El insaf Kemal bey, el insaf! Biz henüz, "El Bab-da
olalım ama Suriye'de olmayalım" şeklindeki tarihi
önerinizi değerlendirme aşamasındaydık.
"El Bab'ı Kilis'e mi taşısak acaba" diye düşünürken Uşak'ta
yaptığınız konuşmayla şoka girdik.
"Bunların büyük, kocaman diye övündükleri Osmanlı şeker bile
üretemedi. Onların üretemediği şeker 1926'dan sonra Uşak'ta
üretilmeye başlandı. Bunlar silah bile üretemedi. Geçmişini
bilmeyen geleceğini göremez." demişsiniz.
"O silahı polise kim verdi" sorunuza cevap veremedik diye bu
ne hiddet efendim?
Söylemesi hoş değil, biliyorum ama yine fena çaktınız Kemal Bey!
Yani Osmanlı'nın şeker üretmediğini kimden, nereden duydunuz
bilmiyorum ama fena çuvalladınız!
Bakın size doğrusunu, çok kısa ve öz olarak anlatayım.
16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu; Suriye, Mısır ve Kıbrıs'ı ülke
sınırlarına kattıktan sonra şeker üretmeye başlamış. Üretmekle
kalmayıp, eriterek akide şekeri haline getiren de
Osmanlı'dır.
Hatta bazı tarih kitapları, Anadolu topraklarında ilk şeker
üretiminin 1382 yılında 1. Murat zamanında yapıldığını bile
yazıyor.
"Osmanlı'nın üretemediği şeker 1926 yılında, yani Cumhuriyet
döneminde Uşak'ta üretilmeye başlandı" sözünüze gelince...
Bahsini ettiğiniz şeker fabrikası devlet tarafından değil, Uşak
eşrafından Mehmet Hacım ve arkadaşları tarafından kurulan bir
anonim şirkettir. Bütün Uşak halkı da bu fabrikanın kurulması için
kendi cebinden para vermiştir.
Konu Cumhuriyetten ve fabrikalardan açmışken keşke devamını da
getirseymişsiniz Kemal Bey...
Yurtdışından ithal ettiğimiz şapkaları takmayanların yabancı
devletlerin ürettiği urgan ipleriyle asılmasını falan da
anlatsaydınız.
Sonra...
Mesela 1926 yılında devlet eliyle açılan eroin fabrikasından da
bahsetseydiniz!
Bira fabrikalarını falan saymıyorum!
Sonra çayın, şekerin, ekmeğin, yağın karneyle verildiği yıllara da
hafiften değinseydiniz.
Ve hatta yıllaaaar yıllar sonra gazetelerin, "Yaşasın, artık
Anıtkabir'deki bayrağı göndere çekeceğimiz ipi kendimiz
üretiyoruz" diye attığı manşetleri de gündeme
getirseydiniz.
Ah Kemal bey!
Bu milletin değerlerine, hatta milletin kendisine dahi
çok uzak olduğunuzu ne güzel itiraf etmişsiniz
açıklamanızla...
Hani konuşmanızda diyorsunuz ya "Geçmişini bilmeyen, geleceğini
göremez" diye...
Bu millet o geçmişi ezberledi, ezberledi!
O millet ki Adnan Menderes dönemine kadar araba cantına uzay mekiği
gibi bakıyordu. 6000 kişilik köyde 3 bisiklet, 7 mobet, fiat
traktör, 3 tanede tek silindir pancar motoru vardı.
Bu dönemle övünelim mi?
Şeker üreten Cumhuriyet ile övünelim de şekeri karne ile
dağıtanlara sövelim mi şimdi?
Atatürk döneminde çokomel yoktu, Özal döneminde çikolata
fabrikası kuruldu. Ne yapalım şimdi, Atatürk dönemini mi
kötüleyelim Kemal bey?
Madem Cumhuriyet dönemini övmeyi bu kadar seviyorsunuz.
Aynı Cumhuriyet döneminin son 14 yılında daha önce yapılmamış
şeyler yapıldı.
Denizin altından trenler, arabalar yürütüldü. İlk yerli milli
tüfeğimiz, yerli helikopterimiz, yerli tankımız, yerli uydularımız
yapıldı.
Hadi onları da övsenize?
Siz Osmanlı'yı kötülediğiniz için Osmanlı kötü olmaz Kemal
Bey!
Fransizlar lazımlıklara yapıp sokağa atarlardı. O kokudan
kurtulmak için parfümü çıkardılar.
Onlar sokakta gezerken pisliklere basmamak için topuklu ayakkabı
ürettiler. Cumhuriyet moda diye o ayakkabıları Türkiye'ye
getirdi.Senin beğenmediğin Osmanli sayesinde tuvalete yapmayı
öğrendiler.
Yeterli mi devam edim mi?
Osmanlı'nın silah üretemediği iddianıza gelince...
Osmanlı'nın ürettiği ve teknolojisi bugün bile kullanılan havan
toplarından haberiniz olmamış anlaşılan. Peki Fatih'in şahi
toplarınızı da mı duymadınız Kemal bey?
Hepsi çok şeker inanın!
Sözün özü...
Millet size niye uzak duruyor biliyor musunuz Kemal Bey? Çünkü
sağlık açısından en az şeker kadar zararlısınız!