Güzel ülkem, Türkiyem oldukça kritik günlerden geçiyor.
Bir yanda derinden yaşanan ve halkın hücrelerine kadar hissettiği ekonomik kriz… Diğer yanda sosyal anlamda, sağlık ve eğitimde yaşananlar…
Artık adından bahsedilmeyen Narin, Sıla, Şirin ve diğerleri… Her geçen gün artarak devam eden aile yıkımları, boşanmalar… Sıklıkla yaşanan kadın cinayetleri, tecavüzler, tacizler…
Bir el Türkiye’yi çökertmeye niyet etmiş. Fakat amacına ulaşması zor.
Bunu bildiği içinde süreci hızlandırdı.
Türkiye’de iç kargaşayı ayyuka çıkartmak için çabalıyor. Maşa olarak FETÖ kalıntılarını ve PKK=DEM’i kullanıyor. Elindeki bütün enstrümanları çalıyor… Bütün tuşlara aynı anda basıyor.
Hepsi harekete geçsin istiyor.
Belediyelerde görev yapan maaş alan meslekten atılmış subaylar… PKK’nın dağda ki yaşamıyla uzlaşamamış… Şehirdeki belediyede kendine barınma, sığınma alanı açılmış maaşa bağlanmış olan kiralık teröristler… Sonrasında
Yapılan sözlü ve fiili kışkırtmalar.
DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan.
Mardin’de konuştu.
Dilinin altındaki baklayı çıkardı:
“Seyit Rıza ne yaptıysa,
Şeyh Sait ne yaptıysa,
Mazlumlar, Sakineler ne yaptıysa onu yapacağız.”
Seyit Rıza kim yaa kim?
Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne isyan eden, silahlı bir hain.
Şeyh Sait de aynısı.
Arkasında İngilizler var.
Mazlum, Sakine…
PKK kurucularından.
Hepsinin yaptıkları ortada. Hepsi; maşa, piyon, kirli eldiven ve kullanımlık solo…
DEM’li Bakırhan açık ve net olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne silahlı isyan çağrısı yaptı. Yaptığı suç.
Üstelik siyasi biri, sıradan bir kimlik değil. Bilinçli bir şekilde kurulmuş cümlelerle.
Partisinin ana fikrini ortaya koyuyor, partisinin görüşlerini yansıtıyor.
Bu güzel ülkemin vatansever şerefli savcıları; Bakırhan’ın açıklamaları karşısında hukukun gereğini yapacaktır.
Tuncer Bakırhan o konuşmayı yaparken…
CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’de Mardin’deydi.
Bakırhan’ın sözlerini mutlaka duymuştur, öğrenmiştir.
Neden sessiz kaldı? Duruma itiraz etmedi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti bu günleri de gördü. Türkiye Cumhuriyeti’ne sözlü ve fiili isyan çağrıları yapılıyor.
Genel başkanın sesi çıkmıyor. Atatürk yaşasaydı ne olurdu? Yer yerinden oynardı!
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli eliyle başlayan süreç;
DEM’lilerle tokalaşması, Öcalan’a PKK’nın lav olduğunu açıklasın çağrısı,
Hatta Meclis’te konuşma yapması için açıktan yapılan davet, Sonrasında TUTAŞ’a yapılan saldırı,
Üniversitelerdeki kıpırdanma,
Kitle hareketlerindeki aşırı hareketlilik,
PKK=DEM’deki şımarıklık,
“Türk devleti mecbur kaldı” ifadesi, Üstüne de
Seyit Rıza, Şeyh Sait gibi silahlı isyancıların altlarının çizilerek hatırlatılması,
Asla hazmedilemez, kabul edilemez.
Siyasal partiler bazen kuruluş amaçlarının dışına sapar ve ideolojik bir dönüşüm yaşarlar.
Fakat bu kadarı kabul edilemez.