi yeni bir bölüm okumakta buluyor. Tarih bölümünden mezun olan fakat dört sene boyunca KPSS'ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girip atanamayan bir öğretmen, “Ateist olmama rağmen atanması daha kolay olduğu için ilahiyat okudum” diyor.
‘İLAHİYATI BİTİRDİM HEMEN ATANDIM'
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdikten sonra öğretmen
olmak için formasyon aldığını, öğrenimini bitirdikten sonra dört
sene boyunca KPSS'ye girdiğini ve atanamadığını söyleyen bir
öğretmen hikâyesini şu sözlerle anlatıyor: “Tarih bölümünü
isteyerek ve severek okudum. Bana Osmanlı tarihini en ince
ayrıntısına kadar sorsalar bilirim. Ama ne yazık ki tarih
öğretmenliğine verilen değer ortada. Bu yüzden öğrenciler istediği
bölümü okuyamıyor, daha kolay nasıl atanırım diye düşünüyor. Ben de
senelerce atanamadım. Her gün daha kolay nasıl atanırım diye
düşündüm. Evet tıp kazanabilecek kadar iyi değildim. Hukuk okuyup
avukat da olamadım. Ama tarih bölümünü kazandığım sene başarı
sıralamam Türkiye ortalamasının üzerindeydi. Bu bölümden
atanamayınca pek çok öğretmen gibi benim de psikolojim bozuldu.
Okursun öğretmen olmak istersin ama istediğin ve başarılı olduğun
branştan atamanı gerçekleştirmezler. Türkiye'nin eğitim sistemi
yıllardır böyle. Ya da yılda bin kişi mezun veren bir fakülteden 5
kişinin ataması yapılır. Ben de atanamayan o öğretmenlerden
biriydim. Belki de görece şanslıyım. Bir şekilde atanmayı başardım.
Ya atanamayan öğretmenlere o şansı kim verecek?”
‘ATEİST OLMAK DİN DERSİ VERMEYE ENGEL DEĞİL'
Din dersleri vermek için ateist olmanın engel olmadığını söyleyen
genç öğretmen, sözlerine şöyle devam ediyor: “Üniversiteyi bitirip
dört sene atanamayınca kendi kendime düşünüp bir karar verdim. Bu
saatten sonra inşaatta çalışmak da zor olurdu. Ailemin yanına gidip
gelen misafirlerin ‘Hâlâ atanamadın mı' sorularını dinlemek de zor
olurdu. Baktım atanmak için en iyi yol ilahiyat fakültesi okumak.
Yıllar sonra tekrar üniversiteye giriş için ilk basamak olan YGS'ye
(Yatay Geçiş Sınavı) girdim. Hiç beklemediğim kadar yüksek bir puan
aldım. Tercih zamanı geldiğinde ilk işim ilahiyat fakültesini
yazmak oldu. Memleketime yakın bir üniversitede yeni bir üniversite
okudum. Yani o zamana kadar hiç namaz kılmazdım. Tarih bölümü
okurken Osmanlı Türkçesi dersi alıyorduk. Arapça'ya âşinâydım. Bu
yüzden ilahiyatta hiç zorlanmadım. Üniversiteye giderken aynı
zamanda ücretli öğretmenlik de yapıyordum. Böylece ikinci
üniversitede maddi zorluk çekmedim. İlahiyattan mezun olduğum ilk
sene atandım. Karışık duygular içerisindeyim. Şunu da gayet iyi
anladım: Ateist olmak din derslerini vermek için bir engel
değilmiş.”
‘ÖĞRENCİLERİM BANA ‘SEN ERMİŞSİN' DİYOR'
‘Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi' dersleri verirken öğrencilerine
şarkılar söylediğini, öğrencilerin derste gitar çalmasına izin
verdiğini ve aynı zamanda Din Kültürü dersleriyle birlikte felsefe
ve tarih de okuttuğunu belirten öğretmen, öğrencilerin de bu
durumdan memnun olduğunu söylüyor: “Belki de bu yüzden
öğrencilerim bana ‘sen ermişsin' diyor. Nedendir bilemiyorum ama bu
benim hoşuma çok gidiyor. Atandığım için çok mutluyum. Ama nasıl
din kültüründen öğretmen alımı bu kadar fazlaysa, tarih, fizik gibi
branşların da atanması gerekiyor. Keşke bu ülkede öğretmenlere
verilen değer bu olmasa. Öğretmenlerin öğretmenlik yapmalarının önü
açılsa. Benim hikâyem biraz zor olsa da iyi bitti. Ya atanamayan
diğer öğretmenler de sırf atanmak için ilahiyat okuyacak
mı?”