Atatürk İsraile nasıl bakıyordu
Abone olCumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün İsrail'e bakış açısı nasıldı?
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün İsrail'e bakış
açısı nasıldı?
İşte Milli Gazete yazarı Lütfü Özşahin'in kaleminden bu sorunun
yanıtı:
Yazı : Lütfü Özşahin
Kaynak : www.milligazete.com.tr
Şimdi her konuda Atatürk adına konuştuğunu ve hareket ettiğini
söyleyen her kesim Atatürk"ün 27 Temmuz 1937 tarihinde Hakimiyeti
Milliye gazetesine verdiği demeci ibretle okumalıdırlar".
Siyasal şuur altı fundamentalist Yahudilik anlayışından beslenen
İsrail ordusu ve işbirlikçileri Lübnan ve Filistin"de katliamlarına
devam ederken maalesef Türkiye “İçimizdeki İsrail” marifetiyle kış
uykusuna erkenden teslim olmuş gözükmektedir. Öyle ki, milletimizin
haykırışının aksine iktidarın basiretsizlik ve korkudan dolayı kılı
bile kıpırdamıyor. Devletimizin siyasal yönelişine ve çizgisine yön
veren güç odakları, Evangelist ABD ve Siyonist İsrail"in
belirlediği ve sınırlarını yine kendilerinin tayin ettiği “Real
Politik” koşullar safsatası ile vakit geçirmektedirler.
İsrail muharref Tevrat-Tora"ya göre Tanrıyla uğraşan, güreşen, işte
ayrı oturan, milletler arasında sayılmayan, tüm insanların
kendileri için köle olarak yaratıldığı, Tanrı Yehova"nın seçkin
kavmi,
Onun öz çocukları konumunda olan bir millet. Bundan dolayı Yahudi
inancına göre; “Orduların rabbi olan Yehova” İsrail halkının
koyunları ve dahi Arz-ı Mev"ud (vaat edilmiş topraklar) için
gentile (kafir) sınıfında sayılan, Yahudi ırkından ve inancından
olmayan tüm milletleri kundaktaki bebeğe, çocuklara, kadınlara
tavuklara, evcil hayvanlara, hatta nefes alan her canlıya kadar
katletme, kanını içme yetkisi vermiştir. Öyle ki, bu bağlamda
muharref Tevrat-Tora"nın Tensiye, Yeşu, Amos ve Hezekiel
bölümlerinde kanı ve katliamı kutsayan çok sayıda sözde ayetler
vardır. Evet İsrail böylesi bir dinsel inanca sahip. Humanist ve
reformist kesimler hariç, en azından İsrail devlet aygıtını elinde
tutan Ferisi kökenli Hahamlar ve azgın Siyonistler böyle
düşünüyor.
Bu zevata göre bir Yahudi asker için bir buçuk milyar Müslüman bile
öldürülebilir. Zira bir Yahudi"nin kanı her türlü mukaddesatın ve
İnsan haklarının üzerindedir. Bu yargımızı doğrulamak için
Tevrat-Tora ve Talmud"a şöyle bir göz atmak bile yeter.
Ancak iş burada bitmiyor. İçimizde köşe başını tutmuş Yahudi
hizmetkarı çok güçlü hainler var. Bunlar bizi zayıf düşürmektedir.
Yoksa İsrail bu kadar pervasız olabilir mi? Yukarıda tablosunu
çizdiğimiz dinsel zemin üzerine oturan İsrail siyasal aklı ve
muhayyilesinin içimizdeki temsilcileri, kripto Yahudiler,
Sabatayistler ve bunların kulu ve kölesi durumunda olan bir takım
köşe yazarları, sözde sanatçı müsveddeleri, bir kısım siyasetçiler,
devletimizin en kritik makamlarına yerleşmiş bazı bürokratlar
İsrail"in kendisinden daha tehlikeli bir işlev görmektedir.
Zira Türk milletinin ve devletinin yönetim kadrolarına sızan bu
içimizdeki Müslüman ismi kullanan İsrailliler bugün bile laiklik,
çağdaşlık, Atatürkçülük, özgürlük ve demokrasi maskesi altında
gençliğimizi ve devletimizi kendi geleneğinden kopararak parçalamak
istemekte ve bunun için medyadaki temsilcileri Filistin ve Lübnan,
İsrail bombaları altında yanarken televizyonlarda en rezil
programları ekranlara koymaktadırlar.
