Hayatım boyunca bazı insanlara hep hayranlık duydum...
Okulda, hem okulun en çalışkanı olma becerisine sahip hem de
sosyal ortamların vazgeçilmezi olanlara bir hayranlık
beslerdim.
Neden?
Çünkü ben sıradan bir öğrenciydim, sadece sosyal ortamlarda var
olmayı seviyordum.
Halbu ki ikisini birden de başarabilirdim...
Ama yapamadım.
Final haftası sinemaya gitmek vicdanımı rahatsız ederdi. Sadece
sinemaya gitmek mi, bir kafeye gitmeye kalksam vicdanım seslenir
arkamdan, otur yerine derdi...
Ben de öyle otururdum, ama ders çalışmadan :)
Vicdanım rahat olurdu ders çalışmam gerekirken dışarı çıkmadım
diye...
Öyle oturup saatlerce ders falan da çalışmazdım zaten.
Atatürk'e hayranlığım da biraz bu yüzden...
Aradan bunca yıl geçmiş.
Onun gizli hayranları, bu memleketi yoktan var ederken ki
zamanlarını düşünüp kıskanıyorlar bence...
Düşünsenize...
Ülke düşman işgali altında, başında siz varsınız, ordunuz başka
bir savaştan çıkmış perişan...
Ama siz savaşın en orta yerinde, gecenin bir yarısı çadırda gaz
lambası ışığında kitaplar okuyorsunuz, araştırıyorsunuz,
öğreniyorsunuz...
Kim olsa gıcık olurdu...
Savaşın en çetin zamanları, sizden başka herkes bu savaşı
kaybedeceğinize adı gibi emin...
Ama siz, savaş sonrası yapılacak köklü değişiklikler üzerinde
çalışıyorsunuz, kadın hakları, çocuk hakları, demokrasi...
Kim olsa kıskanırdı...
Sonra...
Bunca yokluk, bunca fakirlik, bunca azlığa rağmen, patır patır
dökmüşsünüz düşman askerlerini denize...
Öngörünüz galip gelmiş, memlekette bayram havası, özgürlük
vatanın her karış toprağında buram buram kokuyor...
Ve siz, bu başarıyı köylüyle, askerinizle, ülkenin evlatlarıyla
kutluyorsunuz...
Kendinize paye biçmeyi bırakıp, bu ülkeyi çocuklara armağan
ediyorsunuz...
Kim olsa gıybet ederdi...
Sonra...
Vatan toprağında gezilere çıkıyorsunuz, hava sıcak, zafer kendi
başına bütün herkesi "sarhoş" etmiş...
Memleketin kadınları, erkekleri, yaşlıları, gençleri hayranlıkla
etrafınıza toplanmış, çocuklarını kucağınıza vermişler..
Serinleyin diye bir de bira ikram etmişler...
Zaferin, memleket insanlarının sevgisiyle dikmişsiniz
kafanıza...
90 küsur yıl sonra biri o fotografları almış, sosyal medya başta
olmak üzere her yerde göstere göstere yayınlamış...
Ayran meselesi gündeme geldiği günden beri bu fotoğraflar başta
Facebook olmak üzere hemen her yerde mevcut.
Fotoğraflar üzerinden birileri sizi kötü göstermeye
çalışmış!
Ayran meselesiyle ortaya çıkması bu fotoğrafların, hakikaten
manidar!
Birileri kalkmış, bu fotoğraflarla sizi vurmaya çalışmış, çocuklara
Atatürk döneminde bira içiriliyormuş gibi bir hava
yaratmış!
İftira atmış!
İnanın bana, dünyanın en güzel zaferini kazanmış bu eşsiz
adamı...
Kıskanabilirsin...
Ona gıybet edebilirsin...
Hasedinden çatlayabilirsin...
Ama iftira edemezsin...
Ettirmezler!
Etsen de başaramazsın, başaramayacaksın!