Atatürk'ün yazısı da sansüre uğramış!
Abone olHabertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı bugün Mustafa Kemal Atatürk'ün yasaklanan makalesini yazdı.
Habertürk si yazarı tarihçi Murah Bardakçı, 'İşte Atatürk'ün sansüre uğrayan o yazısı' başlıklı makalesinde Atatürk'ün yayını yasaklanan makalesinin perde arkasını ve bilinmeyenlerini yazdı.
Bardakçı'nın yazısı şöyle:
Mustafa Kemal Paşa'nın arkadaşları ile 1918'de çıkarttığı ama parasızlık yüzünden yedi hafta sonra yayınına son vermek zorunda kaldığı Minber Gazetesi'nde yayını engellenen makalesinin öyküsü...
Başkumandan ve devlet kurucusu Mustafa Kemal'in hayatı bütün ayrıntıları ile incelenmiştir ama gazeteciliği hakkında derin bir araştırma yapılmamıştır. İşte, Mustafa Kemal Paşa'nın 1918'de çıkarttığı Minber Gazetesi'nin ve bu gazetede yayınlanması için kaleme aldığı, Damad Ferid Paşa'dan "saygısız", "küstah", "asabî" ve "gaflet içinde" gibi sözlerle bahsettiği ama sansürün yayınına izin vermediği başmakalesinin öyküsü...
İŞTE SANSÜRE UĞRAYAN YAZI
"...VAKTİYLE bir bütçe görüşmesinde yaptığı müthiş gafletle hesaptan hiç anlamadığını gösteren Damad Ferid Paşa, bu defa da Anayasa'ya da pek o kadar aşina olmadığını ispat etti... İki meclisin birbirine karşı son derece saygılı olması parlamento hayatının en temel kuralı iken, paşamızın bu nezakete de omuz silkerek milletvekilleri hakkında 'itham altındaki sanık' tâbirini kullanması, siyasi terbiye adına bir musibettir...
Damad Ferid Paşa, iki esasa dayanan önergesinde, önce Meclis'in Yüce Divan teşkil etme veya bir konuyu Yüce Divan'a gönderme yetkisi olmadığını söyledi... Topçu Feriki Rıza Paşa ise basit bir formül bularak 'Hükümdarın muhatabı olmuş bir hükümete güvenoyu vermiş ve böylelikle hükümeti görevde tutmuş olan Meclis nasıl olur da Yüce Divan ile alâkalı konuları inceleyemez ve bazı kişileri Yüce Divan'a gönderemez?' dedi... Anayasayı iki-üç defa sadece yüzünden okumuş olanlar bile, bu savunmanın doğruluğunu hemen anlarlar... Halbuki, Damad Ferid Paşa bu cevabı kabul etmedi ve karşısındakini hafife alan o meşhur davranışıyla, yani başkalarını hiçbir şey bilmez ve kendisini çok derin gören o yüksek bakışıyla milletvekillerine şöyle bir cevap verdi: 'Hayır, aldanıyorsunuz. Hükümet, Meclis'in güvenoyuna dayanarak değil; hakkaniyet gereği yerinde duruyor' dedi...
Paşamızın bu takdiri ile uygulanması sadece padişahımız efendimizin elinde olan bir hakkı kendi adına ortaya atması sadece saygısızlık değil, aynı zamanda küstahlıktır... Ama, Âyân Reisi Ahmed Rıza Bey'in acı ve etkili ihtarı, Paşa'nın gafletine karşı bir sille gibi patladı. Bir müddetten buyana kendisine bazı sıfatlar ve yetkiler veren Ferid Paşa, şimdi de asabî hareketler içerisinde hayli telâşlı görünüyor...
Ama biz, Paşa'ya bu sözü söyleten cür'etin bilgisizlikten ve takdirsizlikten başka bir kaynağı olmadığını biliyoruz... Son günlerde Filozof Rıza Tevfik Bey'in siyasî dostu oluveren Paşa hazretleri, bu filozofumuz gibi Meclis'i küçültüp zayıflatmak şeklinde şiddette bulunmaya kalktı... Lâkin filozofun kurnazlığı kendisinde olmadığı için, bu defa meydana atılınca adımlarını toplayamadı... Bir noktada tutunamayınca daha yüksek bir noktaya el uzattı, büsbütün gülünç ama gaflet içerisinde gülünç oldu, yuvarlanıp gitti...
Paşa hazretlerinin, parlamenter olmak için daha pek çok kitap okumaya muhtaç bulunduğu anlaşılıyor. Ancak biz, Paşa'ya bunlardan da önce siyasi nezaket, saygı, dostluk ve nihayet değerbilirlik denen ama maalesef temel hukuk kitaplarında bulunmayan bazı esasları talim etmesini ihtar edeceğiz. Filozof Rıza Tevfik Bey, Paşa dostunu faka bastırmak istemezse, bunları kendisine bir gecede öğretmelidir..."
Yazının tamamını okumak için