Maalesef her yere sızmış bulunuyorlar. Şüphesiz bu sızma
harekatında Roma İmparatorluğu dönemimde de bir Yahudi yerleşim
merkezi olan Selanik ve hakeza Sabatay Sevi"nin doğum yeri olan
İzmir, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti"ne sızmanın en önemli üssü
olmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet"in doktoru Yakup Paşa"dan, Yasef
Nasi ailesinden, Sabatay Sevi"den, Menderes"in MİT müsteşarı Behçet
Türkmen"e, hatta Başbakanlık müsteşarı mason Üstad"ı Azam"ı Ahmet
Salih Korur"a kadar ismini sayamayacağımız birçok dönme ve mason
devletimizin en üst kurumlarında içimizdeki İsrail"in şaşmaz
temsilciliğini yapmışlardır ve torunları vasıtası ile de halen
yapmaya devam etmektedirler. Bu içimizdeki kripto İsrailliler,
onların tavsiyelerini ve yaptıklarını hakikatin ve ilericiliğin
kendisi sanan yerli işbirlikçiler sanatımızı, mimarimizi,
edebiyatımızı, müziğimizi, ekonomimizi, siyasal aklımızı öyle bir
tahrip ettiler ki, midemizden, makamımızdan, malımızdan ve köşeyi
dönmeyi düşünmekten başka hiçbir şeyi düşünemez olduk. Cemil
Meriç"in ifadesi ile idraklerimiz hadım edildi.
Sadece madden değil düşünsel, zihinsel ve siyasal anlamda da
köleleştirildik. Bundan dolayıdır ki, Türkiye"de hangi iktidar iş
başına gelse İsrail ve Amerikan ekseninden dışarı çıkamamakta,
Mehmetçikleri vuran PKK"yı takip etmek için bile ABD"li ve İsrailli
ağabeylerinden en azından telefonla izin almak mecburiyetinde
kalmaktadırlar. Sanki İsrail, Lübnan ve tapusunun elimizde olmakla
övündüğümüz Filistin"de katliam yaparken kendilerine soruyormuş
gibi.
Atatürk İsrail için ne düşünüyordu?
Şimdi her konuda Atatürk adına konuştuğunu ve hareket ettiğini
söyleyen her kesim Atatürk"ün 27 Temmuz 1937 tarihinde Hakimiyeti
Milliye gazetesine verdiği demeci ibretle okumalıdırlar.
Ortadoğu"da bütün bir bölgede çıban başı olacak bir Yahudi
Devleti"nin kurulma aşamasında olduğunu sezinledikten sonra
“Filistin"e el sürülemez. Türkler bölgedeki yabancı işgali kabul
edemez. Hz. Muhammed"in ve kutsal değerlerin hürmetine İslam"ın
mukaddes topraklarının Yahudilerin ve Hıristiyanların nüfuzuna
girmesine engel olacağız. Ordumuzun buna gücü yeter. Birinci Dünya
Savaşı"ndan sonra Arap kardeşlerimizden uzak kaldık ancak onların
aralarındaki karışıklıkları kimse bizden iyi bilemez.” demiştir
Atatürk.
Evet, Mason localarını kapatan Mustafa Kemal Atatürk"ün kurulacak
muhtemel İsrail devleti hakkındaki düşündükleri. Yani gerekirse
mukaddes topraklar için savaşmayı ön görmektedir. Fakat ne yazık
ki, İsrail devleti kuruldu ve bölge tam 58 yıldır kan, barut,
gözyaşı ve katliam altında. Hemen belirtelim ki, Mustafa Kemal"in
bu kararlı tutumunu benimsemeyen ve halen ABD ve İsrail ekseninden
bir türlü çıkamayan Türkiye; eğer böyle giderse yakın bir gelecekte
Siyonist İsrail ordusunu ve evangelist sömürgecileri fiilen güney
sınırlarında bulacaktır. Zaten şimdiden güney sınırımızda kukla
Kürdo/ Judea devleti kurulmadı mı?
İlla İsrail ve ABD füzelerinin şehirlerimizde patlamasını mı
bekleyeceğiz.