Atatürk'ün sözüyle Ergenekon mesajı!
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi;
İNTERNETHABER / Bu kez hedefinde hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hem de savcılar ve yargıçlar vardı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Ergenokon davasında çıkan cezaları değerlendirdi. Ergenekon savcısını ağır bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu, "Hukuk katledildi. Siz savcı da değilsiniz, yargıç da. İktidarın taşeronusunuz" dedi.
"Dava iktidarın güdümünde yönetiliyor" diyen Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasını hukuksuzluk olarak tanımladı.
Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasına değindiği konuşmasında "Ne kadar süre geçerse geçsin, adaleti katleden savcı ve yargıçlardan önünde sonunda hesap soracağız. Adaleti katledenler geldikleri gibi gidecekler" dedi.
Ayrıca 120 milyon Ergenekon belgesi olduğunu ve bu belgelerin tam anlamıyla okunmadan karar verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu nasıl adalet" diye çıkıştı.
Konuşmasının sonunda İmralı görüşmelerine de değinen CHP Lideri, Öcalan ile Erdoğan'ın aynı masaya oturduğunu belirtti ve "BDP'yi eleştiren Başbakan PKK ile kucaklaşıyor" dedi.
İşte konuşmasından satır başları;
18 Mart Çanakkale savaşlarının yapıldığı tarih. Arkadaşlarımız Çanakkaleye gittiler. Çanakkalilerle kucaklaştılar. Onlarla beraber oldular. Gazilerimiz burada. Çanakkale savaşlarının ne anlama geldiğini en iyi gazilerimiz bilir. Mustafa Kemal'in ilk önemli adımlarından biridir. Cumhuriyetimizin kuruluşundaki ilk adımlardan biridir. Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini veren bir ulusun ilk kararlı duruşudur. Çanakkale'de on binlerimiz yatıyor kucak kucağa. Onları her zaman saygıyla andık.
ERDOĞAN'IN KAFASINA TAŞ DÜŞTÜ
Sayın Başbakan da Çanakkale'ye gitmiş. Önemli bir şey söylemiş aslında kendisini kutlamak lazım. Cümle şöyle; "Çanakkale ruhunu anlayamayan milleti de milliyeti de milliyetçiliği de anlayamaz" demiş. Hani bu demiyor muydu. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık diye. Kesin kafasına bir taş düşmüştür.
Çanakkale farklı bir şeydir. Tüm mazlum miletlerin destanıdır Çanakkale.
ERGENEKON DAVASI
Bugün gazaetelerin manşetlerinde tek haber var. Ergenekon dava sürecinde savcıların üstediği müebbet hapisler var. Hatırlarsınız belki 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekondunun çatısında bulunan el bombalarıyla başladı süreç. Şu gerçeğin altını çizmek lazım. Bir yerde el bombası bulunuyorsa yargı konusu olması kadar doğal bir şey olamaz. Biz neden soruşturuyorsunuz diye bir şey söylemiyoruz. Peki ne istiyoruz. Adil bir yargılama istiyoruz. Adelet herkes için lazımdır diyoruz. Ben şimdi size özetle bu süreci sunmak isterim.
Demokratik bir ülkede sıkı yönetim mahkemeleri olmaz. Devlet güvenlik mahkemeleri olmaz. Özel yetkili mahkemeler olmaz. O nedenledir ki biz CHP Olarak şunu söyledik. İktidar olduğumuzda devlet güvenlik mahkemelerini kaldıracağız.
Sıkı yönetim kalktı ama yerine devlet güvenlik mahkemelri geldi. Bu tür mahkemeler olağanüstü dönemlerin mahkemeleridir. Olağanüstü dönemlerin mahkmeleri adalet dağıtmaz. Onlar güç odaklarına itaat ederler. İktidarın sopasıdır onlar. Silivri mahkemelerinin adalet dağıtmasını beklemek zordur.
DAVALAR İKTİDARIN GÜDÜMÜNDE YÖNETİLİYOR
Özel yetikili mahkemeler var ama bu mahkemelere özenle seçilmiş savcı ve yargıçlar atandı. Kim atadı bunları? Bu mahkemeler ve burada görevli yargıçlar adaletsizlik dağıttıkları sürece yerlerinde kaldırlar. Adalete uygun karar vermeye yanaşan yargıçlar daha alt göreve atanıp cezalandırıldılar. Ama tutukluluğu sürdüren yargıçlar el üstünde tutuldu.
Bu yargıçlar hukukun üstünlüğüne inanmadıkları için anayasaya da uymadılar. Ne gerek var biz bildiğimizi okuruz, arkamızda kapı gibi iktidar var dediler.
