Atatürk'ün kızı için şok iddia
Abone olGazeteye göre Sabiha Gökçen, Antep asıllı Ermenistan vatandaşı Hripsime Gazalyan'ın teyzesi.
İddiayı, Ermeni cemaatinin yayın organı Agos Gazetesi ortaya
attı. Gazeteye göre, Antep asıllı Ermenistan vatandaşı Hripsime
Gazalyan, "Sabiha Gökçen benim teyzemdi" dedi. Antep asıllı
Ermenistan vatandaşı Hripsime Sebilciyan Gazalyan, ilk Türk kadın
pilotu Sabiha Gökçen'in yeğeni olduğunu iddia etti. Dedesi Nerses
Sebilciyan'ın 1915 olayları sırasında öldüğünü söyleyen Gazalyan
‘‘İki kızından biri Hatun, diğeri benim annem Diruhi'ydi. Hatun,
Sabiha Gökçen'dir ve benim teyzemdir’’ dedi. Atatürk'ün manevi kızı
ve ilk Türk kadın pilot Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğu iddia
edildi. Ermeni cemaatinin yayın organı Agos Gazetesi'nde yer alan
habere göre, Sabiha Gökçen 1915 olaylarında ailesini kaybettikten
sonra bir yetimhaneye verildi ve ardından Atatürk tarafından evlat
edinildi. Ermenistan'dan Türkiye'ye gelerek temizlik işlerinde
çalışan Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan'la Agos Gazetesi'nden Hrant
Dink ve Diran Lokmagözyan görüştü. Gazetenin 6 Şubat tarihli
sayısında ‘Sabiha-Hatun’un Sırrı' başlığıyla yayımlanan röportajda,
Gökçen'in Ermeni bir aileden geldiği yolundaki iddiaların ilk kez
1972'de Beyrut'ta yayımlanan ‘Ler yev Cagadakir-Dağ ve Alınyazısı’
adlı kitapta gündeme getirildiği hatırlatıldı. Yazar Simon
Simonyan'ın kitapta Sabiha Gökçen'in tüm aile üyelerinin adlarını
sıraladığı belirtildi. İddiaların Ermeni kaynaklarınca da
desteklendiği belirtilen röportajda Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan,
ailesinin ve Hatun Teyze olarak tanıdığı Sabiha Gökçen'in öyküsünü
şöyle anlattı: 2 KIZ, 5 ERKEK KARDEŞ Biz Antepliyiz. Ailenin annesi
Mariam Sebilciyan'dı. Baba ise Nerses Sebilciyan. Nerses 1915'teki
olaylar sırasında öldü. Maryam ile Nerses'in 2'si kız, 7 çocukları
oldu. Kızlardan biri Diruhi, benim annemdi. Diğeri de Hatun'du.
İşte bu Hatun, Sabiha Gökçen'dir. Benim teyzemdir. Kardeşlerinin,
yani dayılarımın adları ise Sarkis, Boğos, Haçik ve Hovhannes
Sebilciyan'dır. CİBİN YETİMHANESİ Büyükannem Mariam zaten birçok
çocuğun bakımını üstlenmiş. Annem ve teyzemi götürüp Cibin'deki
yetimhaneye vermiş. (Sinek anlamına gelen Cibin, Şanlıurfa'nın
Halfeti İlçesi'ne bağlı bir köy. Köyün bugünkü adı Saylakkaya.
Sineklik anlamındaki cibinlik de bu köyün adından türetilmiş.)
Atatürk o dönemde gelmiş. Evladı olmadığından, yetimhaneyi dolaşıp
kızların en sevimlisini evlat edineceğini söylemiş. Teyzemi görmüş,
şirin bir kız çocuğu olduğundan parmağıyla işaret etmiş ve teyzemi
kucaklamış. Annem diyor ki; ‘O ağlayarak gitti, ben de ağladım ve
böylece ayrılmışız. İşte o zaman ablam 5-6 yaşındaydı.’ SURİYE'DEN
ERMENİSTAN'A Biz önce Suriye'ye, 1946'da ise Erivan'a göç ettik.
