Atatürk'ten Mahruki'ye mektup var!

Dün elektronik posta kutuma gelen birkaç mail hakaret doluydu. Aynı şekilde twitter ve Facebook'ta da aynı sorular vardı.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Dün elektronik posta kutuma gelen birkaç mail hakaret doluydu. Aynı şekilde twitter ve Facebook'ta da aynı sorular vardı.

"Adam olsan 10 Kasım'da Atatürk ile ilgili birşeyler yazardın efendi" diye başlayan ve sonu hakaretlerle, küfürlerle biten aynı sözler, aynı mektuplar.

Cevap versem gelecek cevap belli: "Atatürk olmasa senin adın şimdi Solomon'du!"

Daha önceki birkaç yazımda dile getirmiştim. Atatürk, benim komutanlığına ve aklına hayran olduğum bir lider. Ancak bu birileri için yeterli değil. "Olmasaydın olmazdık" diyenlere bakacak olursam illa taptığımı göstermem gerekiyor.

Birşeyi açıklığa kavuşturalım.

Atatürk, sıradan bir subayken o devrin padişahının emriyle halkı örgütlemesi ve toparlaması için görevlendirilmiş.

Bir ulus, padişahın buyruğuyla hiç tereddüt etmeden onun emri altına girmiş. O'nun bir emriyle bu vatanı kanıyla sulamış o ulus. Mehmet Akif Ersoy o emir gereği kurtuluşun destanını İstiklal Marşı adı verdiğimiz mısralara dökmüş.

O padişahın daha sonra darbeyle nasıl indirilmiş, Atatürk'ün Kazım Karabekir ve Mareşal Fevzi Çakmak gibi silah arkadaşları nasıl idamla yargılanmış, Mehmet Akif Ersoy yokluk ve sefalet içinde nasıl yaşamış. Devlet eliyle gizli bir şekilde nasıl gömülmeye çalışılmış, hepsi gerçek tarih kitaplarında yazar.

Yazar ama okuyan yok!

Bize ilkokulda öğretilen tarih neyse, odur bizim geçmişimiz çünkü..

O okullarda öğretileni de hepimiz yaşadık ve gördük, görüyoruz. Ülkesi zor duruma düştüğünde, "Allah'ım yardım et" diyenlerden ziyade, "Atam uyan bak neler oluyor" diyen nesiller çıktı işte, izliyoruz.

Bunlardan biri de AKUT'un elemanlarından Nasuh Mahruki...

Dün Atatürk'e hitaben "Utanıyorum Atam" başlıklı bir mektup yazmış. İnceden inceye darbe yapmayan askerleri eleştirip, darbe yapması muhtemel komutanlara da mesaj göndermiş.

Nasıl bir acıyla yazmış anlatamam. Bir insan, insanlığını enkaz altında bırakırsa ancak böyle bir mektup yazabilir ancak.

Hani Allah fırsat vermesin.

İmkanını bulsa, radyoları televizyonları ele geçirip Kenan Evren'e özenip, "AKUT olarak yönetime el koyduk" diyecek.

Atatürk resimli pul yapıştırmayı unutmuş olacak ki, yazdığı mektup adres değiştirmiş ve haber kanallarının eline düşmüş.

Okuyunca, "Bu adama tırmandığı dağlarda ne içirdiler acaba?" diye sormadan edemedim. Düşünsenize, adam ölmüş birine ciddi ciddi mektup yazıyor, yardım istiyor.

"Yahu ben bu mektubu yazıyorum ama kim götürecek?" diye düşünmüyor. Allah bilir, "Yapsa yapsa o yapar" düşüncesiyle vefat eden bir postacı falan aramıştır fellik fellik...

Yoksa akıl kârı mı böyle birşeye girişmek?

Hani manyağın biri çıksa, Atatürk adıyla kendisine cevap yazıp postalasa, inanıp, "Atam bana mektup yazmış" diye inanır.

Yok olmaz demeyin. Geçtiğimiz aylarda büyük bir sanatçı televizyonda, "Biz Atatürk'ü ruh çağırma seanslarına çağırır yardım isterdik, o da elinden gelen yardımı yapardı. Sonra bir gün 'herşeyde de beni çağırmayın' diyerek kızınca çağırmayı bıraktık" demedi mi?

Bu olaya inanan var da, mektuba niye inanan niye olmasın?

Ne yazık değil mi? Gözümüzde dağ gibi büyüttüğümüz adamların yaptıklarını gördükçe, hayal kırıklıklarımız nasıl da büyük oluyor.

Ben şahsen Nasuh Mahruki'nin bu kadar yobaz olabileceğine ihtimal vermezdim. Yıl olmuş 2013, adam hala öteki aleme mektup yazıyor!

Taptığına göre, cevabını da vahiyle alır herhalde!

"Ah keşke Atatürk'e mektup yazmak da, cevap almak da mümkün olsaydı" diyorum böylelerini görünce...

Eminim ki gelen cevap aynen şöyle olurdu:

"Oğlum Nasuh. Sen dağ bayır geze geze yolunu kaybetmişsin. E-mail dururken bana mektup yazman bile ne kadar gerici olduğunu gösteriyor. Bu çağda ne bu darbe merakı, postal yalama merakı. Burada işlerin senin gördüğün gibi yürümediğini gelince anlayacaksın. Hemen kalk ağzının kenarını temizle!

Bak Nasuh'um, yavrum! Senin işin dağlara tırmanmak. Bana tırmanmayı deneme, ağzının kenarını kırarım. Bir daha beni rahatsız etme, yoksa kötü olur!"

Böyle bir cevabı da hakederdi kuşkusuz.

"Benim Atam İngilizleri denize döktü" diye yıllarca nara atıp, Gezi olaylarında ilk olarak İngilizlerden yardım isteyenlere başka ne yazılabilir ki?

Geçen bir yerde dinledim. Nasuh Mahruki ile aynı kafayı yaşayan biri, "Erdoğan Atatürk'e neden sürekli Gazi Mustafa Kemal diye sesleniyor. Neden Atatürk demiyor" diye soruyordu.

Yıllarca gazilerin ve şehitlerin üzerinden hükümeti vurmak iyi, Ama Atatürk'e "Gazi" deyince zoruna gidiyor. Seviyorsan, "Atam" diye kabul edecek, Osmanlı'ya küfredeceksin. Onları atan olarak görmeyeceksin. Yoksa sen vatan hainisin ve darbeyi hakediyorsun! Asker olarak darbe yapmıyorsan sen bile vatan hainisindir!

Bu Nasuh kafalı tipleri görünce, "Atam kalk da yerine bunları yatıram" diyesim geliyor.

Bir keşkem daha var!

Keşke Atatürk'ün yıllardır sır gibi saklanan şu vasiyeti açıklansa. Keşke eşi Latife Hanım'ın hatıraları tozlu raflardan indirilse de şu gerçeler birer birer ortaya çıksa.

Eminim o zaman, "Atatürk'ün denize döktükleri içinde yüzmeyi bilip de geri gelen ne kadar çok vatanperver görünümlü hain varmış" diyeceğiz.

O zamana kadar bize rahat yüzü yok!

twitter.com/slymnoz

facebook.com/slymnoz