Bu davaların temel özelliği siyasal iktidarın güdümünde yönlendirilmesidir. 15 Temmuz 2008... Recep Tayyip Erdoğan şunu söyledi; "Ben bu davaların savcısıyım" dedi. Böylece bu davaların siyasi otoritenin emrinde yönlendirildiği ortaya çıktı.
ASKERİN GİZLİ TANIĞI TERÖR SUÇLUSU
İlk kez bu davalarda gizli tanık dinlendi. 44 gizli tanık dinlendi. Tecavüz suçlarından mahkum olanlar, yalancılar... Tamamı gizli tanık olarak dinlendi. Genelkurmay Başkanı'nın gizli tanığı bir terör örgütü suçlusu...
Gizli tanıklar çıkıyorlar. Tutuklu diyor ki, 'Ben gizli tanığa soru sormak istiyorum'... Hayır sen soramazsın deniyor. Biz bu mahkemelerin adalet dağıttığını düşünüyoruz. Yıllarını terör örgütüyle mücadeleye vermiş bir genelkurmay başkanı tutuklandı. Bu dava öyle bir dava ki, hayatı boyunca bir araya gelmemiş bir grup insan örgüt diye bir araya getirildi.
YASALAR ÇİĞNENİYOR
Eğer böyle bir tablo ortaya çıkıyorsa hepimizin bu tablo üzerinde düşünmesi gerekiyor. Bir adaletin gerçekleşmesi için gerek savcılığı, gerek savunmanın, ya da sanıkların getirdikleri kişilerin dinlenmesi lazım. Savcıların getirdiği tanıklar dinleniyor. Ama tututkluların getirdiği tanıklar dinlenmiyor. Açıkça yasalar çiğneniyor.
Kendisini savunan insanlar ana dava konusu açıklanmadan 30 yıla aşkın süreyle mahkum edildiler. Nasıl bir adalettir bu arkadaşlar. Nasıl bir demokrasidir bu. Kendimi savunacağım ve mahkumiyet alacağım.
Bir davanın sağlıklı yürümesi için iddia makamında olan savcısı var, yargıcı var, avukatı var. Üçü bir arada olmadığı zaman orada adalet gerçekleşmez. Savcı konuşuyor, yargıç dinliyor... Sıra avukata geliyor sana 3 dakika süre verdim diyor. Dünyanın hangi demokrasisinde avukata böyle kısıtlamalar getirilir.
Bu kısıtlamalar üzerine. İstanbul Barosu olaya el koyuyor. Avukatlara sınırlama olmaz diyor. İstanbul barosu yargıya gitti diye. Sen misin buraya gelen. İstanbul Barosu'nun düştüğüne dair dava açılıyor. Pazar günü ne oldu? İstanbul Barosu olağanüstü toplantı yaptı. Yargıçların ve savcıların o toplantıdan ders çıkarmaları lazım.
KUDDİSİ OKKIR'I HATIRLATTI
Pek çok hasta tutuklu ölüme terkedildi. İnsan hayatı kadar önemli ne olabilir? Bunlar tutuklu, mahkum değil. Bunları ölüme yatırıyorsunuz. Kuddisi Okkır'ı unutmadık biz. Öldüğünde ailesi cenazesini İstanbul'a getirecek para bulamadı. Nasıl bir Ergenekon kasasıdır bu?
Parlamentodan bir yasa çıktı. Klişe tutuklama kararı vermeyin diye. Ama eski tas eski hamam. Ne demek bu. Yasama organı, parlamento ben seni de takmıyorum arkadaş. Arkamda kapı gibi hükümet var.
Bir yargıçtan beklenen tarafsız ve bağımsız olmasıdır. Yargıç vicdanıyla karar verecek. Eğer bir yargıcın tarafsızlığı kuşku götürüyorsa o mahkemeden çekilecek. Yargıçları düşünün taraflı olduklarına dair Yargıtay kararı çıkmış. Ne oluyor? Bunlar görevlerini aynen sürdürüyorlar.
Yargıç, yargıladığı vekile şunu söylüyor. Hani sen vekil olmayı düşünmüyordun? Adama sormazlar mı yahu, sen hakim misin? Bu sözü söyleyen kişi ön yargılarıyla hareket ediyor demektir.
Sadece Yargıçlar tazminata mahkum oldu ve devlet karşıladı tek örnek midir? Hayır... Deniz Feneri davasını hatırlıyorsunuz. Soygun düzenini kamuoyunun önüne serdik. Haç parasını, kurban, zekat parasını hortumlayan ahlaksızlar Başbakan'ın koruması altına girdi. Sorgulayan savcıları sanık sandalyesine oturttular.
DEMOKRASİ AŞIĞI BİRİ NASIL DARBECİ OLABİLİR!