Büyükannem ve dayılarım Suriye'de kaldı. 11-12 yaşlarında annem
duymuş ki teyzem Atatürk'ün kızı olmuş, ismini değiştirmişler.
Annem Erivan'dan birkaç kez Hayreniki Tzayn gazetesine ilan verip
kardeşinin bulunmasını istemiş, Eçmiadzin'e gidip papazlardan
yardım istemiş. Ona ‘‘Şimdi artık Hatun değil Sabiha Gökçen'dir’’
demişler. Resmi kayıtlarda Bursa doğumlu Resmi kayıtlarda ve
kendisiyle yapılan söyleşilerde Sabiha Gökçen'in 21 Mart 1913'te
Bursa'da doğduğu belirtiliyor. 2001 yılında, doğum gününde
kaybettiğimiz Gökçen, bu kayıtlara göre, II. Abdülhamid tarafından
Bursa'ya sürgüne gönderilen vilayet başkatibi Hafız Mustafa
İzzet'in kızı. Babasını ilkokula gittiği yıllarda kaybetti.
Eğitimini kardeşlerinin yardımıyla sürdürdü. 1925'teki yurt gezisi
sırasında Atatürk'ün dikkatini çekti. Atatürk tarafından evlat
edinildi. Türkiye'nin ilk kadın pilotu oldu. Mezarından bir avuç
toprağı üstüme koyun Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan, annesinin
öldüğü ana kadar kız kardeşinin özlemini çektiğini belirterek,
vasiyetini şöyle açıkladı: ‘‘Annem öldüğü ana kadar hep şunu
söylerdi: ‘Eğer kız kardeşim ölmüşse mezarından bir avuç toprak
getirip benim mezarımın üstüne koyun ki ben de yattığım yerde rahat
uyuyayım.' Annem, teyzem sağ ise de akrabaları olduğun bilmesini
istiyordu. Yani ‘Annesi, kardeşleri, sahipsiz değil' diyordu.’’
Tıpkı ninem Gazalyan, Sabiha Gökçen'in ölümünden 3 ay önce
İstanbul'da olduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘‘Televizyonda
gördüm. Tıpkı ninemdi. Bir elmanın ikinci yarısı gibiydi. Annemin
dayısının oğlu Halep'ten, Sabiha Gökçen'i ziyarete gitmiş. Gökçen
ona para ve altın vermiş, her tür yardımda bulunmuş ona.’’ İddialar
bizi şaşırtmadı Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan 3 yıl önce gelip, bu
öyküyü anlattı. O sırada Sabiha Hanım hayattaydı. İddialar
dayanaklardan yoksundu. Gökçen'in kırılacağını düşünüp
yayınlamadık. Gazalyan geçen ay gazeteye tekrar geldi. Fotoğrafları
getirdi. Bir süre önce de elimize Simon Simonyan'ın Beyrut'ta çıkan
kitabı geçmişti. Ermenistan'da da bu iddiayı destekleyen çok sayıda
belge olduğunu öğrendik. İddia beni şaşırtmadı, çünkü Türk Tarih
Kurumu Başkanı Yusuf Halacoğlu geçen hafta bir gazetede yayımlanan
röportajında bu konuya değiniyordu. 1915 olayları sırasında iddia
edildiği gibi 1.5 milyon Ermeninin öldürülmediğini, bunlardan 644
bin 900'ünün geri döndüğünü söylüyordu. Peki bu Ermeniler nereye
gitti? Bunlardan bir kısmı daha sonraki yıllarda göçtü, büyük bir
bölümü ise Müslümanlığı seçip topluma karıştı. Okuduğum kaynaklar,
ulaştığım kişiler ve bilgiler bana pek çok insanın yaşadığını,
kiminin kimlik değiştirdiğini ya da Müslüman olduğunu gösterdi.
Sabiha Gökçen'le ilgili iddialar öteden beri cemaat içinde bilinir.
Gazalyan'ın anlattıkları, Simonyan'ın hikayesi ve Ermenistan'dan
gelen fotoğraflar, bir gazeteci için çok kışkırtıcı olan bu
iddiaları daha da güçlendirdi.