Mehmet Haberal... Demokrasi aşığı bir kişi... Tüm mal varlığını kurduğu bir vakıfa bağışlamış. Rahmetli Ecevit Cumhurbaşkanlığı seçiminde 'Sen bizim Cumhurbaşkanı adayımız ol' Haberl, 'Ben parlamentoya saygılıyım, kabul etmiyorum' dedi. Şimdi biz bunu 'darbeci' diye ömür boyu hapise mahkum ettik. Demokrasi aşığı biri nasıl darbeci olabilir. Hangi akılla mantıkla bu iddiayı gündeme getirebilirsiniz.
Bir terör örgütünün varlığını en iyi kim bilir? Devletin istihbarat örgütleri bilir. Mahkemede soruyor. Genelkurmay başkanlığına soruyor. Jandarma Genel Komutanlığı'na soruyor. Ergenekon terör örgütüyle ilgili bilgileri gönderin diye. Gelen yanıt ortada, "yok diyorlar"... Ama savcı ne diyor. Ergenekon terör örgütü bulundu.
120 MİLYON BELGEYİ OKUMAK İÇİN 228 YILA İHTİYAÇ VAR
Şu soruyu sorsam acaba. Bu davadaki belgelerin sayısı kaçtır diye sorsam bana ne yanıt verirsiniz? 120 milyon adet word belgesi var arkadaşlar. 120 milyon belgeyi hangi savcı hangi yargıç adam gibi okuyup karar verdi? İnsaf ya. Arkadaşlarım bir hesap yaptılar. 120 milyon belgeyi okumak için 228 yıla ihtiyaç var. Peki buna yargılama denir mi? Bugün bütün gazetelerde haber. Davanın savcısı bu konuda konuştu mu? Hayır hiç konuşmadı. Adalet farklı bir şeydir arkadaşlar. Bakın biz suçluları savunmuyoruz. Bizim istediğimiz bir şey var. Kimin suçlu olup olmadığına karar verecek yargının adalet dağıtması gerekir. Eğer bir ülkede adalet yara alırsa devlet yara alır.
Buradan tüm milletime söz veriyorum. Ne kadar süre geçerse geçsin, bu davaları sürdüren adaleti katleden bu savcı ve yargıçlardan hesabını soracağız.
YARGI VE SAVCILAR SİYASAL İKTİDARIN TAŞERONU
Siz yargıyı katlettiniz, kendinize yargıç ve savcı dediniz. Siz siyasal iktidarın taşeronluğunu yapıyorsunuz. Yargı da savcı da değilsiniz. Eski sıkı yönetim mahkemeleri ne kadar hukukiyse bunlar da o kadar hukukidir. 12 Eylül öncesinde çok olaylar olurdu. her gün 5-10 kişi yaşamını yitirirdi. O dönemin sıkı yönetim mahkemelerinin verdiği kararlar hala kapanmış değil. Çünkü toplum onu unutmuyor. Bizim istediğimiz de devletin adaleti korumasıdır.
BUNLAR DA GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER
Konuşmamın başında Çanakkale dedim... Mücadele ettiler özgürlük bağımsızlık için... Gazilerimiz şehitlerimiz oldu. Ama birileri geldi gitti bir imza attı masa başında. Bizim istediğimiz gemiler Marmara'ya geldiler. Mustafa Kemal Atatürk, "Geldikleri gibi gidecekler" dedi. Adaleti katledenler de inanın geldikleri gibi gideceklerdir.
BAŞBAKAN'A AÇIK ÇAĞRI
Parti Meclisi toplantımız yapıldı. Bir bildiri yayınladık. Son gelişmeler üzerine. O bildirinin 4 maddesi var. Sayın Başbakan'a açık çağrı yaptık;
1 - Samimiyet ve dürüstlüğün asgari gereklerini yerine getir
2 - Türkiye Cumhuriyetini hukuk kuralları dışına çıkarma
3 - Kişisel ihtiraslarının var olduğuna inanılan toplumda yaygın olan kaygıyı gider dedik
4 - Açık ve şeffaf olmaya ve konuşmaya başla dedik
MASANIN BİR UCUNDA ERDOĞAN DİĞER UCUNDA ÖCALAN
Bir görüşme yapılıyor. Efendim imralı şu bu... Masanın bir ucunda Öcalan, diğer ucunda da Erdoğan var... Herkes bunu bilecek. Kalkıyorsun BDP vekilleri PKK'lılarla kucaklaşıyor diye kıyameti koparıyorsun. Şimdi sen kucaklaşıyorsun. Devleti hukuk dışına çıkardığınız andan itibaren devletin saygınlığına gölge düşer. Buna CHP Olarak izin vermeyeceğiz.